Gizem TABAN/İZGAZETE- Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, İz Gazete’ye konuştu. Ösen, partinin ilkeleri, il başkanlığı görevi sürecinde gerçekleştirdikleri faaliyetler, teşkilatlanma çalışmaları, partinin İzmir ve Türkiye hedefi, kent siyaseti, siyasette kadın temsiliyeti gibi birçok konuya dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

‘BAŞARDIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM’

DEVA Partisi İl Başkanlığı görevinde geride kalan 11 ayı anlatan Seda Kaya Ösen, “Bu 11 ayda pandemiye rağmen birçok çalışma gerçekleştirdik. Şu an geldiğimiz noktada 22 ilçemizde teşkilatımız oluştu, birinci yılımız sona erdiğinde 30 ilçenin 25’inde tamamen örgütlenmiş bir DEVA Partisi hedefliyoruz, yıl sonuna kadar da tüm ilçelerde teşkilatlanmamızı tamamlamayı amaçlıyoruz. DEVA Partisi’nin şu an İzmir’in hemen hemen yerinde teşkilatları var ve halkımıza sahada birebir partimizi anlatabiliyor. Bu bizim için çok önemli. Bir diğer önemli husus ise; partimizi İzmir’de en iyi ve doğru şekilde temsil edebilmek. Biz ana akım siyaset yapan, kutuplaştırıcı siyasete uzak olan ve ortak yaşama kültürünü ve ortak aklı benimseyen bir partiyiz. O yüzden, il teşkilatımızın partimizin bu misyonunu tam olarak yansıtabilmesi ve Genel Başkanımızın demokrat kişiliğinin temsil edilebilmesi bizim için en önemli hedeflerimizden biriydi. Bunu da başardığımızı düşünüyorum” açıklamalarında bulundu.

‘ENERJİMİZİ TEŞKİLATLANMAYA VERDİK’

Teşkilatlanma çalışmaları hakkında bilgiler veren Ösen, “Genel Başkanımızın web sitesine İzmir’den başvuran yaklaşık 3 bin 500 kişi var. Biz bu vatandaşlarımızın hepsiyle görüştük, konuştuk. Teşkilatlarımızın yüzde 50’si de bu arkadaşlarımızdan oluşuyor. Yani bu işe gönül veren, elini taşın altına koymak isteyen insanlardan oluşuyor. Demokrat, işinde iyi, dürüst ve liyakatli insanlar olmasına çok dikkat ediyoruz. Şu an 10 ilçemizde kongrelerimizi yaptık. Önümüzdeki ay 3 kongremiz daha olacak. Kongresi tamamlanan ilçelerimiz mahalle temsilcisi atama safhasına geçti. Böylece biz dikey olarak büyümeye devam ediyoruz. Mahalle temsilcilerimiz, sandık görevlilerimiz oluştukça, her mahallede, her sandıkta bir DEVA’lı oldukça kendimizi insanlara daha fazla anlatma fırsatı yakalayacağız. Aslında bu kadar derin ve hızlı bir teşkilatlanma Türkiye’de daha önce çok rastlanmış bir şey değil. Türkiye’nin, en hızlı seçime girme hakkı kazanan bir partisiyiz. Ancak bir medya ambargosuyla karşı karşıyayız, daha çok sosyal medya ve bize yer veren az sayıda medya ile sesimizi duyurabiliyoruz. O yüzden tüm enerjimizi teşkilatlanmaya verdik. Bu şu an zorlu bir süreç ancak başardığımızda elimizdeki en büyük değer büyük ve aktif bir teşkilat olacak” diye konuştu.

