TUGAY CAN / İZ GAZETE - 15 yıl Balçova Belediye Başkanlığı görevini yürüttükten sonra 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nden Balçova Belediye Başkan adaylığı YSK tarafından hukuksuz bir biçimde düşürülen Mehmet Ali Çalkaya ile adaylığının düşürülme süreci başta olmak üzere eşi Fatma Çalkaya’nın aday gösterilme süreci, belediye başkanlığını bıraktıktan sonra yaşadıklarına dair İzmir kamuoyu tarafından uzunca bir süredir merak edilenleri konuştuk.

CHP’de devam etmekte olan kongre sürecine ilişkin de konuşan Çalkaya, ‘Görev nereden gelirse gelsin, yaparım” diye konuştu.

Bu güne kadar çok soruldu. Çok konuşuldu. Ancak ben YSK tarafından adaylığınızın düşürülme sürecini sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Süreci en başından bu yana anlatabilir misiniz?

10 Ekim Gar Katliamında 102 insanımızı kaybettik. 12 Ekim’de ise İzmir’de bir yürüyüş gerçekleştirildi. O yürüyüşe ben de katıldım. Katılmadan önce bir haber almıştım. Bir arkadaşımın hukuk okumak için Ankara’ya giden kızının 7 kilo kadar bir parçası bulunmuştu. Amcalarından duyabildiğim o. Alanda bulunan herkes slogan atıyordu tabi. Dönemin başbakanı ‘İnsanlar ölüyor ama, oylarımız artıyor’ diye açıklama yapmıştı. Ben de bütün belediye başkanları gibi pankartı tutarak yürüdüm. Benimle beraber milletvekilleri ve belediye başkanları da vardı orada. Ama ne hikmetse beni zoomlamışlar orada. Zoomlamanın içerisinde o dönem partimizin İl Başkanı olan Bedri Serter de girmişti. Ben Bedri Serter ile ‘cürüm’üm yani. Cürüm aynı suçu aynı dosyada işleyenlere denir. Bir süre mahkeme süreci devam etti.11 ay 20 gün verilen hapis cezaları para cezasına çevrildi. Normalde herkes 8 bin lira ceza alırken bana ceza 15 bin lira oldu. 15 Temmuz’un ardından herkes affedildi, ancak benim cezam affedilmedi. Mesele siyasi desek yanımda İl Başkanımız var, o da siyasi. Bir üst mahkemeye başvurduk. 105 gün aradan sonra 25 Ocak’ta cezam kesinleşti. Ben ve benimle birlikte davayı takip eden arkadaşlar ile oturduk ve ‘Bu durum bizi etkiler mi?’ diye bir toplantı gerçekleştirdik. Bana bir para cezası verildi ancak seçme ve seçilme hakkıma ilişkin hiçbir şey söylenmedi.

İlçe seçim kurulu seçimden bir ay önce toplanıyor, belediye başkanlarının siciline bakıyor ve karar veriyor. Benim davamda bana 11 ay 20 gün bir ceza verildi. Bu da para cezasına çevrildi. Ancak bunun dışında bir cezam da yok. Ancak ilçe seçim kurulu bu konuda ipe un serdi. Benden başka bir cezamın olmadığını ispat etmem gerektiği söylendi. Biz adaylığımızın düştüğünü düşündük. İlçenin verdiği kararı il seçim kurulu da verebilir. Benim önerdiğim isim şu an belediye meclis üyesi olan hukukçu bir isimdi. Genel Başkan ile de oturuldu ve konuşuldu. Genel Başkan bana sadece ‘Aday adaylığı için başvuranlar arasında kadın aday yok mu?’ diye sordu. İl Seçim Kurulu’na yaptığımız başvuruda 7 hakimin verdiği karar ‘Seçme ve seçilme hakkımı engelleyecek hiçbir karar yok’ yönünde oldu. Bizler de ‘tamam’ dedik ve çalışmalarımızı yapmayı sürdürdük.

Çalışmalardan birinden döndüğüm YSK merkezinden adaylığımın düşürüldüğünü öğrendim, kararın geri dönüşünün olmadığını söylediler.

‘SADECE HAŞİM KAYA DEĞİL’

Şikayet eden kişi kim? Siz tanıyor musunuz?

