Gizem TABAN/İZ GAZETE- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kurmaylarıyla birlikte İzmir’e geldi. Akşener’in, kentteki ilk durağı; Girişimci İş Kadınları Federasyonu (GİFED) tarafından düzenlenen girişimci iş kadınları toplantısı oldu. İzmir’de bir otelde gerçekleşen toplantıda konuşan İYİ Parti Lideri, iş kadınlarına seslendiği konuşmasında çarpıcı mesajlar verdi. Akşener, gün içinde Ege Sanayici İş İnsanları Derneği (ESİAD) üyeleri ile bir araya gelecek.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

‘ÜLKENİN EN BAŞARILI START-UP’IYIZ’

Girişimci İş Kadınları ile beraber olmak bir sorumluluk ve heyecan. Bu tür toplantılara, üreten insanların toplantılarına mümkün olan en üst yöneticilerimizle katılıyor ki hem biz neyiz, onlar sorulan sorulara cevap veriyor hem de sizlerin sorularından öğreniyoruz. Elbette bir siyasi partiyiz ama aynı zamanda girişimcilerin yakından bildiği öğrenen bir siyasi organizasyonuz. Kurumsal yapılar önemlidir ama onları harekete geçirmek çok zordur. Kuralları, kurulları, alışkanlıkları vardır, o alışkanlıklardan çıkmak çok zordur. Ancak yeni kurulmuş yapı daha hızlı hareket eder, karar alır, sabit müşterisi olmadığı için de kendi müşterisini kendi organize eder. Türkiye’de İYİ Parti’yi kurduğumuz zaman AK Parti’ye bakarsak 20 yıldır aralıksız iktidarda olan bir organizasyon. Kurulları, kuralları, yağlanmışlıkları var, zor karar alma durumu var. Çünkü bu zor karar alma meselesinden Sayın Erdoğan şikayet ettiği için bugünkü sisteme geçildi. Sayın Erdoğan’ın ayağındaki, kolundaki zincirlerin tümü esasında partisinin oluşturduğu o kurallar silsilesinden kaynaklıdır. İş insanı mantığı ile siyasi partileri tarif edersek ikinci kurumsal, yüz yılın üzerinde bir siyasi parti olarak CHP’dir. Onun da kuralları, kurulları, alışkanlıkları var. Her ikisinin de sabit seçmeni, müşterisi var. Bizim partimiz bir Start-up… Yani girişimcilik organizasyonu. Yönetim kurulu başkanı bir kadın, finans kurmakta çok zorlandık. Melek yatırımcı sıfırdı, hiç melek yatırımcımız olmadı. Kenara biriktirdiği, ‘ölümlük parası’ derler, onu veren kadınlar oldu. Bu arada sabit seçmenimiz de yok. Çünkü seçmen de paylaşılmış. Bu bahsettiğim iki partimiz Koç holding gibi, biz ise henüz ‘Getir bana.’ İş hayatında olanlar bilir; küçük şirketlerin kuruluşundaki motivasyon; var olan büyük, müşterisi sabit, yağlanmış o zor karar verme halini, durumuyla ilgili örnek vererek orayı örnek gösterirler. Mesela Rahmi Bey’e Tofaş Genel Müdürü gelsin, ‘Kore’de bir iş var, gitmemiz lazım’ desin. Özel uçağı hazırlandı, 11 saat uç, otele git, ertesi gün toplantıya katıl… Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değer mi, kalsın. Bizim gibi bir yapıya geldiğini düşünün, yönetim kurulu başkanı benim. Şu an burada bizimle olan tüm arkadaşlarımızı da birim başkanı olarak kabul edin. ‘Abla! Şurada bir iş…’ Hanımefendi yok, beyefendi yok. Hemen ‘Gidelim! Esma Hanım bak bakalım tarifeli uçaklara!’ En fazla üç kişi gidebiliriz, bizde böyle. Üç yıldızlı bir otel, sabah kahvaltılı, gece kaldınız, koştur koştur Korelilere… İşi almak için ölürsünüz. Girişimciliğin anlamı bu. 1980’li yıllarda bu, Türkiye için anlatılan bir hikayeydi. Koç Holding’in yerinde General Elektrik vardı, Türkiye girişimcilik için en uygun ülke tarif edilirdi. Şimdi dünyadaki şirketlerle Türkiye’nin oluşturduğu bu ekosistemin çok iyi mücadele edeceğine dair kanaatler vardı, biz de üniversitelerde bunu anlatırdık. Partimiz için de aynen böyle, sabit müşteri yok, bizde müşteri veli nimet. Kurulduğundan bu yana bütün anlattığım hadiselerin Türkiye ayağı gerçekleşmiştir. Biz artık bu ülkenin en başarılı Start-up’ıyız. Seçmenin ayağına gidip onu mutlu etmeye çalışarak, odağımız seçmen diyerek ürettiğimiz fikri onlara ulaştırdık. Bugün itibariyle 81 ilde bayileri olan, ilçelerimizin tamamında alt bayilerinin olduğu, satış elemanlarının olduğu yani il ve ilçe teşkilatlarımızın yöneticilerinden bahsediyorum, genel idare merkezinin olduğu ve her birinin başarısının ne kadar seçmen kazandırıldığıyla ölçülür; bir yıl sonra vergisi ödenmiş, yanlış hatırlamıyorsam ilk seçimden sonra devletten 37 milyon lira para aldık. Bu bir mucizedir ve bunu başardık. Bunu başaran önce seçmenlerimize ve sonra da arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

