ÜMİT KARTAL / İZ GAZETE- Hükümetin Suriye’nin Afrin bölgesine yönelik düzenlediği askeri operasyona ‘savaşa hayır’ diyerek tepki gösteren gençlerin ve sendika, siyasi parti temsilcilerinin gözaltına alınması, Emek ve Demokrasi güçlerinin yapacağı eylemin İzmir Valiliği tarafından yasaklanması ve ‘savaşa hayır’ diyenlerin sosyal medya trolleri tarafından ‘hain’ olarak ilan edilmesine, CHP’li vekillerden tepki geldi. Gazetemize özel açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir milletvekilleri, göz altıları kabul edilemez olarak niteleyerek, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını istedi.

‘BARIŞ EN MASUM EN İNSANCIL TALEP’

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Zeynep Altıok, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL'le beraber AKP politikalarını ve  uygulamalarını eleştiren herkesin darbeci veya  terörist ilan edildiğini vurguladı. Altıok, “2019 seçim sürecine yönelik bir strateji doğrultusunda en masum ve insancıl talep olan barış talebinden bile suç ve suçlu üretiliyor.  Dünyanın hiçbir yerinde adalet  ve barış  istemek suç değildir.  AKP iktidarı, OHAL uygulamasını derhal sona erdirmeli ve terör örgütlerine yönelik mücadeleyi iç politika malzemesi olmaktan çıkarıp, muhalefete yönelik baskı unsuru olarak kullanılmaktan vazgeçilmelidir.  Ayrıştırıcı baskıcı, ötekileştirici, hukuksuz uygulamalar sadece terör ve terör örgütlerinin beslendiği koşulları güçlendirir. Terörün panzehiri daha fazla demokrasi ve ifade özgürlüğüdür” dedi.

‘TÜM BUNLAR DÖNER DOLAŞIR AKP’YE DE ZARAR VERİR’

CHP İzmir milletvekili Mustafa Balbay ise ‘Savaşa hayır’ diyenlere ‘terörist’ muamelesi yapılmasının kabul edilemez olduğunu belirterek şöyle konuştu “Suriye’de bir terör ordusu yaratıldı. Hükümet de bunu ortadan kaldıracağını söylüyor. Ancak bunu yaparken Türkiye’de kendisi gibi düşünmeyen herkese kendince ‘terörist’ diyerek büyük bir terörist ordusu yaratıyor. ‘Savaşa hayır’ diyenlere ‘terörist’ muamelesi yapılması kabul edilemez. Hükümet bu tutumlarıyla, yaptığı olumlu işlere de gölge düşürür. Tüm bunlar döner dolaşır AKP’ye de zarar verir. Ben bunu çekikçe sinek ezmeye benzetiyorum. Çekiçle masadaki sineği ezmek isterseniz, camı da kırarsınız, parmağınıza da vurursunuz. İlk adımı atarken, son adımın ne olacağını düşünerek atmak gerekir.”

‘KINALI KUZU MEHMETÇİKLERİMİZİN ŞEHİT OLMASINI NASIL İSTERİM?’

Hükümetin ‘savaşa hayır’ diyenlere baskı yapma hakkının olmadığının altını çizen CHP İzmir milletvekili Tacettin Bayır da “Hangi milletten olursa olsun, insanların ölmesinin dünya barışına katkısı yok. Gençler savaşa hayır diyebilir, bu hakları” dedi. Bayır açıklamalarını şöyle sürdürdü: “OHAL’i de bu nedenle uzatıyorlar. İnsanların ağzına fermuar çekmek istiyorlar. Bunu yapmaya hakları yok. Emperyalizmin ve silah tüccarlarının Afganistan’ı, Yugoslavya’yı ne hale getirdiklerini gördük. Kınalı kuzu Mehmetçiklerimizin şehit olmasını nasıl isterim? Terör tabi ki bitsin, ama bunu bitirmenin tek yolu savaş mıdır? Bana göre bu iktidar terörle mücadelede başarılı olamadı. Şimdi ülke sınırları dışında çekiyor ve buradan seçim öncesi prim yapar mıyım diye düşünüyor. Yeniden iktidar olur muyum hevesindeler. İstikrar için, terörün bitmesi için oy istediler, şimdi de yeni bir algı ile bu şekilde oy isteyecekler. Savaşa hayır diyenlerin gözaltına alınması bir sindirme operasyonudur. AKP, Türk halkının 3 maymunu oynamasını istiyor. Kendisine gelince de dördüncü maymunu oynayarak ‘aldatıldım’ diyor.”

