SİNEM DALKILIÇ / İZ GAZETE - Ekonomi uzmanı olan Mahir Polat İzmir sanayisini tekrar güçlendirmek istiyor.

‘Bana işimi, eşimi ve iki güzel evladımı, mutluluklarımı veren huzur kenti’ dediğiniz İzmir için vekil olduğunuz da neler yapacaksınız?

İzmir’in yaşanılabilir bir kent olması için elimden gelen katkıyı yapacağım. Biliyorsunuz hükümet teşfiklerini İzmir’den çekti. İzmir sanayisinin tekrar üretebilir olması için hükümetin siyasal olarak koymuş olduğu teşfik kotasını kaldırmasını sağlayacağım. Çevreci tesisler yapılması için mücadele edeceğim. Yüzülebilir bir körfezle birlikte İzmir dünya turizmin göz bebeği olacak. Bu hedefe ulaşabilmek için de elimden gelen mücadeleyi göstereceğim. İzmir’in bütün kırsalına sürdürülebilir kalkınmanın yayılması için ciddi bir mücadele içerisinde olacağım. Bir de söz vermiştim, Kozak Yaylası köylülerinin fıstık çamlarıyla ilgili bir hastalık sorunu var. Onların çözümü için de zirai mücadele enstitüsü önermiştim, bunun kurulabilmesini sağlayacağım. Hükümetin siyasi nedenlerle İzmir’e koymuş oduğu bir baskı var. İzmir’in haklı olduğu her nokta da İzmir ve İzmirlilerle birlikte olacağım. Şehrimizin genel bütçeden payının arttırılması, yatırım alabilmesi için çalışacağım. Baskının kalkması için her an mücadele eden, ses getiren bir vekil olmak için elimden geleni yapacağım.                

‘ESNAFIN AYAĞA KALKMASI TÜRKİYE’DE BİR ÇOK PROBLEMİ KENDİLİĞİNDEN ÇÖZECEK’

Bir çok esnaf ziyaretinde bulunduğunuzu biliyorum. Esnafların sorunları sıkıntıları neler? Onlara neler vaadediyorsunuz?

Bir çok esnaf kepenk kapatmış durumda. Ben kırsaldaki esnafları ve bu günlerde Karşıyaka, Bornova, Çiğli, Bayraklı gibi metropollerdeki esnafları dolaşıyorum. Bazı uygulamaların özel esnaf gruplarını çok ciddi etkilediğini gözlemledim. Özellikle saat 22.00’den sonra alkol satış yasağının esnafta çok büyük sıkıntılar yarattığını gördük. İthalata dayalı ürün satışı yapan esnafların siftah bile yapmadan dükkan kapattığına şahit olduk. Esnafa Cumhuriyet Halk Partisi ciddi bir önermede bulunuyor. Üzerindeki stopajı kaldıracağım, vergi yüklerini hafifleteceğim diyor. Esnafın ucuz krediye erişmesini ve bu krediyle kira öder gibi kendi dükkanının sahibi olmasını istiyoruz. Esnaf Odasıyla esnafın sorunlarını çözemiyoruz. Toptan bir çözüm getirelim esnafımıza istiyoruz. Bu da bir ‘Esnaf Bakanlığı’ ile olabilir. Türkiye’de inanılmaz dercede esnaf var. İstihdamı aslında bu insanlar kendileri yaratıyor. Onları AVM baskısından kurtaracağımızı söylüyoruz. Esnafın ayağa kalkmasıyla birlikte Türkiye’deki bir çok sorunda aslında kendiliğnden çözülecektir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin esnafla ilgili çok önemli projeleri var.

‘İNSANLARA DOKUNDUKÇA ÇEŞİT ÇEŞİT SORUNLARI OLDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ’

Gaziantep’te doğdunuz, ilkokulu Bayburt’ta ortaokul ve liseyi Balıkesir’de okuyup Üniversiteyi Trakya’da bitirdiniz. Türkiye’nin dört bir yanını görmüş biri olarak seçim atmosferini Anadolu açısından nasıl okuyorsunuz? Anadolu da artık tamam diyor mu?

Ahmet Arif ‘Anadoluyum ben tanıyor musun? diyor. Ben anadolunun her tarafını bilirim. Bayburt’taki insanları da bilirim. Yaşam tarzlarını, şartlarını da bilirim. Bayburt’ta insanların kar altında yollar da kalıp, bağıra bağıra öldüklerine de tanık olmuş bir insanım. Anadolunu acılarını da sevinçlerini bilirim. Anadolu da çok çeşitli yerlerde Cumhuriyet Halk Partisi Disiplin Kurulu üyesi olarak bulundum. Gaziantepliyim ve orada milletvekili sayımızın en az 1 ya da 2 arttıracağını düşünüyorum. Edirne’yle ilgili bir şey söylememe gerek yok zaten. Bayburt’un yapısı biraz farklı. Bayburt günden güne yoksullaşan yoksullatıkça tarikatların eline mahkum kalmış bir kent. Bayburt’a seçimden sonra gideceğim. Orada da artık bir bıkkınlık olduğuna dair çocukluk arkadaşlarımdan duyumlar alıyorum. Türkiye’nin heryerinin sorun yumağı olduğunu, insanlara dokundukça çeşit çeşit sorunlarının olduğunu görüyoruz. Anadolu insanı da bu sorunların altında yıkılmış durumda. Meydanlar da, bir takım bağımsız araştırma kuruluşlarının sonuçları da gösteriyor ki bu sefer değişim tamam.

