İz Gazete - İzmir’in tarımdan ticarete, turizmden sanayiye, kültür, sanat ve eğlence yaşamından tarihe uzanan büyük imkanlara ve köklü geleneklere sahip, Türkiye’nin en güzel şehri olduğunu vurgulayarak açıklamasına başlayan Zeynep Altıok, İzmir’in teslim olmayan, diz çökmeyen, boyun eğmeyen tıpkı diğer Akdeniz kentleri benzeri bir ruhu var. Bu ruha iktidar partisi ‘Gavur İzmir’ diyor, bizlerse ‘Güzel İzmir’ demeyi tercih ediyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KUMPASLARA KARŞI ADALET İSTİYORUZ’

Verilmeyen ÇED olumlu raporları, engel olunan projeler, kumpas davaları, belediyelerden çıkmayan Bakanlık müfettişlerine rağmen, yerel yönetimlerde CHP’li belediyelerin örnek alınması gereken bir performansları olduğunu kaydeden Altıok, açıklamasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu hakkında 27 Şubat Pazartesi günü görülecek olan duruşmaya da katılma çağrısı yaptı. Altıok, Aziz Kocaoğlu ve tüm mağdurların beraatını istediklerini ifade ederken, “Adalet istiyoruz” dedi.

‘GSMH’NIN YÜZDE 7’SİNİ İZMİR ÜRETİYOR’

İzmir’in rakamların çok şeyi özetlemeye yettiğini söyleyen Altıok, açıklamasını şu verilerle sürdürdü: “79 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 5.3'ü İzmir'de yaşıyor ve ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası'nın yüzde 7'sini İzmir üretiyor.  2015 yılında 48,35 milyar TL vergi ödeyerek toplam vergi tahsilatının yüzde 10,4’ünü karşılayan İzmir; bunun karşılığında 2015 yılı kamu yatırımlarının sadece yüzde 2,6’sını alabildi. Yani İzmir son derece üretken bir kent, bir o kadar da vergi verme sorumluluğuna sahip demokrat bir kent. Fakat ödediği vergi kadar da yatırım alamayan bir kent.”

‘İZMİR HALKI CEZALANDIRILIYOR’

“2015 yılında Ankara toplam vergi tahsilatının yüzde 11,2’sini karşılamasına rağmen; toplam kamu yatırımının yüzde 6,83’ünü almış. Burada çok ciddi bir haksızlık söz konusu... Burada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iktidar partisine ait olmamasının ağır sonucunu görüyoruz. Merkezi hükümet bu şekilde CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin cezalandırdığını düşünebilir, fakat gerçekte olan Ankaralı yurttaşlarla İzmirli yurttaşlar arasındaki 3 katı bulan haksızlığın kendisi ve cezalandırılan İzmir halkı. İzmir çok güzel olduğu kadar da zor bir kent… İşsizlik oranı yüzde 15. Bu Türkiye ortalamasının  çok üstünde bir oran. 4.2 milyonluk bu dev kentin bünyesindeki işsizlik problemini hafifletmesi, dahası sürekli gelen göçü göğüslemeyi başarması gerekiyor.”

113 BİN ÇOCUĞA SÜT

Hükümetten beklediği desteği bulamayan İzmir’de sorumluluğu yerel yönetimlerin üstlendiğini kaydeden Altıok, şu örnekleri verdi: “Örneğin Tire Süt Kooperatifi yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en başarılı kooperatif uygulamalarından birisi. Tire çiftçisi sütünü kooperatif aracılığıyla perakende satış noktalarına ulaştırıyor, dahası üretilen sütün önemli bir bölümünü de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne satabiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu kanalla Tire’nin 2000 çiftçisinin sütünü, yaklaşık 85 bin ailenin 113 bin çocuğuna ulaştırıyor. Üstelik 2 haftada bir ailelerin kapısına kadar gidip bırakarak. Tire çiftçisinin iç göç hareketliliğine dahil olmasını önleyen çok önemli bir uygulama.” 

‘İZMİR TARIMI TÜRKİYE TARIMINDAN 2.5 KAT DAHA FAZLA BÜYÜDÜ’

“Benzer şekilde Bayındır çiçek kooperatifleri uygulaması da başarılı örneklerden bir diğeri. Osmanlı Sarayı’na bile çiçek gönderen bu bereketli topraklarda üretilen çiçeğin önemli bir bölümü şimdi İzmir’in peyzajında kullanılıyor.  Bu örnekler Ziraat Odalarına hibe edilen tarım makinaları, çiftçilere dağıtılan koyun, keçi, arı kovanı, dönem dönem satın alınıp ihtiyaç sahibi ailelere dağıtılan Ödemiş’in patatesi, Seferihisar’ın mandalinası gibi uygulamalarla çoğaltılabilir. Üreticiye soluk aldıran bu önemli kamusal müdahaleler merkezi hükümetin Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın göreviyken İzmir’de belediyeler aracılığıyla gerçekleştiriliyor.  Bu şekilde İzmir tarımı, Türkiye tarımından 2.5 kat daha fazla büyüdü. 2000 - 2014 yılları arasında Türkiye’de tarım yüzde 2.1 büyürken, İzmir’de bu oran yüzde 5.5 oldu.”