‘EN BÜYÜK ŞANSIMIZ LİDERİMİZ’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan için “en büyük şansımız” diyerek açıklamalarını sürdüren İl Başkanı Ösen, “Genel Başkanımızın çok temiz bir ismi var. Hayatı boyunca AK Parti’ye oy vermemiş insanlar bile ‘Ali Babacan’ denildiği zaman çok pozitif yaklaşıyor. Cumhuriyet tarihinin en uzun süre bakanlık yapmış ve ismi hiçbir şaibeye ya da yolsuzluğa karışmamış bir isimden bahsediyoruz. Bu, siyaseten bizim en büyük şansımız. Dolayısıyla biz İzmir’in her yerinde kendisini çok rahatlıkla temsil edebiliyoruz ve bugüne kadar hiçbir negatif yorumla karşılaşmadık. Yani en büyük şansımız liderimiz” ifadelerini kullandı.

‘DİĞER PARTİLERDEN FARKIMIZ…’

Saha çalışmaları hakkında konuşan Ösen, “Normalde ‘muhalefet’ demek eleştirmek demektir ve çözüm pek önerilmez ama bizim diğer muhalefet partilerinden en büyük farkımız; sadece eleştirmiyoruz, aynı zamanda ne yapacağımızı anlatıyoruz. Partimiz; eğitim, ekonomi, sağlık, tarım gibi her alanla ilgili sorunlar ve çözümler üzerine politikalar üretiyor. Genel merkezimiz 3 haftada bir, iktidara geldiğimizde Türkiye’de neyi nasıl yapacağımıza dair bir politika açıklıyor. Bu aslında Türkiye’de ilk defa yapılan bir şey. Örneğin, Tarım Eylem Planımız çok yankı buldu. Biz bunu daha çok tarımla ilgili olan ilçelere anlatıyoruz. Aynı şekilde eğitimle ilgili politikalarımızı daha çok gençlerle buluşabileceğimiz yerlerde anlatıyoruz. Sorunları dile getirirken çözüm önerilerini de sunuyoruz. Hem ilçe teşkilatlarımızı gezerek onlara destek oluyoruz hem de stratejik olarak eylem planlarımızı birebir ilgilileriyle paylaşıyoruz” dedi.

‘YENİ BİR SİYASET ANLAYIŞI’

“Türkiye’ye yeni bir siyaset anlayışı getirmek istiyoruz. Bu konuda da çok idealistiz” sözleriyle açıklamalarına devam eden Ösen, şöyle konuştu: Türkiye’deki son derece popülist söylemler siyaseti bu noktaya getirdi. Bugün, kutuplaştırmış, arkasını ya dine ya ideolojiye dayamış bazı siyasi partilerin yaptığı siyasetin sonucunu yaşıyoruz. O nedenle idealist ve doğru olanın arkasında durmanın Türkiye’yi iyileştireceğini düşünüyorum.”

‘KİMİNLE HAREKET ETMEYECEĞİMİZ NET’

Ösen, DEVA Partisi’nin ittifaklara bakışı hakkında ise, “Şu anda ittifaka yönlendiren bir sistem var fakat bunlar seçim ittifakı. Yani seçim tarihi netleşip o sürece girildikten sonra görüşülecek mevzular. Ama kiminle hareket etmeyeceğimiz çok net. Cumhur İttifakı ile bir birlikteliğimiz söz konusu olamaz” dedi.

‘TEMSİLİYET SEMBOLİK’

Siyasette kadın temsiliyetinin “sembolik” olduğuna dikkat çeken Ösen, “İzmir’de yakın zamanda il başkanlığı yapan tek kadınım. Aslında bu, İzmir gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu bir kentte çok acı bir durum. Siyasette başı tutan erklerin, kadının temsiliyeti konusunda bir duruşu olması ve bunun bir prensip meselesi olması gerektiğini düşünüyorum. Benim, DEVA Partisi’nde siyaset yapmamın en önemli sebebi bu. Çünkü bizde yüzde 35 cinsiyet kotası var ve bunu çok katı bir şekilde uyguluyoruz. Bu duruşu da tüm siyasi partilerin de göstermesi gerekir. Şu an İzmir’de bazı partilerin çok kolay seçim alabildiği ilçeler var, o yerlerde bile bir kadın adayın gösterilmemesi bana çok ironik geliyor. Mesela ben kadın bir il başkanı olarak İzmir’de hiç negatif bir tepkiyle karşılaşmadım, aksine çok pozitif bir yaklaşım görüyorum. Bizim şu an 6 ilçe başkanımız kadın ve hiçbiri zorluk yaşamıyor. Bu da aslında şunu gösteriyor; halk kadın başkana alışkın ama siyasetçiler değil. Çünkü siyasetçiler o ön plandaki rolü kadına vermek istemiyor” diye konuştu.

