ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Basın açıklamasına Türk Tabipleri Birliği, İzmir Tabip Odası, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Büro Emekçileri Sendikası, İzmir Barosu Çağdaş Avukatlar Derneği üyeleri, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Ferdan Çiftçi, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekilleri Kani Beko, Tacettin Bayır ve CHP eski milletvekilleri Zeynep Altıok, Musa Çam, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ve İstanbul Milletvekili gazeteci Ahmet Şık, Eş Başkanlar Çerkez Aydemir, Semra Uzunok ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Faşizme karşı omuz omuza, kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet, kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz, yaşasın onurlu mücadelemiz, barışa imzamız onurumuzdur sloganlarının sık sık atıldığı eylemde, barış imzacısı akademsiyenlerin mağdur değil özgürlükten yana bilim insanları olduklarına dikkat çekildi. Yaşanan baskıların gelecekte siyaset bilimi ve bilim tarihi etiği derslerinde örnek olay olarak okutulacağı söylenen açıklamada üniversitelerde bilimsel ve fikir özgürlüğünün kalmadığı ifade edildi.

“ONLAR BU TARİHTEN YOK OLUP GİDECEKLER”

Basın açıklamasında söz alan Sağlık Emekçileri Sendikası İzmir Şube Başkanı Fatih Sürenkök, "Yine burdayız. Tek adamlık, KHK’lar, OHAL sağlığa zararlıdır" diyerek şu açıklamayı yaptı: "Arkadaşlarımız barış istediler, bir arada yaşamaktan bahsettiler. Öğrencilerine bilimden yana özgürlükten, barıştan yana olmak zorundasınız demeyi öğrettiler ama rektör bunu öğrenemedi. Soruşturma yapan rektörler maalesef aynı akıbete uğrayıp ihraç edildiler. Onlar çocuklarının suratına nasıl bakacaklar, çocuklarına ne diyecekler? Ben tanımadığım o öğretim üyelerini sadece barış istedikleri için ihraç edilmelerini sağladım mı diyecekler, ben utanmaz bir adamın aynaya bile bakamıyorum mu diyecekler, bilmiyorum. Ama 701 nolu KHK ile ihraç edilenler bu ülkenin onuru olarak tarihe geçecekler ve omuzlarına bir şeref madalyası astılar. Ben inanıyorum ki bu mücadele ile Cem’ler, Halis’ler geri dönecek. Ama onlar bu tarihten yok olup gidecekler.

EMEKLİ OLAN AKADEMİSYENLER DE İHRAÇ EDİLDİ

İzmir KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü 5 No’lu Şube Başkanı Şenay Akyol ise, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve KHK’larla muhaliflerin susturulmak istenmesine vurgu yaparak  "24 Haziran seçimlerinden sonra her gün yeni bir KHK ile güne başlar olduk. 698, 699, 700 sayılı KHK’lar ile ardı ardına uyum KHK’ları yayınlandı. Bu KHK’lar ile Başbakan ve Bakanlar Kurulu ifadeleri çıkartılarak yerine Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcıları ifadeleri kullanıldı. Bakanlar Kurulu, hükümet, Başkanlık ifadeleri Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı şeklinde değiştirilerek Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığına devredilmiş oldu. Tüzükler yönetmelik, kararnameler karara dönüştü. Bu çıkan kararnameler 9 Temmuz’da Cumhurbaşkanı yemin töreninden sonra tek yetkinin cumhurbaşkanında olan karar olarak hayatımıza girmiş oldu." dedi.

"PARLAMENTO FİİLEN ORTADAN KALKTI"

Bakanlar Kurulu ve parlamentonun fiilen ortadan kaldırıldığını ve tek yetkinin Cumhurbaşkanına bırakıldığı yeni bir sistem ile karşı karşıya kalındığını belirten Akyol, "KHK’lar yeni bir rejim doğrultusunda araçlaştırıldı. Tek adam rejimi yasal olmayan biçimde güçlendirilerek 24 Haziran seçimlerinden sonra çıkartılan uyum KHK’ları ile tek adam rejimi yasal hale getirildi. 7 Temmuzda son KHK diye tanımlanan fakat son olmayan 701 nolu KHK ile çoğu akademisyen, sağlık emekçileri, öğretmen ve polis olmak üzere 18632 kamu personeli memuriyetten çıkarıldı. Birlikte yaşamı savunan, devletin tüm yurttaşlarına eşit davranması gerektiğini belirten çatışmacı yollar yerine barış seçeneğini hatırlatan kısa bir metne imza attılar diye devletin en tepesinde oturan kimi meslektaşlarımıza kadar ihbarcılık yayıldı. Rektörlerin, genel sekreterlerin, bakanların ve maalesef yan odalarda oturanların içlerindeki kötülük ve iktidara yaranma güdüsü bir anda ortaya çıkıverdi. Barış imzacıları ile yetinmediler. Sendikacıları, araştırma görevlilerini kaybettiler. 9 Eylül Üniversitesi’nin 2 yıldır süren cadı avıyla haklarında soruşturma açılan 12 akademisyenden dördü emekli olmak zorunda kaldı. Diğer 8 akademisyen arkadaşımızsa neredeyse 1 yıldır açıkta bekletilerek 701 nolu KHK ile emekli olan arkadaşımız dahil ihraç edildiler. Ayrıca ihbar edenlerden birisi olan, daha önceki dönem de rektör olan, arkadaşlarımızın açığa alınmasını sağlayan Prof. Dr. Adnan Kasman da 701 nolu KHK ile ihraç edilmiştir. İhraç edilen tüm arkadaşlarımız su gibi berraktır. Hepimizin ve ülkemizin yüz aklarıdır." dedi.