‘KADIN SEÇTİRMEDE BAŞARISIZ OLDUM’

Ben eski bir üniversite hocasıyım. Cumhuriyet Tarihi Bölüm Başkanlığı’ndan siyasete başladım, mütevazi bir ailenin kızıyım. Ancak nereden bakarsanız bakın ben Türkiye’nin en iyi siyasi kafa avcısıyım. Teknik kadromuz fevkalade. Tüm bunlar başarı öyküsü… Ancak çok başarısız olduğum yerler de var. Kadın aktivisti olmama rağmen kadın seçtirme konusunda başarısız oldum. Yüzde 25 kadın kotamız var, muhteşem ama kazın ayağı böyle değilmiş. Bütün birimlerimizde kadın kotasına uyuldu ama milletvekilliği konusunda maalesef başarısız oldum. Bu defa bunu çözeceğiz. Ancak öğrenen organizasyonuz dedim ya, neler öğrendim: Uşak’ta genç bir kadını aday gösterdik. Adamlar bana bir kızdılar, el ele tutuştular. Bir milletvekili rahat rahat seçiliyordu ama kız seçilemedi. Şimdi ‘Erkeklerin karşı duruşuna ne yapabiliriz’e çalışmamız gerekiyor. Bu çok özel bir örnektir. Sonra 31 Mart seçimlerine giderken CHP ve İYİ Parti ayrı ayrı aday çıkardı, bizim adayımız erkekti, İYİ Parti yüzde 38 oy aldı. Biz o genç kadını seçemedik, seçtiremedik… Kadınlar arasındaki dayanışma çok düşük. Bunu nasıl çözebiliriz konusuna bakmalıyız. Siz çok daha zor bir iş yapıyor, para kazanmak için dayanışma içindesiniz, rekabet daha farklıdır. Bir araya gelmiş kadınlar bunu çözebilirseniz benimle de paylaşın.

‘SİYASETE İLK KEZ BAŞLAYAN KADINLAR İÇİN…’

Bizim gördüğümüz bir şey oldu, o da şu: Yeni nesil için bilmiyorum ama verilere göre erkeklerden daha az para kazanıyorsunuz. Biz siyasi aile parasıyla yaptık ya kocanın ya babanın parasıyla. Dolayısıyla siyasette böyle bir mecburiyet doğdu, maaşlarımız erkeklerden daha azdı. Anayasa’dan dolayı 37 milyon TL aldığımızı söyledim ya, o hepimizin vergisiyle siyasi partiye oy oranına göre verilen para bu… O hepimizin vergileriyle verilen paranın bir bölümünün siyasete ilk defa adım atan kadınlar için Anayasa’ya koyularak ayrılmasından yanayım. Çünkü siyasetin finansı kadını zorluyor. Bu kotaların yanında mutlaka bunun da olması gerekiyor. Bunlar mücadelenin bir parçası.

‘SİZ BİZİ İMTİHAN EDECEKSİNİZ’

Bu toplantılarımızın gerçek sebebi ise elbette iş kadınlarının yaşadıkları, sizin üzerinizden Türkiye’de kadınların yaşadıkları ekonomik anlamdaki meseleler, partimizin bu tür konulardaki çalışmaları ve bulunduğunuz noktalara çalışacağız. Dolayısıyla, siz bizi imtihana geldiniz. İmtihanı geçersek, ‘Bize oy konusunda yardımcı olabilir misiniz?’ diyeceğiz ama imtihanı geçersek. Türkiye’ni ayrışma noktalarının ortaya çıktığı, müştereklerin unutulduğu bir dünya düzenini yaşıyoruz. Müştereklerimizin etrafında birleşildiği, siyasetin de sadece problemlere çözüm üretme makamı olduğu, rekabetin daha iyi hizmet, çözüm ve ‘Daha iyi ben yaparım’ sözü üzerinden yürüdüğü, seçmenin velinimet olduğu, güne geldiğinde sandıkta beğenirseniz bizi tuttuğunuz, beğenmezseniz ‘Güle güle azıcık dinlen, sonra bakacağız’ dediği, siyasetten anlayanın önünün açık olduğu bir dönemi hep birlikte yapmak lazım. Siz seçmensiniz, velinimetsiniz, isteyeceksiniz. Sonra imtihana tabii tutacaksınız geçen kalacak, geçmeyene ‘Bitti’ yapacaksınız. Mavi kuvvetler, kırmızı kuvvetler olmadığımız bir anlayışı özellikle kadın STK’ler açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
‘ERKEKLER EĞİTİLEBİLİR VARLIKLARDIR’