‘ZAMANINDA ÇIKIŞ VE ZAMANIN RUHU ÇOK ÖNEMLİ’

Dolar yükselişte ve Türk parası hızla değer kaybediyor. 24 Hazirandan sonra iktidar olursanız ekonomik bir krizle karşılaşma olasılığınıza karşı planınınız, hazırlığınız var mı?

Alanlarda, her yerde insanlara anlatıyorum. Dünyada para sisteminin ikinci değişimini yaşıyoruz. 1920’ler de başlayan altın para sistemi var. Hazinesinde kim ne kadar para basıyorsa o kadar altın bulunduruyor. 1975 buhranında da dolar para sistemine geçildi. Türkiye’de son 4-5 ayda %30 Türk parasının kaybı var. Bu da demek oluyor ki dolar karşısında Türk insanı %30 daha fakirleşmiş durumda. Global bir dünya da insanların zenginlikleri de dolarla ölçüldüğüne göre biz %30 fakirleşmiş durumdayız. İnsanlara bunları anlatıyorum. İktidara geldiğimiz zaman Türkiye’nin üretmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üreten bi Türkiye de çözüm önerileri çok daha kolay olur. Katma değeri yüksek ürünler üretmek istiyoruz. Kırsal üretmeden doyabilir misiniz? Pamuk üretecek ki giyineceksiniz. Buğday üretecek ki ekmek yiyeceksiniz. Kırsalı üretir hale getirerek başlayacağız işe. Bir de hep anlatıyoruz, adalet ve hukukun üstünlüğünden bahsediyoruz. Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü yoksa o ülkeye güven azalır, para o ülkeden kaçar. Para dünyanın en korkak şeyidir. Paranın bu ülkeden kaçmamasını sağlamamız gerekiyor. Bir de parayı bu ülkeye çağırırken rantiyeye değil para piyasalarına doğru değil, yatırıma yönelik parayı Türkiye’ye davet etmemiz gerekiyor. Bunun içinde ülkeye güven duyulması gerekiyor. Ülkede demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün olması gerekiyor. Bunları tesis ederek Türkiye’ye doğrudan yatırım almak istiyoruz. Türk turizmi çok çeşitlendirilebilir. Ekolojik turizm çeşitlendirilebilir, spor truzimi aynı şekilde bunları yaparak Türkiye ekonomisini ayağa kaldırabiliriz. Tabi ki yarattıkları büyük bir tahribat var. Kendilerince çok cin fikirlilik yapıp hazinenin borç yükünü, hazine garantili özel sermayeye yıktılar. Türkiye’nin 450 milyar doların üzerinde bir dış borç yükü var. Biz biliyoruz ki kaynaklarımızı iyi kullandığımız zaman, bu 450 milyar doları da öderiz, hep beraber üretimle birlikte zenginleşirizde. Böyle bir Türkiye özlüyoruz. Tabi ki ilk günler de bu tahribatların acılarını çekeceğiz ama bunun da çok uzun sürecek bir süreç olmayacağını düşünüyorum. İlk 3-4 ay gibi bir süreçte Türkiye’ye hızlı bir şekilde acil müdehale edeceğimizi biliyorum.

Muharrem İnce’nin müthiş bir performansını var, 37 günde 84 miting yaptı. Muharrem İnce hakkında neler söylemek istersiniz?

Muharrem İnce herkesi şaşırttı. Ama biz bütün Cumhuriyet Halk Partililer Muharrem İnce’de bir cevher olduğunu biliyorduk. Zamanında çıkış ve zamanın ruhu çok önemli ben hep buna vurgu yaparım. Aslında genel başkanımızın Muharrem İnce’yi sahaya sürüşü yeni değil. 16 Nisan referandumundan beri Muharrem Beyi ısıtıyor. Muharrem Beye 16 Nisan referandumunda partinin seçim otobüsü tahsis edilmişti. Parti imkanlarıda seferberedilmişti. Muharrem Bey bir çok ilde miting yapmış, dolayısıyla miting tecrübesi olan inanılmaz eneji sahibi insanlarla inanılmaz köprüler kurabilen biri. Ben şaşırdım dersem yalan olur. Çünkü öğretmen bir babanın oğluyum ve bir öğretmenin neler yapabileceğini de güzel tanıttı Muharem Bey. İyi ki böyle bir vekilimiz, iyi ki böyle bir Cumhurbaşkanı adayımız var. Muharrem Beyle ilgili her yöreden bir beklenti var. Toplumsal barışı sağlayabileceğini, Cumhuriyet değerlerini tekrar yerine getirebileceğine toplum hem fikir Muharrem Beyle ilgili. Yolu açık olsun diyorum. Mutlaka ve mutlaka Cumhurbaşkanı olarak göreceğimizi biliyorum kendisini.

Mahir Polat’ın İzmirlilere bir de mesajı var...

İzmirliler şunu bilsin ki 25 Haziran sabahında farklı bir ülkeye uyanacağız. Ben onların vekili olacağım. Halkın içinde olacağım. Hep mücadeleci olacağım. Beni bilen bilir mücadele ruhu var olan bir insanım. İsmimden alıyorum bu ruhu, ona layık olacağacım. Halkımıza layık olacağım.Biliyorum ve inanıyorum ki biz kazanacağız.

Editör: Haber Merkezi