Akyol son olarak, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 2 yıldır haklarında soruşturma açılan 12 akademisyenden dördünün emekli olmak zorunda kaldığını ve 8 akademisyenin ise 1 yıl açıkta bekletilip, sonrasında ihraç edildiğini belirterek herkesi tek adam rejimine karşı demokrasi için mücadele etmeye çağırdı.

"AKADEMİ BİAT ETMEDİ ETMEYECEK"

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan "Bu topraklardaki bilim insanları her zaman bu toprakların kırk ayaklı karıncaları oldu." diyerek, barış akademisyenlerine yöönelik tehditlere dikkat çekti. Aydoğan, "Cumhurbaşkanından hükümete, YÖK'ten yandaş medyaya kadar tehditleri unutmadık. Arkadaşlarımızın odalarının kapılarına asılan tehdit mesajlarını unutmadık. Haklarında açılan soruşturmaları, davaları unutmadık. Kanlarınızı oluk oluk akatacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız diyenleri ve bu sözleri düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirenleri unutmadık, unutmayacağız. Akademik nitelik binalarınızdan ibaret değildir. O binaları üniversite yapanlar, akademi yapanlar bizim arkadaşlarımızdı. Onlar adalet, barış, eşitlik, özgürlük dedi. Çocuğun gördüğü düştür barış demekten vazgeçmedi. Ağaçlar altında söylenen sevda sözleri barış demekten vazgeçmedi. Biz geçmişte olduğu gibi bugünde yine el ele ve yan yanayız. Sizler koltuklarınızı korumak, yeni makamlar kazanmak için muhbirlik yapanlar sizler tek başınasınız. Yanınızda bir kişi bile yok. Bizler inadına daha çok yan yana umudu örgütleyeceğiz. Akademi biat etmeyecek, KHK’lar gidecek biz kalacağız. Mutlaka birgün üniversitelere geri döneceğiz’’ dedi.

"DAYANIŞMA İÇİNDE OLMALIYIZ"

TMMOB İzmir İKK sorumlusu Melih Yalçın da söz alarak "Bir buçuk yıldır sürekli ihraç edilen arkadaşlarımız için çeşitli yerlerde basın açıklamaları yaptık. Bu arkadaşlarımızı ihraç edenler bu manzarayı gördükten sonra başaramadıklarını anlayacaklardır. Her seferinde bu kalabalığı daha fazla arttırdığımızı göstermemiz gerekiyor. Çünkü arkadaşlarımız yalnız değildir demek yetmiyor, onların her zaman yanında olmak ve dayanışma içinde olduğumuzu göstermemiz gerekiyor." dedi.

Son olarak söz alan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ise Eğitim Bakanlığı'na seçilen Prof. Ziya Selçuk'u eleştirerek, "Kurum amirlerinin keyfi durumuna göre kendilerine muhalefet edenleri keyfi bir şekilde listelere yazdırdıklarını, hiçbir somut gerekçe delile dayanılmadığını, tamamen keyfi uygulamalar olduğunu, emekçilerin kaderinin bir kişinin iki duduğı arasına terk edildiğini" söyledi. 

Destek eyleminde yer alan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko gazetemize yaptığı açıklamada "OHAL ilan edildiği günden beri üniversitelerden akademisyen ve öğretim görevlisi atılarak üniversiteler karanlığa gömülmek istendi. Mahkeme kararı olmadan atılan öğretim üyeleri geri dönünceye kadar toplumsal muhalefetin içersinde demokrasi, insan hakları , barış mücadelesi verenlerle yan yana omuz omuza birlikte mücadele etmemiz gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum." dedi.

Basın açıklaması sonrası İzmir'in sevilen müzik grubu Praksis şarkılarıyla barış akademisyenlerine destek oldu.

Editör: Haber Merkezi