Altıok yaptığı açıklamada, “50 günü kalmış bir iktidarın önünde acilen çözmesi gereken onlarca sorun varken ‘Üniversiteleri Bölme Yasasını’ gündeme getirmesi mantıkla açıklanacak bir durum değildir. Gazi ve İnönü gibi sembol isimler taşıyan üniversiteleri bölerek itibarsızlaştırmak/değersizleştirmek, 1933’te kurulan İstanbul Üniversitesi gibi aydınlanmanın ve bilimin kalesi olan bir üniversiteyi bölerek marka değerini düşürmekle yapılmak istenen şey özünde cumhuriyet ve bilim düşmanlığıdır. Tabi tek dertleri bu da değil, üniversitelerin bölünerek yeni kampüs alanlarına taşınacağı ve şehir merkezinde kalan bina ve arazilerin satılacağına dair duyumlar da alıyoruz” dedi.

AKP iktidarı döneminde her dört üniversite mezunundan birinin işsiz olduğunu vurgulayan Zeynep Altıok “Diplomalı işsizlerin iş bulması giderek zorlaşırken, yapılması gereken üniversiteleri bölerek sayılarını arttırmak değil, üniversite mezunu genç işsizlere iş sahaları yaratmak olmalıydı. Kendi yandaşlarına torpille akademik kadro açma konusunda usta olan AKP iktidarına üniversite gençliği 24 Haziranda gereken mesajı verecektir diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Altıok’un konuyla ilgili yaptığı açıklamada öne çıkanlar şu şekilde;

'İKTİDAR ÜNİVERSİTE SAYISINI DEĞİL NİTELİĞİNİ ARTTIMAK İÇİN UĞRAŞMALI'

"Türkiye’nin geleceği için bilimsel düşüncenin ve liyakatin ön planda olduğu demokratik özerk üniversite modelinin derhal oluşturulması gerekiyor. Üniversiteyi kontrol altına alıp daha iyi yönetmek için üniversite bölünmez. Dünyada akademinin/bilimin güçlü olduğu tüm ülkelerde üniversiteler kendi kendilerini yönetirler. Fakülte ve bölüm açmak/kapatmak üniversitelerin kendi akademik kurullarında bilimsel ve demokratik bir şekilde tartışılıp karara bağlanması gereken şeylerdir. Her üniversitenin disiplinler arası ortak çalışma yapılan fakülteleri var, yürüttükleri yurt içi/yurt dışı projeleri var, önceden belirlenmiş öğrenci değişim programları var, yurt dışına gönderdiği yüksek lisans doktora öğrencileri var. Bu bağlamda mevcut bir üniversite bir gecede ikiye bölünüp farklı bir isim altında açıldığında tüm bu çalışmalar ve bu programlar nasıl işleyecektir? Siyasi iktidar Türkiye’nin üniversite sayısını değil, niteliğini arttırmak için uğraşmalıdır. Bu yasa tasarısı bir daha geri getirilmemek üzere tamamen rafa kaldırılmalıdır."

'CUMHURBAŞKANININ ÜNİVERSİTE GEÇMİŞİ OLSAYDI BUNA KARAR VEREMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜRDÜ'

"Eğer Cumhurbaşkanının bir üniversite geçmişi olsaydı, buna kendisinin karar veremeyeceğini en azından düşünürdü. Üniversiteler bulunduğu şehriyle, kampüsüyle, hocasıyla, öğrencisiyle, mekânıyla tüm öğrenciler için bir ruh bir kimlik bir aidiyet duygusu oluşturur. Cumhurbaşkanımız bu duygudan bi haber olduğundan anlayamıyor olabilir. Sanırım bu nedenle üniversitelerinin bölünmesine karşı çıkan tüm eylemleri “ideolojik” diye nitelendirdi. Oysa sağcı-solcu her görüşten öğrenci, akademisyen hatta personel bu tasarıya karşı çıkıyor. Bir şey kaldırılacaksa 12 Eylül darbe ürünü olan YÖK kaldırılmalı ve üniversiteler özgür bırakılmalıdır. Bugün Türkiye üniversitelerinin birçoğunda uluslararası saygınlığa ulaşmış akademisyenlerimiz barış bildirisine imza attıkları için ihraç ediliyor. Üniversitelerin kalitesini eğitimcileri belirler. Aynı açıklamada Cumhurbaşkanı gerekçe olarak ''Halkın bu yönde bir talebi var'' dedi. Tüm veriler ve istatistikler gösteriyor ki, halkın en temel sorunu ve gündemi ekonomik belirsizlik ve geçim sıkıntısı. Halk ne zamandan beri üniversite ayırma işleri ile ilgileniyor, kimler bununla ilgili talepte bulunuyor anlaşılır gibi değil. Üniversitelerin bilgisi dışında akademik, mali ve idari hiçbir bilimsel gerekçeye dayanmadan bir gecede üniversiteler bölünüyor, isimler değiştirilerek gerek olmamasına rağmen sayının arttırılması öneriliyor. AKP iktidarı güç zehirlenmesiyle karşı karşıya. ideolojik ayrışma ve tek sesli toplum için tüm kurumları ve çağdaş mekanizmaların, bilimin hedef alındığı bir gerçeklikten kopuş yaşıyor. Biz bu tasarının derhal geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üniversiteleri doğrudan ilgilendiren değerlendirme ve karar verme mekanizması üniversitelerin akademik kurullarına bırakılmalıdır."

Editör: Haber Merkezi