İlk okul öğretmenliği eğitimi almış bir şahıs olarak söylüyorum, erkekler eğitilebilir varlıklardır. Erkeklerden başlayarak bu ruh halini evin, ülkenin her yanına iletmekte fayda var. Üzgünüm, bu iş yine bize düştü, kadınlara düştü. Çünkü bu Cumhuriyet’in, istiklalin atıldığı bu yerde ilk müdafaa-i hukuk cemiyetini kadınlar kurdu, erkekler düşündü, sizi biz dürttük. Yani savaşma iradesini biz kadınlar koyduk. Cumhuriyet kuruluncaya kadar propaganda, afiş, telgraf gibi malzemeleri gönderenler bugünkü STK’ler gibi o cemiyetlerdir. Aynı zamanda hem demokrasi hem de iletişim bombardımanına tutan da bizleriz. O günkü büyüklerin bugün torunlarısınız. Hem onların ruhları hem de sizlerin karşısında saygıyla eğiliyorum.

‘DESTEK GÖREMEDİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ’

Toplantının açılış konuşmasını GİFED Başkanı Huriye Serter, yaptı. Serter, şunları söyledi: “İş dünyasındaki kadınlar olarak artık siyasette; sorunlarımızı bilen, tüm kadınların gerek ekonomiye katılımında gerekse siyasette ve karar alma mekanizmalarında yer almalarında desteklenmesi gerektiğine inanan, kadınların kendi kararlarını verebilme özgürlüğüne sahip olarak yetişmelerini parti politikası olarak benimseyen liderler görmeyi istiyoruz. Türkiye'de kadınlar çok önemli bir güç ve giderek daha da bilinçlenen toplumsal bir grup ve toplumun yarısından fazlasını oluşturuyorlar. Fakat ne yazık ki büyük resme baktığımızda pek de destek göremediğimizi düşünüyoruz. Ülkemizde 2 milyon 877 bin kadın okuma yazma bilmiyor. Bu, kadınların dünyayla iletişiminin olmaması demek. Kadınların yüzde 70’inin hiçbir geliri yok. Ülkemizde çalışabilir kadın nüfusu 31 milyon 509 iken bunun sadece 9 milyon 197 bini istihdama katılabiliyor. Ve bu katılanların da maalesef hemen hemen yarısı kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyorlar. Yani neredeyse bir İzmir nüfusu kadar kadın güvencesiz çalışıyor. Evet, yapılacak çok iş var... Kamunun destekleyici politikaları hayata geçirmesi, kararlı teşvik ve destek programları uygulaması çok önemli. Girişimci kadınlar için kaynağa erişim sağlanması, vergi avantajları, istihdam ve yatırım teşvikleri gerekiyor. İstihdamda olan kadınlar için de pek çok düzenlemenin yeniden yapılması gerekiyor. Aslında ülkemizde çok güçlü kadılar var ama siyasette, şirketlerde ticaret ve sanayi odalarında, yönetim kurullarında yani üst düzey temsillerde maalesef gördüğünüz gibi kadının adı yok. Biz artık kadınlar ve erkekler, el ele vererek, bu tablo değişsin istiyoruz. Başka resimler görmek istiyoruz. Tam da burada bizler bu eksiğin farkına vararak iş kadınları dernekleri olarak bir federasyon çatısı altında birleştik ve bu değişim ve dönüşümün bir parçası olduk. Böylece Türkiye’de iş dünyasına yönelik kurulmuş ilk kadın federasyonu olan GİFED doğmuş oldu. GIFED İş Kadınları Federasyonu bir Anadolu hareketidir. Henüz kuruluşumuzun birinci yılı dolarken pek çok etkinlik ve proje ile fark yaratıyoruz. Umuyorum ki Türkiye’nin ilk ve tek İş Kadınları Federasyonu olarak bir araya geldiğimiz bu toplantıdan, kadın ve ekonomi konusunda kafamızdaki tüm sorulara yanıt bulmuş şekilde ve bu toplantıyı çok iyi değerlendirmiş olarak çıkarız.”

Editör: Haber Merkezi