‘ALSANCAK LİMAN ESNAFI İSYANDA’

“Yerel yönetimlerin inisiyatifi almasıyla soluk alan İzmir’de, yerel yönetimlerin yapamayacağı, tamamen merkezi hükümetin sorumluluğunda olan çok fazla alan var. Turizm bunların başında geliyor. 2012 yılında kruvaziyer gemileriyle İzmir’e gelen turist sayısı 552 bin 764 iken, 2016 yılında bu sayı 89 bin 604’e düştü.  İzmir turizmdeki gerilemeden olumsuz etkilenen ilk dört kent arasına girdi. Hükümet politikaları Türkiye’yi güvenilmez bir limana çevirdi, bedelini de yurttaşlarımız ödüyor. Alsancak liman esnafı 45 sene sonra ilk defa banka kredisi kullanmak zorunda kaldığını belirtiyor ve artık isyan ediyor. Türkiye’nin ve İzmir’in en temel problemlerini; işsizliği, ekonomideki kötü gidişatı, terörü sonlandırmak bu Meclis’in ve bu hükümetin göreviyken, Meclis ve hükümet tek bir kişinin tüm yetkiyi elinde toplaması için ülkeye Anayasa değişikliğini dayatıyor.”

SORULARLA YÜKLENDİ

İzmir’e dair verdiği verilerden sonra “Anayasa değişikliğinin tüm bu sorunların hangisiyle ilgisi var?” diye soran Altıok, sorularını şu şekilde sürdürdü: “Kırsal kalkınma için Başkanlık rejimine mi ihtiyaç vardır? Çöken tarımın sebebi demokratik parlamenter sistem midir? “Ekonomik çöküşü durdurmak için Başkanlık rejimine mi ihtiyaç vardır? HSYK üyelerinin tamamını belirlemenin turizmdeki kötü gidişle ilgisi nedir?  Başkanın, başkanın yardımcılarının, bakanların fiilen ömür boyu yargılanamaz hale getirilmesinin terörle alakası nedir? bÇocuklarımızın nitelikli bir eğitim almasının önündeki engel Milli Eğitim Bakanı’nın Başkan tarafından doğrudan atanamıyor oluşu mudur?  Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin ülkemizde bulunması parlamenter rejimin bir sonucu mudur?  Bunca yıkımın, bunca talanın, yağmanın, yolsuzluğun, rüşvetin, çökmüş devlet sisteminin sebebi ülkede başkanlık sistemi olmaması mıdır?”

İŞSİZ SAYISI BİR YILDA 590 BİN ARTTI

Türkiye’nin temel göstergelerin tamamında alarm verdiğinin altını çizen Altıok, ekonomik anlamda da gidişatın iyi olmadığını söyledi. Altıok, “Dövizin geldiği nokta ortada... Maliyetler aynı oranda artıyor ve şirketler işçi çıkarmaya başladı. Geçen yılın aynı dönemine göre işsiz sayısı 590 bin arttı.  Ülkede terör eylemi periyodu 4 güne kadar düştü. 7 Haziran 2015 ile 21 Ocak 2017 arasındaki terör olaylarında 594 sivil, 549 asker ve 311 polis şehit oldu. Korucular, darbe girişiminde ve ‘Fırat Kalkanı’ harekâtındaki şehitler de dâhil edildiğinde toplam sayı 1800’ü geçiyor”dedi.

HANGİ İSTİKRAR?

İktidarın referandum sürecinde ‘istikrar’ diyerek ‘evet’ oyu istediğini söyleyen Altıok,  “Neyin istikrarı, işsizliğin, yoksulluğun, adaletsizliğin; sürekli yükselen dövizin; dünyanın en pahalı benzininin; en fazla tutuklu gazetecinin; en kötü eğitimin; patlayan bombaların; şehit düşen askerlerin; yaralanan sivillerin, istikrarı mı sürecek?” diye sordu.

‘HAYIR’  OYU KULLANMAK YASAKLANACAK

Samsun’da YSK’nın 10 parti dışındaki siyasi partilerin referandum çalışması yürütmesini yasaklayan kararını da sert bir dille eleştiren Zeynep Altıok, “Siyasi partilerin dahi tercihini belirtemediği koşullarda buna diktatörlük denir. İki tercihten biri adete suç gibi gösteriliyor. Korkarım ilerleyen günlerde ‘hayır’ oyu kullanmanın da yasak olduğunu ilan edecekler.Bunun adı rejim değişikliğidir. Bunun adı diktatörlüktür. Bunun adı baskı rejimidir. Bu baskı sadece seçilecek olan başkana karşı olan siyasal görüşteki insanları değil, kendi seçmenleri dahil olmak üzere bütün Türkiye’yi tehdit eder. Bu rejimde başkan sorgulanmaz. Bu rejimde başkanın politikaları sorgulanmaz. Bu rejimde koşulsuz biat beklenir. Bunu da ne Türkiye kaldırır, ne de İzmir’in özgürlükçü ruhu buna izin verir” diye konuştu.

‘HEP BİRLİKTE ‘HAYIR’ DİYELİM’

Açıklamasını ‘hayır’ oyu verme çağrısı ile sonlandıran Altıok, İzmir sokaklarının ruhu Türkiye sokaklarının ruhu olsun. İnsanlar güne sevgiyle, barışla, kardeşlikle, özgürlükle uyansın. Topraklarımız bereketli ürünler yetiştirsin, insanlarımız iş, aş sahibi olsun, sokaklarımızda bombalar patlamasın, ülkemizde çiçekler açsın.” dedi.

Altıok, “Biz istiyoruz ki İzmir’in özgürlüğü, İzmir’in demokrasiye ve Cumhuriyet’e bağlılığı, İzmir’in bir arada barış içerisinde güvenle yaşamı tüm Türkiye’ye yayılsın. Bugün İzmir’den tüm yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum; gelin hep birlikte İzmir’den motorlarımızı maviliklere sürelim.  Gelin hep birlikte hayır diyelim ve bu kötü gidişe dur diyelim.  Gelin hep birlikte hayır diyelim ve bu rejim değişikliğini bize dayatanlara sınırlarını hatırlatalım. Gelin hep birlikte hayır diyelim; daha fazla özgürlük, daha fazla sevgi, daha fazla gökyüzü, daha fazla İzmir olsun” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi