GÜNDEM

Özgür Özel'den 'İmamoğlu' çıkışı: Suçu Erdoğan’ı yenmek!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel katıldığı bir televizyon programında konuştu. Özel, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TELE1 TV'de Sabah Pusulası programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan Vekili Nuri Aslan ve CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile İBB tarafından Elazığ’da yapımı tamamlanan Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin açılışını yapmak için gerçekleştireceği ziyarete ilişkin, "Normal bir ülkede böyle bir yerin açılışına bırakın Milli Eğitim Bakanı, Cumhurbaşkanı’nın da gelmesi lazım. Bu emeği görünür kılmaları lazım. Ama memlekette yöneticiler o kadar haset ve fesat ki bırakın bunları, insani özelliklerini kaybetmişler" dedi.

Özel, CHP'nin 7'inci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir soru üzerine şunları söyledi:

"Benim işim, önceki genel başkanla ilgili iddiaları konuşma işi değil. Önceki dönemde ben CHP’nin Grup Başkanvekiliydim. Yani partinin yönetildiği ekibin içinde değil ama o ekibin aldığı kararları Meclis’te uygulayan, gruba uygulatan 3 vekilinden biriydim Kemal Bey’in. Bu yüzden geçmiş dönem yönetimiyle bu yönetim arasında bir şey yaratma değil.

"Ben gözümle görmediğim bir şeyi bugüne kadar Kemal Bey’e maletmedim"

Geçmiş dönem yönetiminin içindeki hemen herkes şu anda Özgür Çelik’in Türkiye sürecinde, Özgür Özel’in hattı zatında, CHP’nin arkasında. Sayıları az sayıda arkadaşımız da mesafeli olarak uzaktan bakıyorlar, imza atmıyorlar, oy vermiyorlar ama Kemal Bey partinin içinde ayrı bir grupla eski yönetim olarak falan... CHP’de böyle bir şey yok. Kemal Bey’e de bu söylenenleri yakıştırmam. Partiden bir avukat atmışız, adam düpedüz yalan atmış. Muharrem İnce’nin partisine gitmiş, oradan da disiplinden atılmış. Gitmiş, Kemal Bey’in bu süreçte bir şekilde oralara dahil oluyorlar, bakıyorsunuz bu süreçlerde parti alehine yazılan dilekçeleri yazıyorlar. Millet de diyor ki; ‘bu oralarda durduğuna göre Kemal Bey yapıyor bu işi’ veya Kemal Bey’in geçmişte beraber olduğu sağında, solunda, etrafında bazı adamların bugün yaptığı sapkınları Kemal Bey’e mâl edenler var. Ben gözümle görmediğim, kulağımla duymadığım bir şeyi bugüne kadar Kemal Bey’e maletmedim. Ayrıca olur olmadık yerlerde Kemal Bey’e sosyal medyadan saldırılar ya da ailesine yönelik şeyler... Bunların hepsinin tamamen karşısındayız. Son derece yanlış buluyoruz.

"Kemal Bey’in eşine söylenmiş sözü, kendi anneme, kendi eşime söylenmiş sayarım"

Fatih Altaylı’ya Kemal Bey’e yakın bir milletvekili gitmiş 'bilmem ne yapmış.' Bunların tamamı son derece yakışıksızdır. Yapmamak lazım. Hele de aileyle, çocukla, eşle uğraşmak hiç doğru değil. Ben Kemal Bey’in eşine yapılanı, kendi eşime yapılmış sayarım. Kemal Bey’in eşine söylenmiş sözü, kendi anneme, kendi eşime söylenmiş sayarım. O yüzde bunların tamamı yanlış.

Burada şu oyuna kimse gelmesin; CHP’nin Genel Başkanı'nı, önceki Genel Başkan'la sürtüştürmenin, tartışma halinde tutmanın bu partiye hiçbir faydası yok. Kemal Kılıçdaroğlu, CHP tarihinde partinin Genel Başkanı olarak görev yapmış. Beni eleştirse, bana en ötü sözleri söylese -zaman zaman bana karşı sert eleştirileri oldu- dedim ki; 'Onun beni eleştirme hakkı var, benim eleştirme hakkım yok, bana hürmet etmek düşer, bunu yapacağım’ dedim."

"Ona dahi 'dokunmayın' dedim"

Özel, "Özgür Çelik eline mazbatasını alıp mahkemeye gidecek mi, bugün ne olacak" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Mazbata bugün olmaz. Onun da bir itiraz süresi var. Tahmin ediyorum cuma akşam üstü mazbata verilir, yetişmezse pazartesi sabah verilir. Zaten Özgür Çelik o binaya gidiyor. Benim çalışma ofisim orası. Ayrıca İstanbul İl Başkanlığı’mız Bahçelievler’de. O binaya da gidiyor. Gürsel Tekin, il başkanlığı binasına polis kanalıyla girmek istedi. Yapılamaması gerektiğini söyledim ve girdiği anda o binanın statüsünü değiştirdik. Orası benim çalışma ofisim. Geçen hatta partiden atılan birisi oraya gitmiş, kendince basın açıklaması yapmış. Ona dahi 'dokunmayın' dedim.

"Mahkeme kararını verecek"

Özgür Çelik, benim çalışma ofisime haftanın belli günleri gidiyor, 3-4 saat orada toplantılarını yapıyor. Zaten oranın il başkanlığı katına arkadaşlarımız polisi de kayyumu da sokmadı. Onlar arada başka bir odayı kendilerince haksız işgalle girmişler, çıkmışlar, günde birkaç saat gelip, gidiyorlar. Arkadaşlar, ‘biz bunların eşyalarını atalım, kendilerini atalım’ diye çok söylediler. Dedim ki; ‘Bize yaşatılan görüntüyü kimseye yaşatmayın'. Ama pazartesi günü mazbata alındıktan sonra, ben orayı tekrar il başkanlığı olarak atadıktan sonra artık oraya il başkanlığımızdan, partiden atılmış insanları öyle özel bir randevu gerekçesi olmadan sokmayız. Bugün için biz Özgür Çelik’in mazbatasını alırız ve hem Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyasına onu sunar arkadaşlarımız, Ankara’daki 3’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi bu davayı esastan karar bağladı. Önceden görülen duruşmanın birleşmesi gerektiği için onu da oraya hatırlatırlar. Eğer akılları biraz başlarına gelirse, belki bir nebze aklı selim kendilerine telkin edilirse zaten bu işlerden mahkemenin de vazgeçmesi lazım. İrade de yenilenmiştir, o iradeyle birlikte artık o iş düşer. Ankara’daki davada biz konusuz kaldığını düşünüyoruz. Ama sonuçta günü geldiğinde mahkeme kararını verecek."

"Millete Emanet" kitabına ilişkin bir soruyu yanıtlarken Özel, şöyle konuştu:

"Kitap 19 Mart süreci ve bunun da öncesinde Ekrem Başkan’ın 2019 adaylığı, iptal edilen seçimler, yeniden büyük farkla seçilmesi, 5 yıl boyunca bütün engellemere rağmen yaptığı hizmetler, yeniden adaylaşması, Ekrem Başkan’ın uğradığı ve bütün hukuksuzlukların başladığı 2 Ekim kararıyla birlikte 9 Ekim 2023’te bir siyasinin İstanbul Başsavcılığı’na atanması... Anayasamıza göre, hakimler, savcılar siyaset yapamaz. Yaparsa görev yerine tekrar dönemezler. Ama Anayasa'ya bunlar yazılırken Türkiye’de müsteşarlık diye bir makam vardı. Bakan yardımcılığı diye bir makam yoktu. Sonradan bakan yardımcılığı geldiği için Erdoğan’a da ‘Bakan yardımcıları ne iş yapacak’ diye sorulunca, ‘teşkilatımla devlet arasında köprü olacaklar’ diyen, hatta ‘eskiden bakanlar siyasiydi, müsteşarları teknik adamlardı. Şimdi bakanlar teknik, müsteşarları yok, bakan yardımcıları siyasi olacak’ dedikleri bir makam.

"Ekrem İmamoğlu’nun suçu, Erdoğan’ı yenme suçu"

Akın Gürlek İstanbul’da yaptığı, o çok tartışmalı kararlar aldığı Ağır Ceza Hakimliği görevinden siyasete geçti ve bakan yardımcısı oldu. Anayasa artık İstanbul’da bir daha hakimlik, savcılık yapamayacağını söylüyorken, Anayasa'da bakan yardımcılığı lafı yazmadığı için tuttular onu İstanbul Başsavcısı yaptılar. O, geldiği günden beri Ekrem İmamoğlu’na saldırıyor. Çünkü onu buraya yollayan siyasi, ‘Ekrem’e mani ol, bu bizi dört sefer yendi, beşincide yenmesin’ dedi diye geldi buaraya. Ekrem İmamoğlu’nun suçu, Türk Ceza Kanunu’nda yazmayan ama Türkiye’de en ağır cezalandırılan suç. Bunu görmek lazım. Ekrem İmamoğlu’nun suçu, Erdoğan’ı yenme suçu.

