Cengiz Aldemir/ ANKARA - Meclis genel kurulu'nda konuşan Meclis Çevre Komisyonu Üyesi ve HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, kapitalizmin kâr odaklı sistemi yüzünden dünyanın yok olma tehlikesi altında olduğu uyarısında bulundu.

Neoliberalizm varoluşsal  kize saplandı

Sermayenin kendi yarattığı krizini, emeği ve doğayı vahşice sömürerek yeni savaşlar çıkararak aşmaya çalıştığını ifade eden Çepni, "Sosyalizm karşısında tarihin sonunu ilan eden kapitalist emperyalizm, çok geçmeden insanlığın ve doğanın en tehlikeli düşmanı olduğunu ispatladı. Neoliberal politikalar kısa zaman içerisinde tıkandı. Tek çare diye sunulan sistem yerini krizlere bıraktı. Neoliberalizm, emperyalist küreselleşme evresiyle varoluşsal krize saplandı. AKP'nin statükoyla, vesayetle mücadele diye gelip devraldıklarına rahmet okutma duruşu. Artık maskeler düştü" dedi.

AKP Uluslararası şirketler koalisyonu

Sermaye devletlerine karşı, doğayı koruma mücadelesi verdiklerini, kar hedefli sermayenin temiz ve yeşili koruma politikasının olmayacağını söyleyen Ekolojist Çepni, AKP'nin uluslararası sermayenin Türkiye ayağı, şirketler koalisyonu olduğunu vurgulayarak, "En yeşil görünenin yaptığı iş suçu başka ülkelere paslamaktır. Tıpkı Avrupa'nın çöplerini, asbestli gemi Türkiye gibi emeğin ucuz, güvencesiz, doğa talanının kolay olduğu ülkelere kaydırmaları gibi" sözleriyle tepki gösterdi.

Kapitalist anlayış Marmara denizini bitirdi

Müsilaj serüveni'nin sürpriz olmadığına dikkat çeken Çepni, Marmara Denizinin, Türkiye kapitalizminin gelişim sürecine paralel olarak ölü denize döndüğü eleştirisinde bulundu.

Müsilaj süreci hakkında bilgi veren Ekolojist Çepni, "Kentsel girişimi betonlaşmayla eşdeğer hâle getiren, kara yolunu, asfaltı temel ulaşım yöntemi, inşaatı ve enerji yatırımlarını temel birikim modeli olarak gören siyasi anlayışın marifetleri. Süper mega projelerin devasa hafriyatları da Marmara Denizi'ne döküldü. Marmara Denizi, milyonlarca yıllık ve nadide özelliklere sahip hassas  ve özel olarak korunması gereken bir deniz. Salda Gölü'ne inşaat yapmayı çevrecilik olarak pazarlayan bir iktidarla Marmara Denizi'ni kurtarmayı konuşuyoruz" ifadelerini kullandı.

Yasal düzenlemeler uygulanmıyor

2006 yılında Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliğinin uygulanmadığını anımsatan Çepni, gerçek sorunun yasal düzenlemeleri uygulayacak siyasi aklın olmadığını kaydederek, "Marmara'ya ölümcül darbe ise Ergene Nehri atıklarının Marmara Denizi'ne dökülmesiyle oldu. Ergene Nehri, evsel ve endüstriyel atıklarıyla zehir saçmaya devam ediyor.

Tüm dertlere derman olarak devreye sokulan derin deniz deşarjı yöntemi ise tam olarak kirliliği evin bir diğer odasına süpürmek anlamına geliyor" benzetmesinde bulundu.

Çözüm önerileri

Meclis Araştırması Komisyonu'nun arıtılan suların sadece yüzde 37'sinin temiz, yüzde 23'ünün kirli, yüzde 40'ının da çok kirli olarak akarsulara gönderildiği bilgisini paylaşan Çepni,

Marmara'ya giden tüm atıkların kesilmesini, deniz etrafındaki tüm işletmelerin İzmit'ten Trakya'ya kadar durdurulmalarını, ileri arıtma sistemi olmayanların ruhsatlarının iptal edilmelerini, atıkların, arıtıldıktan sonra denize değil, tarımda ve ikinci dereceden kentsel ihtiyaçlarda kullanılmaları ve ileri biyolojik arıtmaya geçilmesi gerektiğini, bu konuda gerekli olan bütçenin halka değil, şirketlere yüklenmesi öneriletinde bulundu.  Çepni, "Bu konuda bilim insanlarıyla, çevre mühendisleri odalarıyla ortak çalışma yürütülmelidir. Arıtma tesislerine geçtiğimiz süreç, tüm arıtma tesisleri de bağımsız kurumlarca denetlenmeli, çevre mühendisleri bu denetleme işinin de bir parçası hâline getirilmelidir. 

Kanal İstanbul projesi acilen durdurulmalı

Marmara Bölgesi'nde sanayileşme durdurulmalı, yeni kentleşme ve nüfus akışı engellenmelidir. Kanal İstanbul Projesi derhâl durdurulmalıdır. Çünkü Kanal İstanbul, hem Karadeniz'den gelecek kirliliği artıracak hem de bölgede kentleşmeyi artıracaktır, basıncı artıracaktır" uyarısında bulundu.

Çepni, temel çözümün ise ülkeyi şirket gibi yönetmek isteyen AKP'ye karşı mücadele etmekten geçtiğini vurguladı.

Editör: Haber Merkezi