Cengiz Aldemir/ANKARA - TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nda konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, iklim kriziyle ilgili başta su, sulak alanlar ve havzalar olmak üzere Türkiye'nin yaşadığı ciddi problemler olduğunu söyledi. Bakan, DSİ’nin baraj sulama şebekeleri gibi çalışmalarının olduğunu ancak, birçok sulak alanın kurutulmasında, tarım arazisi yapılmasında da DSİ’nin de sorumluluğu olduğu eleştirisinde bulundu.

SU SORUNUNDA SORUMLULUĞUNUZ VAR

Ergene, Büyük Menderes, Konya gibi büyük havzalarda yer altı suları, havzadaki su miktarlarında sıkıntıların yaşandığını anımsatan CHP’li Bakan,Türkiye’nin su sorunu yaşamasında sorumlu olarak işaret ettiği Eski Orman ve Su İşleri Bakanı ve Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu’nu eleştirerek, “Göllerin, yani haritalarımızda gördüğümüz yüzlerce gölün çoğunun ya suyu azalmış ya kurumuş ya kirlenmiş. Şimdi, bunlar gördüğümüz gerçekler. Tabii ki yaptıklarınızı takdir ediyoruz ama bu işte sizin de günahınız var Sayın Bakan. Bunun on bir yılı sizin Bakanlığınızda geçti, yani bu olumsuz tablonun on bir yılı. Dolayısıyla bunu da bir miktar telafi edeceğiniz yer burası. Dolayısıyla bu iklim krizi Komisyonunda, kuraklık Komisyonunda yapacağınız çalışmalar, hep beraber yapacağımız çalışmalar çok kıymetli” dedi.

VATANSEVERLİK DOĞASINA, SUYUNA SAHİP ÇIKANDIR

İklim krizinin sadece Türkiye’nin değil dünyanın da bir sorunu olduğunu vurgulayan Bakan, ülkenin dağına, ovasına, toprağına, suyuna sahip çıkmanın gerçek vatanseverlik ve milliyetçilik olduğunun altını çizdi. Komisyon çalışmalarının yetersizliğini ve 7 güne çıkarılmasını öneren CHP’li Bakan, komisyon çalışmalarında sivil kitle örgütlerinin de yönlendirileceği katılımcı bir komisyon haline getirilmesini önererek, “Sulama suyla ilgili en önemli konulardan birisinin de İZSU, ASKİ, İSKİ gibi 3 büyükşehir ve diğer büyükşehirler de eklenebilir. Bunların genel müdürleri düzeyinde. Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin bize yönlendireceği şeyler. Bir de odalar var: Çevre Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası. Sizin dediğiniz gibi, biz de öyle düşünüyoruz. Bitki örtüsü su istemeyen, ekosisteme uygun bitki örtüsü olması lazım. Biri proje çiziyorsa Ege’nin bitki örtüsünden faydalanmalı, kullanmalı, getirip tropikal, çok su isteyen bitkileri kullanmamalı, o anlamda söylüyorum. Ziraat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası. Bunun dışında da Kaz Dağları Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması, bunlar da iklimle ilgili ve doğayla ilgili ciddi çalışan örgütler” diye konuştu.

MUHALEFETİN OLMADIĞI YERDE DEMOKRASİ YOKTUR

Muhalefetin olmadığı yerde demokrasinin olamayacağının altını çizen Bakan, komisyonun önemine değinerek, “Muhalefet bir şey söylerse… Yani birbirimizin önerilerini dikkate alırsak buradan sağlıklı bir sonuç çıkar. Kaliteli yasamanın yapılacağı yer Komisyon çalışması. Dolayısıyla, biz Komisyon çalışmasında her şeyi söyleyeceğiz, buradan çıkan netice memleketimiz için, ülkemiz için, vatanımız için hayırlı bir netice olacak; birbirimize tahammül etmezsek oradan sağlıklı bir çalışma çıkmaz. Komisyonda iklim krizi, su sorunlarıyla ilgili üyelerin söylediği sözler, kelimeler, kurduğu cümleler, tepkimiz, tavrımız, neticede kullandığımız oy, gelecek nesillerin dünyanın bu en önemli konusunda, gezegenin, ülkemizin bu en önemli konusunda tarihe not düşüyoruz” ifadelerini kullandı.

Komisyon çalışmalarına başlarken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kadar Tarım Bakanlığı’nın da önemine işaret eden Bakan, sera gazı etkisi yaratan en önemli etkenlerden birinin de büyükbaş hayvancılık olduğunu, suyla bağlantılarını ve uluslararası raporlar eşliğinde çalışma yürütülmesinin önemine değindi.

Editör: Haber Merkezi