DERLEYEN: TUĞKAN ÜSKÜP/ İZ GAZETE- İz Tv’de yayınlanan Pınar Teke ile Gündoğdu programının konuğu HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay oldu. Kemalbay, partisinin yürüttüğü çalışmalar ve ülke gündemi hakkında açıklamalarda bulundu.

HDP tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Çözüm Biziz’ mitingi hakkında konuşan Kemalbay, “Biz çalışma ve mitingleri bu farkındalığı yaratmak için yapıyoruz. Türkiye bir savaşa sürükleniyor ve bunun sonlandırılması gerekiyor. Bu Türkiye halklarının yararına olan bir çatışma değil. Savaşlar zaten insanlara yararlı değildir. AKP ve MHP bloğu kendini sürdürebilmek için sınırlarımızın ötesine taş atmaya kalkıyor. Rojava halkına karşı suikastlar düzenlendi, Zaho’da sivil ölümler gerçekleşti. Bu savaş politikalarını durdurmamız lazım. Bu politikaların ekonomik kaynağı Türkiye halklarından ve bütçesinden oluşuyor. Bizim kaynaklarımız dağa taşa mühimmat olarak atılıyor” dedi.

HAKLARINI HELAL ETMEYECEK  

Geçtiğimiz günlerde Pervin Buldan’ın sarf ettiği ‘Yüzleşme olmadan Kürtler haklarını helal etmeyecek’ sözleri hakkında da konuşan Kemalbay, “Zaten aslında savaş dediğimiz şey şu, silahlarla Kürt sorununu terörize edip bastırmak. Sanki Türkiye’ye bir tehdit varmış gibi, Suriye’de kendini koruyan, kendi yaşamını kurmaya ve demokratik haklarını almaya çalışan bir halkı hedef haline getirme durumu var. Kürt sorunu var, bölgemizde var, Türkiye’de var. Kürt halkı demokratik taleplerini istiyor, dilini istiyor, iradesini istiyor. Bu zihniyeti yapılan kayyumlarla görüyoruz, baskılardan görüyoruz. Pervin Başkan bunu söylerken Kürt sorununun demokratik çözümü için gerçek bir diyalog ve empati ile konuyu ele almak, helalleşme ve hesaplaşma gerekiyor. Seçimden seçime bir iki güzel söz söyleyeyim de oylar gelsin zihniyetinden kaçınılmalı. Böyle tehlikeli bir gidişat olursa bunun bedelini tüm Türkiye öder. Daha empatili ve hassas bakılan demokratik bir yaklaşım isteniyor. Bunun henüz muhalefette gerçekleştiğini düşünmüyoruz.  Hala cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilkeler bütün taraflarla konuşulmuyor. Oysa hep birlikte seçime gidiyoruz. Bizim cumhurbaşkanlığı seçiminde açık ve net bir talebimiz oldu, ilkeleri konuşalım istedik. Sadece Kürtlerin haklarının tanınması ve varlığının kavranması, geçmişte yaşanan katliamların hesaplarının sorulması için değil. Emekçiler için de kadınlar için de doğayı yağmalayanlar için de çağrımız” şeklinde konuştu.

ADIMLAR DEĞERLİ AMA YETERSİZ 

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz günlerde Roboski halkından helallik istemesi ile ilgili konuşan Kemalbay, “Bu adımlar tabii ki kıymetli, değer veriyoruz. Toplumun bütün kesimlerine gitmeli muhalefet. Hepimiz için ortak kurtuluşu hedeflemeliyiz. Bunlar olumlu adımlar ama yeterli adımlar asla değil. Çünkü önümüzde çok az bir zaman var. Bu süreçte hazır olabilmemiz için hangi değişimlerin gerçekleşebileceğini şimdiden tarif edebilmemiz gerekiyor. Açıkçası biz bu düzeni restore edecek, küçük makyaj değişiklikleri yapacak yeni yönetimin benzer acıları bize yaşatacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla daha cesur adımlara ihtiyaç var.  Bununla birlikte kişilerle hareket edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. İlkeleri konuşalım. İlkeler konuşulursa o zaman elbette ki o ilkeler etrafında ortaklaşacak bir aday için konuşacağız. Ortak bir aday çıkarmakta hiçbir sorun yaşamayız. Ama buraya giden bir yolu izlemediğini görüyoruz altılı masanın. Bu masada yer almamız için ne onlardan ne de bizden bir talep oldu. Politik açıdan biz o masadan çok farklıyız. Altılı masanın aslında restorasyoncu bir masa olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden üçüncü bir seçeneği örgütlüyoruz. Bu yüzden kendi demokratik ittifakımızı yaygınlaştırıp mitinglerle halka anlatmak istiyoruz” dedi.

SİYASİ BİR TALİMAT

Kobani Davasının aslında hukuki değil, siyasi olarak talimat verilmiş bir süreç olduğuna değinen Kemalbay, “Bu HDP’li siyasetçileri siyasetin dışına itmek için yapılmış bir komplo. Hiçbir ciddiye alınabilecek delilin olmadığı, heyetin de Saray’ın baskısı altında yürüttüğü bir dava. Geçtiğimiz hafta korkunç bir işkenceye tanık olduk. ‘Aysel Tuğluk demans hastası, onu serbest bırakın’ diye bağırıyoruz. 28 Şubat süreciyle tutuklanan Çevik Bir aynı hastalıktan serbest bırakıldı. Kürt’ün demansı demans sayılmadı. Bu ırkçılık sonucu Aysel Tuğluk hala içerde. Avukatının adını bile hatırlamayan bir insana siz soru sorup onu yargılıyorsunuz. Çifte standart var, iki yüzlülük var, Kürt düşmanlığı var. Bin 500’ü aşkın hasta tutsak var. Bunların 500’ü kendi bakımını yapamayacak durumda. Bu insanları cezaevinde tutarak ne yapmaya çalışıyor iktidar? Ve çoğuna baktığınız zaman düşünce ifadelerini açıkladığı için insanlar zindanlarda. 10 bini aşkın partilimiz cezaevlerinde demokratik hakkını kullandıkları için. Toplumun cezaevlerine karşı duyarlı olması lazım. AKP döneminde cezaevleri 6 kat doldu. Dolayısıyla her geçen gün herkesin o cezaevine girme olasılığı artıyor. Bunun için bu iktidarı tarihin çöplüğüne göndermemiz ve cezaevlerinin kapısını açmamız lazım. Gerçek bir demokrasi ve barış refah iklimi bu ülkeye getirilmeli.” şeklinde konuştu.