KADINLARA ‘SİYASET’ ÇAĞRISI

Kadınların siyasetle daha çok ilgilenmesi gerektiğini belirten Ösen, “Kadınlar olarak hayata erkeklerle eşit başlamıyoruz. Aile sorumlulukları, çocuk bakımı, daha birçok şey kadının görevi olarak addediliyor. Bunu siyasette de çok görüyoruz. Benim ilçe başkanlığı teklif ettiğim hiçbir erkekten ret yanıtı almadım ama kadınları yüzde 60’ı reddediyor. Çünkü o kadar çok yükümlülükleri var ki buna vakit ayıramayacaklarını söylüyorlar. Ancak bizim kadınlar olarak yönetimlerde yüzde 50 söz sahibi olmamız gerekiyor. Çünkü biz erkekler tarafından yönetilmeye devam ettiğimiz sürece onlar tarafından koyulan kuralların gölgesi altında yaşamaya devam edeceğiz. Bu nedenle, bütün kadınların siyasetle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bazen bir gönüllülük olabilir, üyelik olabilir, görev olabilir, kadınların mutlaka siyasete el atması gerekiyor” dedi.

‘VATANDAŞ ÇİFTE MUTSUZ’

İlçe ziyaretlerindeki gözlemlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Ösen, “İzmir’de farklı birçok ilçemiz var ama sahada duyduğumuz, gördüğümüz şeyler hep aynı. Çok ciddi bir ekonomik darboğaz, insanlarda siyasete ve hükümete dair büyük bir güvensizlik var, insanlar umutsuz… Her yerde çaresizliği ve mutsuzluğu görüyoruz. İzmirli sanki çifte mutsuz gibi. Çünkü bir taraftan hükümet politikalarından, ekonomik darboğazdan, demokrasinin olmadığı bu baskıcı ortamdan şikayet edilirken diğer taraftan da yerel bazda şikayetler de var. Çok uzun süre genel iktidarda kalan AK Parti’den olduğu kadar çok uzun süredir yerelde iktidar olan CHP’den, o hantallıktan da şikayet eden bir halk var. Bizim görevimiz onların sıkıntılarını dinlemek, kendi politikalarımızı anlatmak, bu sıkıntıları genel merkezimize iletmek. Bizim en büyük avantajımız yeni ve dinamik bir parti olarak bu bilgi akışının çok hızlı olması. Çok kurumsallaşmış, çok eski partilerde yerelde olan bir sıkıntının genele iletilmesi çok kolay olmuyor. Ama biz Kiraz’da olan bir sorunu aynı gün içinde genel merkezimize bildirebiliyoruz ve onunla ilgili hemen refleks gösterilebiliyor. Yerelde olan her bilgiyi yukarıya çıkarabiliyoruz, aynı şekilde yukarıdaki bir bilgiyi mahalle temsilcisine kadar duyurabiliyoruz. Bu da bizim interaktif yapımızı güçlendiriyor. Bunun çok fayda sağladığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘BİRİNCİ ŞİKAYET: HANTALLIK’

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Ösen, “Biz yerel şikayetler ve halkın görüşüyle ilgili bir anket yaptırdık. Oradan çıkan sonuçlara göre şikayetlerden birincisi hantallık, ikincisi kadrolaşma. Bu ikisi de çok uzun süre iktidarda kalmanın getirdiği şeyler. Çünkü bir kurum çok uzun süre güç erkini elinde bulundurunca, bir süre sonra körleşme, kendini yenileyememe başlıyor. Ben İzmir’in hemen hemen her ilçesinde bu sıkıntının var olduğunu gözlemleyebiliyorum” dedi.

