"Bu projelerle İzmir, Ege'nin incisi değil, beton yığını olur" ifadelerini kullanan Balbay, İnşaat sektörü kaynaklı, imar planlarını altüst eden büyük projelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı merkezli olduğunu vurguladı. Balbay, şunları söyledi:

"11 Kasım 1980'de İzmir'de gazeteciliğe başladığım günden beri, kentin doğal güzelliklerini korumakta şehircilik sorunlarını çözmenin çatıştığına zaman zaman tanık oldum. Ancak bunların hiçbiri bugün karşı karşıya kaldığımız tablo kadar vahim değildi. Her şeyden önce İzmir'in kuzeyinden güneyine iki yakasındaki doğal koruma alanlarında yapılaşmanın önü açılıyor. Bu bir ihtiyacı karşılamaktan çok iştah ve rant yaratıp kentin yapısını tümüyle değiştirmeye yönelik bir girişim."

Çiğli ile İnciraltı'nı köprü, tüp geçişleriyle birbirine bağlama projesinin nelere mal olacağını çok iyi hesaplamak gerektiğini söyleyen Balbay, şöyle devam etti:

"Burada sadece iki yakayı birbirine bağlamakla kalmıyorlar, çevresindeki tüm doğal sit alanlarını da yapılaşmaya açıyorlar. Çiğli'nin devamında kuş cenneti var. Yol projesi bu cenneti cehenneme çevirecek. Her proje ile birlikte imar planları da değişiyor. Bu da bütünlüğü bozuyor. Bu projelerde kıyı doldurma ve yeni yapılaşma alanları yaratma planı da var. İzmir'e elbette sermaye gelsin, elbette yatırım olsun. Ancak bunun karşılığı kenti betona boğmak ve doğal sit alanlarını imara açmak olmamalı. AKP iktidarı ekonomi de tüm umutlarını inşaat sektörünün canlı durmasına bağladı. İktidarın gözünü rant bürüdü."

BURSA'DA FOTOĞRAF ÇEKEMEZSİNİZ

"İstanbul'a ihanet edildiğini söyleyen, bunda kendisinin de payı olduğunu itiraf eden Erdoğan, ihanetin öteki şehirlere sıçramasının önünü açıyor" diyen Balbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bursa'daki hiçbir tarihi eserin fotoğrafını doğru dürüst çekemezsiniz. Çevresi beton halka ile kaplıdır. Seyrine doyulmaz, Karadeniz'in sembolü görünümündeki Uzungöl'ün son fotoğraflarına bakın. Adeta bir beton havuzu olmuş. İzmir'in de böyle olmasını istemiyoruz. Mavi

İzmir mavi kalsın, betona boğulmasın."

İzmir'de rant hedefli projeler sürerken gecekondu semtlerinin de sağlıklı bir kentsel dönüşüm beklediğini vurgulayan Balbay, "İzmir Büyükşehir Belediyesi hak sahiplerinin kabul edeceği, rantın o semt sakinleri arasında paylaşılacağı bir yöntem izliyor. Bunun başarılabileceği Gaziemir'de görüldü. Demek ki, kentin gerçek sahipleriyle birlikte hareket edilince daha kalıcı çözümler üretilebiliyor" diye konuştu.

İZMİRLİNİN DE SÖZÜ OLSUN

Balbay şöyle devam etti:

"Bu tablo gösteriyor ki, İzmir'e bir bütün olarak bakıp, stratejik bir plan yapma zamanı gelmiştir. Bu bağlamda bir İzmir Kent Kurultayı öneriyorum. Şehrin tüm tarafları bir araya gelsin, her şey tartışılsın, ortak akılla yürüyelim. İzmirlinin de sözü olsun. Ben yaptım oldu, dersen İzmir'in de varacağı yer, Bursa olacak, İstanbul olacak."