Haluk Tekeli, yerel seçimlerle ilgili çarpıcı bir değerlendirme kaleme aldı. İşte o yazı;

ADAYLIKTA SON DÖNEMEÇ

İzmir BŞB Başkanlığı için CHP içinde süren taht savaşında son dönemece gelindi. 

Belki de İzmir tarihinde ilk kez aynı parti çatısı altında bu denli güçlü ve çok yönlü bir iktidar olma mücadelesi yaşanıyor. CHP adayı olmak ile seçimi kazanmak eş anlamlıdır. Bütün tersine söyleme karşın bunun dışında bir seçenek verili koşullar içinde olanaklı değildir.

İzmir için CHP'nin seçimi aynı zamanda partinin geleceğinin nasıl tasarlandığının da göstergesi olacaktır. Memleketin içine düştüğü zor süreçten çıkabilmesi için ana muhalefet partisinin toplumun büyük çoğunluğunu dikkate alan politikalara yönelmesi yaşamsaldır. CHP uzunca bir süredir ve bu seçimde de partiyi sağ politikalara açarak sonuç almaya çalışmaktadır. AKP/MHP bloku karşısına CHP/İyi Parti bloku ile çıkılması hem iktidarın hem de muhalefetin ırkçı/milliyetçi partneri olması nedeni hem ilginç hem de trajik bir durum.

Türkiye'nin temel sorunu olan Kürt meselesinde geçmişte cesurca atılan adımlar çözüm süreci sonucunda başarılı olamayınca, barış yanlısı aktörler ceza evine, şiddet yanlısı aktörler ise siyaset alanına egemen oldu. Bu zor süreçte CHP yönetimi kendi dışındaki sol'dan bir basınç yaşamadığı için oldukça rahat ve sağ bir politika izliyor. Göstermelik olarak Artvin, Hopa, Şavşat gibi yerlerde ortak sol aday üzerinden seçime hazırlanırken ittifakın ana omurgası İyi Parti'dir. İyi Parti İzmir için sonucu belirleyecek bir gücü olmadığı halde İzmir İl Başkanları üzerinden yapılan açıklamalarla İzmir adayının MHP tabanına yakın olmasını sağlamaya çalışıyor.

İzmir'de CHP 15 yıldır iktidardır ve bu yerel iktidarı DSP'den adayı ile birlikte devir almıştır. Şimdi artık A.Kocaoğlu'nun hatası ve sevapları ile görevi devretme zamanıdır. Ancak yapılan açıklamalara bakıldığında İzmir baronlarının kentin Neron'u olmaya yöneldiklerini görüyoruz. İnanılmaz ama anlaşılır bir hırsla koltuğa yapışıldığını, ayrılık olursa gelenin belirlenmek istendiğini bütün kent çıplak gözle izliyor. Kendisinden sonra gelecek olanın adı açıkça zikredildiği gibi ondan sonrası için de plan yapılıyor. 

İzmir'i yaşanır kılmak, kent müştereklerini korumak ve geliştirmek için her türlü girişimde bulunmaktan vaz geçmeyen uzman arkadaşlarımız "kentleşme politikalarında demokratik yöntemlerden uzak, bilimden ve hukuktan yana olmayan proje ve planlarla karşı karşıya kaldığımızı da üzülerek eklemek zorundayız." saptamasını yapıyorlar. Mevcut başkan Kocaoğlu defalarca uzmanları küçümsemiş, "oda, moda" gibi aşağılayıcı ifadeler ve "onların arpalarını kestim" gibi sokak ağzı ile uyarıları dikkate almamıştır. 

Yine İzmir'deki meslek odaları, Baro ve sendikalar tarafından ortak açıklamada,"Mevcut siyasal atmosfer koşullarında sadece 'adayın kimliği' üzerinden seçim kazanmak olanaksız hale gelmiştir. Dolayısıyla, bu seçim sürecini, sadece adayın 'şahsiyeti' üzerinden değil, aksine, katılımcı, kamucu ve demokratik, halkçı ve sosyal belediyecilik anlayışının savunulması ve uygulanması üzerinden, bu anlayış ve uygulamayı en iyi yerine getirebilecek adayların seçilebilmesini esas alarak yürütmek gerektiğine inanıyoruz" denilerek kerameti kendinden menkul, ben merkezci zihniyet açıkça eleştirilmiştir.

Şimdi CHP lideri Kılıçdaroğlu ve parti yönetimi sıkıştırıldıkları ve hapsedilmek istendikleri açık olan bu durumdan çıkmak ve İzmir için demokratik kamuoyunun tepkisini dikkate almak zorundadırlar. İzmir için yapılan seçim aynı zamanda CHP'nin Türkiye için seçimidir. Bu seçimin İzmir'i kilitleyecek bir krizle sonuçlanmaması için yapay kriz yaratmak isteyen anlayışlara karşı cesur davranılması gereken son dönemeçteyiz.

Editör: Haber Merkezi