‘İZMİR İLE ÖRTÜŞÜYORUZ’

‘İzmir’de yılladır CHP birinci, AKP ikinci parti. Bu anlamda İzmir’de işinizin zor olduğunu düşünüyor musunuz?’ sorusuna yanıt veren DEVA Partili Ösen, “Zor olduğunu asla düşünmüyorum. İzmir, hiçbir partinin kalesi değildir. İzmir, demokratik değerlerin kalesidir. Şu anda da tabi ki CHP’ye oy veren milyonlarca insan var, bunların birçoğunun da CHP’nin çalışma performansını iyi bulduğu için, iktidar olursa çok başarılı olacağını düşündüğü için, yerel yönetimlerin çok iyi olduğunu düşündüğü için oy verdiğini biliyoruz. Ama bir bu kadar da AK Parti’nin duruşunu beğenmediği için, alternatif olarak başka bir siyasi partiyi göremediği için, Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyet değerlerine AK Parti’yi tehdit olarak gördüğü için CHP’ye oy veren sosyal demokrat-liberal görüşlü insan olduğunu düşünüyoruz. Atatürk ilke ve inkılapları, laiklik, demokrasi… Bunlar bizim de kırmızı çizgilerimiz. Bizim demokrat olan herkese kapımız açık ama yasakçı zihniyetin her türlüsünü reddediyoruz. Duruşumuz aslında çok net, ama net olması için diğer tarafı dışlamak, insanların yaşamına karışmak algılanıyorsa biz öyle değiliz. Biz, liberal demokrasiye inanıyoruz. Bu açıdan İzmir ile çok örtüştüğümüzü düşünüyoruz. Şu an sahadaki karşılığımızdan çok memnunuz, düzenli bir yükseliş görüyoruz” açıklamalarında bulundu.

‘HER YERDE İDDİALIYIZ’

“Biz İzmir’de de Türkiye’ye de iddialıyız” diyen Ösen, şu açıklamayı yaptı: “Türkiye’nin 81 ilinde teşkilatımız var. Her yerde temsil ediliyoruz, karşılık buluyoruz. Bakışımız; herkesi kucaklayan, kimseyi dışlamayan, demokrat bir çizgi. Bu da bizim aslında Türkiye’nin her yerinde iddialı olduğumuzu gösteriyor. Partimize ciddi bir teveccüh var. Hiçbir yer bizim kalemiz, diğerleri olmazsa olur iller değil. Kadromuza baktığınızda da iktidarı hedefleyen bir kadro olduğu zaten görülüyor. Yapılamayacak vaatlerle sadece insanları kandırmaya yönelik bir kurumdansa; sadece tutabileceğimiz vaatleri verdiğimiz, yapamayacağımız hiçbir şeyin sözünü vermediğimiz ve her sözümüzün sonuna kadar arkasında durabileceğimiz bir siyaset anlayışına sahibiz. Bunun da karşılık bulacağını düşünüyoruz. Çünkü bugüne kadar yapılan tutulamayan vaatlerden yorulmuş bir halk var.”

‘NEDEN DEVA’YA OY VERSİNLER?’

Ösen, ‘İzmirliler neden DEVA Partisi’ne oy versin?’ sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Liyakatli kadroların, belirli bir plan ve program çerçevesinde İzmir’in çehresini, geçmişle barışık bir şekilde değiştirmesi, İzmir’in hak ettiği medeni ve temiz Akdeniz şehri olarak yönetilmesi için İzmirliler DEVA Partisi’ne yerelde oy verebilir. Genelde de, demokrasi alanındaki kırmızı çizgilere, Atatürk ilke ve inkılaplarına, yaşam tarzına saygılı ama aynı zamanda ekonomik açıdan daha kaliteli bir yaşam sürmelerini sağlayacak daha güçlü bir ekonomi ve daha güvenilir bir dış politikanın olduğu bir Türkiye hayalleri varsa İzmirliler DEVA Parti’sine oy verebilir.”

