Cengiz Aldemir/ANKARA - Demokrasi ve hukuk mücadelesinin gün geçtikçe derinleşerek yayıldığını belirten İYİ Parti İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, yasama faaliyetlerini tek başına yapabilecek çoğunluğa sahip olan iktidarın, diğer siyasi partileri dışlayarak kendi görüşlerini dayattığını ve barolarla ilgili kanun teklifi sürecinde, uzlaşma çabalarına yer verilmeyerek, siyasal sorumluluk duygusunu tamamen yok saydığını vurguladı.

ANAYASAYA ALENEN AYKIRI

İktidarın telafisi zor sonuçlara yol açacak kanun teklifi ile ilgili baroların görüşüne gerek duymamasının, Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yerini alacağını söyleyen Dervişoğlu,” Öyle ki birbirinden farklı dünya görüşüne sahip 79 baro başkanı bu kanun teklifine karşı çıkıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinde de çok sayıda hukukçu milletvekili arkadaşımız var. 79 baronun başkanı bu kanun teklifine karşı çıkıyor, iktidar grubundaki hukukçular destekliyorsa şöyle bir soru akıllara gelebilir: Ayrı hukuk fakültelerinde mi okudunuz? Bir kişinin ihtiyaçlarına cevap veren bu değişikliğin milletin ihtiyacına cevap vermemektedir” dedi.

Yargıya olan güvenin yüzde 20'lere kadar düştüğünü, yargının savunma ayağını siyasetin insafına terk edecek baro teklifinin Anayasa'nın 2, 11, 36, 123 ve 135'inci maddelerine alenen aykırı olduğunun altını çizen Dervişoğlu, yargı erkinin kurucu unsurlarından olan baroları, idarenin bir parçası hâline getireceği uyarısında bulundu.

PARALEL BARO SİSTEMİ

Baro ve yargının ayrılmaz bir bütün olduğunu, Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesinin alternatifi olmadığı gibi baroların da alternatifinin olamadığını hatırlatan Dervişoğlu, Baroların hürriyeti milletin hürriyeti de devletin hürriyetidir. Barolar gibi, adil yargılama hakkının güvencesi olan bir kurumun hürriyetini elinden almak, onu bölmeye ve parçalamaya kalkışmak, tasfiye etmek esasen yargıda yaşanan bir beka sorununu ifade eder. İktidarın, Fetullahçı terör örgütünün de savunmuş olduğu çoklu baro sistemini Meclis gündemine taşıması gerek niyetleri ve gerekse samimiyetleri hususunda, nezdimizde büyük şüpheler uyandırmaktadır. Bu teklif Fetullahçı terör örgütünün isteyip de gerçekleştiremediği paralel baro sistemidir” iddiasında bulundu.

ÜSTÜNÜN HUKUKU TEKLİFİ

Yargıçlardan daha çok yargı dağıtan bir Cumhurbaşkanı olduğunu, hukuku üstün bir devlet algısından daha çok üstünün hukukunu savunan bir Cumhurbaşkanının, ülkeye ve demokrasiye, adalet ve eşitlik getiremeyeceğini vurgulayan Dervişoğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Güçlü bir yasamanın müzakere, istişare ve uzlaşmayı yöntem edinerek, iktidarı ve muhalefetiyle toplumun tümünün refahı, sulhu ve huzuru için gayret sarf eden bir anlayışla mümkün olabilir. Hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını koruyamadığınız yerde zarar gören yalnızca adalet olmaz. Bunun tesiriyle ekonomi, eğitim, dış politika da zarar görür. Adalet duygusunun zarar gördüğü toplumlarda zedelenmemiş müessese kalmaz. İç Tüzük'ün 38'inci maddesinde, "Komisyonlar kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasa'nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler.” der. Bu metin Anayasa'nın hukuk devleti, eşitlik, adil yargılama ilkelerine aykırıdır. Bunun yanı sıra devletin bölünmez bütünlüğünü ve üniter yapısını hedef alarak bir güvenlik zafiyeti yaratacağı da aşikârdır. Adalet siyasallaşarak değil, bağımsız ve tarafsız yargının inşa edilmesiyle sağlanabilir. Yarın iktidar değiştiğinde kendini iktidar partisinin uzantısı ilan etmiş olan baro mensupları, dile getirdiğimiz mahzurların mağdurları da olabilirler. Adalet bir gün herkese lazım olacaktır.”

Editör: Haber Merkezi