"30 yıl önce cinayet işleseydi mesul değildi ama..."

Eğer ki Ekrem İmamoğlu bugün gelse, Akın Gürlek’e ‘ifade vereceğim’ dese, ‘itiraf ediyorum’ dese, ‘bundan 31 sene önce İstanbul Üniversitesi’nde birini öldürdüm. Şu ağacın dibine gömdüm’ dese, o ağacın dibini kazsalar, ölen kişinin kemiklerini bulsalar Ekrem İmamoğlu’nu gözaltına alamazlar çünkü zaman aşımı var. Allah göstermesin ama 30 yıl önce cinayet işleseydi mesul değildi ama 31 yıl önce altında oturduğu o ağaçta aldığı diplomayı iptal ettiler."

"Türkiye’de mesleki eğitim böyle olacak"

Özel, İBB tarafından Elazığ'da yapılan okulun açılışı için bugün yapacağı Elazığ ziyaretine ilişkin şöyle konuştu:

"Ben, açılışa gidiyorum. Buranın temel atma töreninde vardım. Ekrem Başkan oradaydı. Zira Elazığ’daki büyük depremden önceki büyük Elazığ depreminde çok ağır hasarlar almıştık. İBB’de Gazi Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’ni de yaptırmaya söz vermişti. Ama burası öyle bir yer ki, tam olması gerektiği gibi. Yani 21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde bir teknik lisede ne olması gerekiyorsa tam olarak o var. Alında buna bakınca herkes şunu görmeli; Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olduğu Türkiye’de mesleki eğitim böyle olacak.

"Bütün bürokrasiyi davet ettik"

Milli Eğitim Bakanı gelmez, keşke gelse. Normal bir ülkede böyle bir yerin açılışına Milli Eğitim Bakanı'nın Cumhurbaşkanı’nın da gelmesi lazım. Bu emeği görünür kılmaları lazım. Ama memlekette yöneticiler o kadar haset ve fesat ki bırakın bunları, insani özelliklerini kaybetmişler. Sadece düşman hukuku uyguluyorlar. Karşı taraftan nefret ediyorlar. Biz, burada göreceğiz bakalım Elazığ’a kimler gelecek. Bütün bürokrasiyi davet ettik."

Özel, "Neden Aziz İhsan Aktaş’la çalışılmaya devam edilmiş" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Türkiye’de belli işler var maalesef. AK Parti’nin Türkiye’yi getirdiği nokta bu. Kamu kurumları kendi elemanlarıyla, araç-gereciyle bu işleri yapamadıkları için, ihale yapmadan çöp toplayamıyorsun, taşımacılık yapamıyorsun. 10-15 bin tane araç toplayarak işleri onunla yapıyor. Çöp toplanıyor, hizmetler onlarla görülüyor. Bu ihalenin bir sözleşmesi var ve devam ediyor. Ya da sen bu işi devam ettireceksin, yeniden ihale açıyorsun, 3-4 firma girebiliyor o güçte. Mesela asfaltta 4 büyük firma girebiliyor ve bunlara da operasyon yapıyorlar şimdi. Mallarına çöküyorlar. Sonra da ‘bu iftiranameyi imzalarsan koca firmanı geri vereceğiz’ diyorlar. Böyle bir süreç var.

"Topukları yağladı ve AKP’ye katıldı"

Ama Aziz İhsan Aktaş meselesi, Türkiye’de 388 ihale almış, bunun 80’ini CHP’den, 300 küsürünü AK Parti’den. CHP’den ihale alıp da CHP’nin dönemindeki ihalelerin tamamına saldırıyorlar. Burada iki şey var: Ya hapse atıyorlar ya da AK Parti’ye katıyorlar. Bizim içimizde Aziz İhsan Aktaş’la en eski ve en çok çalışan belediye Aydın Büyükşehir Belediyesi. Ona ‘Özlem Hanım, ya partime katılacaksın ya da içeri atılacaksın’ dediler, o 'Topuklu Efe'nin topukları kırıldı, topukları yağladı ve AK Parti’ye katıldı."