Hiçbir tanışıklığım yok. Haşim Kaya isimli biri. Kimdir Haşim Kaya? Benimle hiçbir ilgisi yok. Çiğli’de yaşayan bir vatandaş. Araştırdık. Siyasi bağlantılarını da bulduk. Daha önce FETÖ davalarında ceza yemiş. Gizli tanıklık yapmış, ancak bu işi daha sonra ticarete dökerek ‘FETÖ borsası’ dediğimiz bir dolandırıcılık üzerinden cezaları olan biri. Sanırım iktidar ile de bunun pazarlığını yaptı. Dönemin başbakanı Binali Yıldırım ile çekilmiş fotoğrafları var. ‘Ben hem AKP’liyim, hem HDP’liyim’ diyen bir insan. Olay ilk başta iktidarın milletvekilleri tarafından CHP’liler yaptı bu işi şeklinde sürdürülmüştü. Ama itirazı eden kişi bu. Bu olayları arka planları da mevcut. Ancak bunu bugün kullanmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bizim de kendi içimizde yarışların olduğu bir günde bunu konuşmak doğru olmaz. Tabi ki bu iş sadece Haşim Kaya ile giden bir iş değil.

Dediğiniz gibi o alanda sadece siz yoktunuz. Sizin gibi belediye başkanları ve il başkanınız da oradaydı. Peki sizinle bu kadar uğraşıldı?

Size bu konuya dair başka bir şey anlatayım. Dünya Sağlıklı Kentler Birliği’ne dair Kopenhag’da 20 dakikalık bir sunum yaptım. Aralarında Balçova Belediyesi’in de bulunduğu Türkiye’den beş tane belediye vardı.

Bize davetiye geldi. Biz yurtdışına çıkış için başvurularımızı yaptık. Dört tane belediye başkanımıza izin çıktı. Sunumu yapacak kişi ben olmama rağmen bana izin çıkmadı. Haşim Kaya olayından tam bir yıl önce gerçekleşti bu olay. Ben siyaseti düşündüğüm gibi yaparım, korkarak yapmam. Düşündüğüm şeyleri de perdelemem, kendimi net ifade ederim. Belki benim o sert tavrım belli ki insanların dikkatini çekti. Onlar da böyle bir yol izledi. Adaylığım düşürüldü, ancak öncesinde de yurtdışına çıkışım verilmemişti. Bunları tek tek bir araya getirince üstüne bir de 12 Eylül öncesinde öğrencilik dönemimde anti-demokratik kararlara başkaldırdım. Sanırım onlarla bağ kurdular.

Peki eşinizin belediye başkan adayı olma süreci nasıl gerçekleşti? Bu konuda size yönelik eleştiriler var.

Ben eşime dair ‘belediye başkanı olsun’ diye bir çalışmanın içerisinde olmadım. Tam tersine arkadaşlarımdan önerenler olmuştu. ‘Bu babadan oğula ya da aile içinde değişecek bir iş değil’ diye karşı çıkmıştım. Fakat Genel Başkanın eşimi tercih sebeplerinden biri yapılan anketler. Bundan on yıl önce yaptırdığım bir ankette benim ardımdan eşimin yazılmamasına rağmen, birçok insan eşimin ismini söylemiş. Bizde sekiz mahalle var. Bu mahallelerde ‘Semt Evi’ adı altında kadın örgütlenmesi oluşturmuştuk zamanında. O kadın örgütlenmesi kadınlara bir gelir kapısı oluşturuldu. Biz burada bir milyon liraya yakın para dağıttık belediye olarak. Eşim de her gün bir mahalleye gidip günlük olarak doğum, ölüm ve hasta ziyaretlerinde bulunuyordu düzenli olarak. 15 yılda 4 bin eve girmiş ve çıkmıştır. Bu 15-20 bin kişi eder. Balçova 80 bin nüfusu olan bir şehir. Bu ciddi bir rakam. Eşimin tercih sebeplerinden bir tanesi bu. Parti içi muhalefet var. Bana ‘Eşini belediye başkanı seçtirdi’ diyebilirler. Ancak ben seçtirmedim. Bu genel başkanın tercihi. Kadın belediye başkanı istedi ve tanınırlığa baktı sanırım.

Belediye başkanı olmak mı zor belediye başkanı eşi olmak mı?

Hayatımda çok iyi paralar kazandım. Bin yataklı otellerde genel müdürlük yaptım. Zirve noktada olduğum bir dönemde bu işi bırakarak belediye başkanı oldum. Çünkü ideallerim var. Belediye Başkanlığı zor bir iş. Herkesin elinden tutacaksınız, koşturacaksınız. Ama sevdiğiniz zaman o yük size ağır gelmez. Belediye Başkanı eşliğinin de zor yanları var. Tabii şimdi eş durumundan gidiyorum toplantılara, götürürse tabi. Eşim belediyeye geliyor ve belediyeyi yönetiyor diye bir yargı oluşmasın diye belediyeye girişimi yasakladı. 7-8 ayda belediyeye üç kez girdim. Şimdi bulaşık, çamaşır, ütü yapıyorum. Eşimin yaptığı işleri ben yapıyorum yani.

