NİL KAHRAMANOĞLU/ İZ GAZETE- Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP27) bu yıl Mısır'nın Şarm El-Şeyh şehrinde 6-18 Kasım 2022 tarihleri arasında küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla 194 ülkenin katılımıyla gerçekleştirildi. Zirveye Türkiye’den katılan isimler arasında yer alan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ile zirveyi, sonuçlarını ve hem dünyanın hem de Türkiye’nin iklim kriziyle mücadeledeki durumunu konuştuk. COP27’nin bekleneni veremediğini söyleyen CHP’li Bakan, Türkiye’nin de iklim kriziyle ilgili somut adımlar atmadığını dile getirdi. 

‘CİDDİ KARARLAR ALINMALI’

Zirvenin öneminden bahsederek konuşmasına başlayan Bakan şunları söyledi:

“Dünya bir varoluş problemiyle karşı karşıya. Böyle giderse bugün güncel dediğimiz hiçbir sorun güncel kalmayacak. Çünkü gezegenin geleceği tehdit altında. O bakımdan dünyanın kalbi her sene COP zamanı yani Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin Taraflar Konferansı’nda atıyor. Beklentimiz ciddi kararların alınması. Dünyanın hızlı bir şekilde tedbir alması gerekiyor. Herkesin de sorumluluğu ölçüsünde azatlım ve sıfır emisyon hedefine doğru gitmesi gerekiyor. Bu işi yaratanlar, dünyayı iklim krizinin içine sokan gelişmiş, sanayileşmiş ülkeler aslında elini taşın altına en fazla konması gerekenler. Diğer taraftan, bundan en çok etkilenenler de hiçbir sorumluluğu olmayan yoksul ülkeler. Neredeyse hiç emisyon üretmeyip tarımı biz zar zor yapan insanlar. Bu krizden zarar gören ülkelerin temsilcilerini dinledim konferansta. Ekvator’un, Brezilya’nın temsilcisinin konuşmasını dinledim. ‘Bizim artık zarar ve ziyan noktasında ayrı bir fona ihtiyacımız var. Bunu yaratanlar ayrı bir fon oluşturmalı ve bizim zarar ziyanlarımızı karşılamalı.’ Böyle bir talepleri var. Mesela Pasifik Okyanusu’nun kıyısındaki adalar da yakın gelecekte sular altında kalacak. Oradan Kadın Dayanışması üyeleri gelmişti. İklim aktivisti kadınlar eylem yapıyorlardı. Onlar da Avustralya hükümetinden fon istiyorlar. Ancak Avustralya hükümeti bir fon vadetmedi. Ama ciddi bir fon yaratılmasına ihtiyaç var. Şunu söyleyebilirim; COP27 bekleneni vermedi. COP26 da bekleneni verememişti. Yeni bir adım yok. Herkes çok güçlü laflar ediyor sonra gidiyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Departmanı’nın Genel Sekreteri bir rapor sundu. Oradaki rapor; eğer tüm ülkeler bu şekilde emisyon yaratmaya devam ederse 1,5 santigrat hedefine ulaşılamayacağını ve ısınmanın 2,5 santigratlara çıkabileceğini ve bunun da çok vahim sonuçlarının olacağını söyledi.”

‘TÜRKİYE ÇOK ETKİLENECEK’

Türkiye açısından da büyük sıkıntılar olduğunu dile getiren Bakan, “İklim krizinden en çok etkilenecek bölge olan Akdeniz Havzası’nda yer alıyoruz. Dünyada iklim krizinden en çok etkilenecek ülkeler arasında ilk sıralardayız. Bununla ilgili iktidarda bir bilinç yok. Paris Anlaşması’nı en son imzalayan 5 ülkeden biriyiz. Bakanımız da toplantıda yaptığı konuşmada ironik olarak herkesin Paris Anlaşması’nın koşullarını yerine getirmesini söyledi. Anlaşmayı son imzalayan ülkelerden birisin. Libya bile senden önce onaylamış. Çıkıp sıkılmadan böyle bir şey söyleyebiliyor. Bu benim için şaşırtıcıydı” diye konuştu.

‘EMİSYONU DÜŞÜRMELİYİZ’

Türkiye’nin emisyonlarını düşürmesi gerektiğinin altını çizen Bakan, “Dünyadaki toplam emisyonun yüzde 1’inden Türkiye sorumlu. Bu yüksek bir oran. Ama Amerika ve Çin’e baktığımızda çok yüksek değil. Kişi başına emisyon en yüksek Amerika Birleşik Devletleri’nde, toplam emisyon da en fazla Çin’de. Bizim gibi10 ülke saydığınızda toplam emisyonun yüzde 10’u yapıyor. Herkesin üzerine düşeni yapması lazım. Türkiye bununla ilgili ne yapmayı hedeflediğine ilişkin niyet beyanını güncelledi. İklim Eylem Ağı da Bakan Kurum’a Günün Fosil Ödülü’nü verdi. Çünkü aslında bir azatlım yapmadılar. Olamayacak bir artım öngördüler ve onun üzerinde bir azatlım yapacağız dediler. Kâğıt üzerinde bir azatlım. Türkiye’nin net emisyonunda bir azatlım öngörmüyorlar. Kömürden çıkışla ilgili bir adım atmıyorlar. Kömür termik santrallerinin kapatılması lazım. Dolayısıyla Türkiye bu konuda en gerideki ülkelerden birisi. Çok güzel bir pavilion yapıyorlar, standlar kurup sunum yapıyorlar ama içerik yok. Ülke olarak onun altını doldurmak lazım” açıklamasında bulundu.

‘AKLI BAŞINDA ÇALIŞMA YOK’

Önerilerini de sıralayan CHP’li Bakan en önemli konunun kömürden çıkış ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüş olduğunu aktardı. Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin hem güneşte hem rüzgârda çok yüksek olduğunu ifade eden Bakan, “Dolayısıyla buraya yatırım yapmalı. Bir de kömürlü termik santralleri yavaş yavaş kapatmalı ve yenisini açmamalı. Türkiye’nin yeni teknolojilere çalışması lazım. Ama bu hep geriden geliyor. Biz muhalefet olarak onlara öneriyoruz. İktidarın bununla ilgili aklı başında bir çalışması, bilgisi yok. Bu da bize zaman kaybettiriyor. 2023 yılına kadar zaman kaybediyoruz. 2023, 2050 ve diğer hedeflerin gerçekleştirilmesi bizim iktidarımızla mümkün olacak” şeklinde konuştu.

Türkiye’de çevre konusunda toplumsal bir muhalefet olmadığını da dile getiren Bakan, “Çünkü Türkiye’deki insanların büyük bir kısmı kendi varoluşsal problemlerini yaşıyorlar. Bu ancak refah toplumlarında daha yüksek bilinç düzeyi ile iklimle ilgili hareketler gelişiyor. Ya da bundan tam anlamıyla zarar gören ülkelerde bu bilinç oluşuyor. Toplumsal muhalefetin iktidarı zorlayıcı adım atmasını beklemek yerine ülkenin geleceğini uzun vadede politika üretenlerin düşünmesi gerekiyor” dedi.

Editör: Haber Merkezi