‘POLEMİKLERİN KARŞILIĞI YOK’

Kent siyasetini ve muhalefet anlayışını değerlendiren Ösen, yerel siyasi tartışmalara müdahil olmama gerekçelerine ilişkin de çarpıcı mesajlar verdi. Ösen, “Çok müdahil değiliz. Çünkü bu tarz polemiklerin halkta bir karşılığı olduğunu düşünmüyoruz. İnsanların o kadar büyük dertleri varken biz siyasi polemiklerle didişip kısır döngüye girmek yerine halkın yanında olmayı tercih ediyoruz. İzmir’de de Türkiye’de de siyasetin tamamen kutuplaştırıcı bir köşeye oturtulduğunu düşünüyorum. Hem yerel hem genelde muhalefet; tamamen iktidarı eleştirme üzerine hareket ediyor. İyi bir şey yaptığında alkışlamıyor, kötü bir şey yaptığında uyarmıyor, onun yerine tenkit üzerine kurulu bir sistem var. Bu yapıcı muhalefet değil, yapıcı muhalefet dediğiniz; bizim yaptığımız gibi önerilerinizle yapılan muhalefettir. Siyasi partilerin amacı halkın daha iyi yaşamasını sağlamaktır, biz de önerilerimizle bunu yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘DEVA İKTİDARINDA NASIL BİR TÜRKİYE OLACAK?’

‘DEVA Partisi iktidar olduğu takdirde nasıl bir Türkiye göreceğiz?’ sorusunu yanıtlayan Ösen, “Güven, demokrasi ve özgürlüklerin tesis edildiği bir Türkiye göreceğiz. Saygı çerçevesinde herkesin herkesi eleştirebildiği bir Türkiye göreceğiz. Herkesin yaşam hakkına saygı duyulan, herkesin arzu ettiği gibi yaşayabileceği bir Türkiye göreceğiz. Ekonominin düzeleceği, insanların maaşını biriktirip yurtdışına seyahate gidebileceği, gençlerin özgür olabileceği ve teknolojiye daha rahat ulaşabilecekleri, döviz ve TL’nin olması gerektiği dengeye oturabileceği, üretime yönelen, zengin bir Türkiye göreceğiz” dedi.

POLİTİKALAR NELER?

Ösen, DEVA Partisi’nin iktidara geldiği takdirde izleyeceği politikalardan bazılarını da şöyle özetledi: “Yeni üniversite modelimiz ile; Yüksek Öğretim Kurulu’nun yetkilerini merkeziyetçilikten uzak bir anlayışla dağıtacağız. Öğrenci sayısı, bölüm açma ve kapama, denklik, kadro, ücret ve istihdam gibi alanlarda üniversitelere özerklik tanıyacağız. Rektörleri üniversite mütevelli heyetleri belirleyecek. Tarım konusunda, Tarım Lisesi Modeli ile yeni dönemin teknoloji dalgasını yakalayacağız. Toprağımızı genç nüfusla buluşturacağız. Girişimci ve teknolojik çiftçi modelini geliştireceğiz. Yeni nesil tarım, hayvancılık, balıkçılık ve gıda üretimini sağlayacağız. Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikalarımız ile kadının yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda nihai hedefimiz ‘Kadın Dostu Eşitlikçi Kentler’ olacak. Yerel meclislerde ve muhtarlıklarda kadının nitelikli temsiliyetini güçlendirecek çalışmalar yapacağız. Kadın-Çocuk-Aile Odaklı karar süreçlerinde kadın etkisini artıracağız. Şiddeti önleyecek, kadın ve çocuğu koruyacak destek hizmetleri sunacağız. Kadınlarımıza, daha güvenli, mutlu ve aktif bir yaşam sunmayı hedefliyoruz.”