Kahve kültürüm olmadı, ben hiç kağıt oyunu bilmem. Hayatım hep okumak ve yargılamak ile geçti. Dizi de izlemiyorum. Başkanken akşamları yemek yapıyordum. Şimdi de gündüzleri yapıyorum. Eşim giderken şaka yollu takılıyor, ‘Bugün renklileri yıkacayacaksın’ diye. O gün renklileri yıkıyorum. Ama en zoru çorap çiftlemek, renkleri kaçırıyorum. Oğlan kızıyor öyle olduğu zaman.

Seyit Torun’dan parti içi bir görev aldığınıza yönelik haberler var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Bunları konuşmanın doğru olduğuna inanmıyorum. Parti içi bir yarış dönemindeyiz. Bu sözler insanları etkileyebilir. Genel Merkez’in belediyelerde projelerin üretilmesi yönünde bir görevi de var. Dolayısıyla zaman zaman benden faydalanacaklar. Gidiyoruz, geliyoruz. Başka belediye başkanları da var. Kendi içimizde bir yarış varken bunların konuşulmasını doğru bulmam.

‘SİYASET BIRAKILMAZ’

Siz parti içerisinde ‘tüm renkler birleşsin’ diyerek kongre sürecine dair bir çağrı yaptınız. Partinizde kongre süreci çok sert geçiyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Benim o demeci verdiğim gün Antalya’da bir aile siyanür ile intihar etti. Bırakılan mektup ekonomik nedenlere dayanıyor. Bu çok trajedik ve zor bir olay. Keza İstanbul’da benzer bir durum yaşandı. Bunun bir de basına yansımayan durumu var. Tüm bunların ana nedeni ekonomi. Ekonomi, daralmış, işsizlik artmış. Biz ise ‘Partiye sen egemen olacaksın, ben egemen olacağım’ tartışmaları yapıyoruz. Yaptığım açıklamayı bu düşünceler ile yaptım. Ben yine aynı şeyleri savunuyorum. Partide demokrasiyi sağlayacaksanız, oturursunuz yarışırsınız. Ben danışma kurulu toplantısında da kimse kimseyi listesine yazmak zorunda değil. Alırsınız partinizin listesini, çıkarsınız sokaklara insanlara kendinizi anlatırsınız, çıkarırsınız listenizi. Kabul görürse siz partide yönetici olursunuz. Ya da partinin yürütme kurulunu başkaları oluşturur. Bunda darılacak, küsecek bir şey yok. Ama bunu yaparken de birbirimizin arkasından konuşmayacağız, birbirimizi yıpratmayacağız. Biz seçim bittikten sonra yan yana olacağız, çünkü bu ülkenin bize ihtiyacı var.

‘PARTİ İÇİNDE İKTİDAR OLMAMIZ ÖNEMLİ DEĞİL’

Hiçkimsenin parti içi yarışlarda birbirini kırmaya hakkı yok. Türkiye’nin sosyal demokrat düşünceye sahip insanların iktidar olması lazım. Bizim parti içerisinde iktidar olmamız çok önemli değil. Hedeflerimiz bu olmalı, biz baazen karıştırıyoruz. Benim verdiğim demecin özeti bu.

31 Mart yerel seçimlerinin ardından partiniz iktidara yürüyor. Siz geride kalan ve muhalefette geçen 15 yılda belediye başkanlığı yaptınız. 17 yaşından bu yana siyasetin içerisinde olduğunuzu söylediniz. Siyaseti bıraktınız mı?

Siyaset bırakılmaz. Herhalde siyaseti ölene kadar da bırakmam. Ancak bu CHP’de ölene kadar yönetici olarak görev yapacağım anlamına gelmez. Siyaseti her alanda yapabilirsiniz. Ben belediye başkanı olmadan önce kendi işyerimde de siyaset yapıyordum. Siyaset illa bir partiye oy taşımak adına aktif siyaset yapmak değildir. Ben 22 yıl otelcilik yaptım. Hiç sıfır arabaya binmedim. Hep ikinci el otomobile binmedim. 83 model Şahin’im vardı. Herkesin Doğan’ı vardı. Sonra marka arabalar çoğaldı. Ben Doğan’a bindim. Sonra Europa’ya bindim. Ancak hiç sıfır araca binmedim. Benim çalışanlarım hep sıfır arabaya bindi. Mesele bu değil. Bugünün Türkiye’sinde sosyal demokrasiye inanıyorum ben. Yani üreten ve paylaşan insanı paylaşmak için mücadele ederim. Köye giderim. Kooperatifçilik yaparım. İzmir’de ki ilk kadın kooperatifini ben kurdum. Türkiye’de kadının adı konuşulmazken, kadınları örgütleyeceğim dedim. Cumhuriyet Halk Partisi’nde kadın üye sayısı yüzde 17’yi geçmez. Bizde yüzde 52. Siyaseti bu şekilde sürdürürüm. Bir tarım kenti olan Torbalı’da doğdum. Gider orada tarımsal kooperatifleşme için çalışırım.