Sosyal medyada izlediği bir videoyu anlatan Bayır, “Erdoğan bir otele giriyor, sakallı cübbeli adamlar mehter marşı ile karşılayıp tekmil veriyorlar. Böyle bir görüntü olamaz” dedi.

‘SAVAŞ ZARURİ OLMADIĞI SÜRECE BİR CİNAYETTİR’

CHP’nin sendikacı kökenli milletvekili Musa Çam da “Sendika, meslek örgütü, STK temsilcisi, siyasi parti temsilcilerine ‘ezeriz, ezer geçeriz’ demek, onları gözaltına almak, mahkemelere talimat vererek tutuklatmak gidilen yolun yanlış olduğunun göstergesidir” dedi. Çam, “Türkiye’nin, sınırlarını korumak, iç ve dış güvenliğini sağlamak ve önlemini almak mecburiyetidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet anlayışını tehdit eden girişim ve yapılara karşı seyirci kalması söz konusu değildir. Ancak savaş zaruri olmadığı sürece bir cinayettir. Burada savaşa karşı çıkan herkesi terörist ve ya suçlu görerek öğrencileri, STK yöneticilerini gözaltına almayı doğru bulmuyorum. Kaldı ki 2014 Ekim ayında peşmerge Türkiye sınırlarından içeri girerek Afrin’e doğru gitmiş, AKP hükümeti bunları davul zurna ile karşılamış, Suriye’ye girmesine katkı vermiş ve desteklemiştir. Katkı verdiği, destek verdiği ve Afrin’e yerleşmesine seyirci kaldığı bu peşmergeler ve onların temsilcisi Salih Müslim’i kırmızı halı ile karşılayan AKP hükümeti bütün bunları hesaplamalıydı ve görmeliydi. Beşar Esad’ı iktidardan etmek, düşürmek; ‘Cuma Namazı’nı Emevi Camii’sinde kılacağız’ diyerek savaş çığırtkanlığı yapmak, bir ülkenin iç işlerine karışmak ülkemizi bu hale getirmiştir. Yapılması gereken  Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, oradaki IŞİD ve benzeri terör örgütlerine karşı Suriye hükümetiyle birlikte ortak çalışma yapmaktır. Buradan kaynaklanarak bütün bu düşüncelerini dile getirmek isteyen sendika, meslek örgütü,STK temsilcisi, siyasi parti temsilcilerine ‘ezeriz, ezer geçeriz’ demek, onları gözaltına almak, mahkemelere talimat vererek tutuklatmak gidilen yolun yanlış olduğunun göstergesidir. Türkiye, sınırlarını korumak kollamakla görevlidir ama hukuk kuralları ve insan haklarından, ifade özgürlüğünden asla ödün verilmemelidir” şeklinde konuştu. 

“İNSANLAR ÖLMESİN DEMEK SUÇ DEĞİLDİR”

CHP İzmir milletvekili Atila Sertel ise Afrin Operasyonu ile ilgili, “Parti bakışımız ve kişisel olarak da bu operasyonun geciktiği noktasındayım”dedi. Sertel, “Burada yapılan Afrin’e yönelik harekât, Türkiye’nin ve sınır bölgesini terörden temizlenmesi için elzemdir. Ancak savaş olmasın barış olsun diyen insanlar da vardır ve olmalıdır. Biz terörü temizleyelim noktasındayken, insanlarımız da ölmemeli, şehitler vermemeliyiz. Bunu söylemek de suç değildir. Baskılama yapmamak lazım. Çünkü orada uzunca süredir emperyalizmin güdümünde bir yapılanma söz konusu. O bölgede yaşayan bütün insanların ölüm tehdit altında olduğu söz konusu. Kimse bu ülkede bir hain tespitine kalkışmasın. Fikir özgürlüğü ifade özgürlüğü korunmalıdır. Fikir ve ifade özgürlüğü alabildiğine korunmalı, yeter ki terör olmasın” dedi.

Editör: Haber Merkezi