‘GÖREV GELİRSE YAPARIM’

Peki parti içi görev almayı düşündünüz mü? Bu noktada size görev almanız yönünde bir talep geldi mi?

Ben hiçbir şey talep etmedim. Ancak talep gelirse yaparım. Birisi çağırır ve gel derse, giderim. Niye gitmeyeyim? Maaş filan değil ama. Para kazanmayı düşünmedim. Görev nereden gelirse gelsin yaparım.

Partide Genel Başkan’ın basına yönelik bir demecin ardından İl Başkanlığı için uzlaşı aday fikri ön plana çıkıyor. Siz uzlaşı aday fikrine katılıyor musunuz?

Şartlar müsaitse tek aday zorlanmalı. Tek aday bugün için uygun. Ama herkes ben aday olacağım diyorsa o zaman birilerinin çıkıp yarışması lazım. Genel Başkan ‘tek aday ile gidin’ dedi. Ama başka adaylar var ve ‘Ben aday olmak istiyorum’ diyor.

Mevcut İl Başkanı ve adaylık için adı geçen isimler hakkında ne söylemek istersiniz?

15 yıllık Belediye Başkanlığı dönemimde kaç kez İl Başkanlığı seçimi gerçekleştiyse, hiçbirinde bu işe baş köşeme koymadım. Benim mesleğim belediye başkanlığıydı. Gittim son gün karar verdik. Son gün kiminle uzlaştıysak ona oyumuzu verdik. Bir hafta öncesi bile aday belirlemedim. Doğru bulmam. Siyaset ekip işidir. Yani aylar öncesinde daha delegasyon belirlenmeden, delegenin ağırlıklı olarak ne düşündüğüne karar vermeden hiç aday belirlemedim, bir aday belirleyip sürmedim. Doğru da bulmam. Benim bir il başkanı adayı ile ilgili bir ay önceden hiçbir demecim olmamıştır, olmayacak.

Siz ve Aziz Kocaoğlu 15 yıl birlikte çalıştınız? Sizin adaylığınız YSK tarafından düşürüldü. Aziz bey ise aday gösterilmedi. Aziz Kocaoğlu ile birlikte çalıştığınız dönem hakkında ne söylemek istersiniz?

Aziz Kocaoğlu ilk beş yıl bütün belediye başkanlarına eşit davrandı. Ama son 10 yılda Aziz Kocaoğlu hiç de eşit davranmadı. Her ilçeye adil yatırım yapmadı. Son 10 yılda Balçova Belediyesi’ne delikli kuruş yatırılmadı. Yeni yönetimi dair ise bir yıldan önce bir yorumda bulunmak doğru olmaz diye düşünüyorum.

Aziz Kocaoğlu’nun parti içi yarışta yer alacağını düşünüyor musun?

Bir keresinde cenazede karşılaşmıştık. Onun dışında konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Ne yaptığını da bilmiyorum. Kilo vermiş epey. Sağlıklı yaşıyor demek ki. Dolayısıyla müdahil olur mu, bilmiyorum. Ancak demokrasi bu. Her üye gibi parti içi görev alma noktasında hakkı vardır.

‘BİRBİRİMİZE İHTİYACIMIZ VAR’

Bu ülkenin bize ihtiyacı var, bizim de birbirimize ihtiyacımız var. Hiçbir Cumhuriyet Halk Partili birbirini kötülememeli. Bir gün sırt sırta vereceğimiz günleri düşünerek hiçbir arkadaşım hakkında olumsuz bir şey söylememeye özen gösteriyorum. Ama her arkadaşın da buna uymasını istiyorum.Kongre süreci bir ay sonra bitecek. Ardından sokaklarda, meydanlarda yan yana olacağız. Kim kazanırsa kazansın birbirimizin yüzüne bakmamızı engelleyecek cümleler kurmayalım.

HDP’li belediyelere kayyum atanıyor. Sizin de seçilme hakkınız bir şekilde elinizden alındı. Siz atanan kayyumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Demokrasilerde seçim ile gelen seçim ile gider. Bu iktidar da seçimle geldi. Ancak seçim ile gelen seçim ile gitmedi. Siz bu insanları seçime soktunuz. Terörü lenetliyorum. Ancak bunu ispatlamalısınız. Eğer birinin terör bağlantısı varsa kararı bağımsız yargı verir. Erdoğan diyor ya hani, ‘İddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir’ diye ben de aynı şeyi kendisine söylüyorum.

Editör: Haber Merkezi