GÜNDEM

Özgür Özel'den Erdoğan'a: Meclis'teki boş sandalye mi ağırına gidiyor?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Parkı tanıtımı, Mezarlık İşleri Müdürlüğü Hizmet Binası ve Taziye Evi açılış törenine katıldı.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Parkı tanıtımı, Mezarlık İşleri Müdürlüğü Hizmet Binası ve Taziye Evi açılış törenine katıldı. Törende konuşan Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'nin yeni yasama yılı açılışına katılmamalarına ilişkin açıklamasına tepki gösterdi.

Özel, şunları söyledi:

"Bolu iki gündür bizi ağırlıyor. Abant’taydık ve yeni yasama döneminden önce milletvekillerimizi burada kampa aldık. Onlarla partimizin, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, yürüttüğümüz mücadeleyi, zorluklarımızı, Türkiye’nin önündeki zorlukları sıkıntıları, birlikte nasıl aşabileceğimizi, 18-20 yıl sonra yenilenen parti programını, buradan ortaya çıkacak hükümet programını ve bu hükümet programıyla birlikte vatandaşımızın artık kronikleşmiş, çözülemez diye düşündüğü sorunlarını, başta yoksulluk olmak üzere, işsizlik olmak üzere, gençlerin yarınlara umutsuz bakmaları olmak üzere bu kalıcı sorunlara nasıl çözümler üreteceğimiz konusunda çok verimli iki gün geçirdik" diye konuştu.

Bolu'da tarihindeki en görkemli siyasi mitinglerden bir tanesini gerçekleştirdik

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın anlata anlata bitiremediği, 100. yıl Cumhuriyet Parkı'nın birinci etabındaki ilerlemeyi, projenin geldiği noktayı ve gelecek yıl tamamı bittiğinde nasıl bir güzelliğin ortaya çıkacağını görmek için de Bolu'ya geldiklerini söyleyen Özel, yaşamın her evresinde olduğu gibi hem taziyede hem cenaze hizmetlerinde, tamamı ücretsiz hizmet verecek binaların da açılışını yapacaklarını aktardı.

Özgür Özel, "Gerçekten iki gün boyunca hem Bolu'nun güzelliklerinden bu mevsim geçişinden gösterilen misafirperverlikten çok etkilendik. Yine cuma günü akşamüstü 19 Mart sonrası 59’uncu eylemimizi Bolu'da yaptık ve tarihindeki en görkemli siyasi mitinglerden bir tanesini gerçekleştirdik. Buradan memnun bir şekilde, misafirperverliğinizden memnun bir şekilde uzakta oturan arkadaşlar ayrıldı, bana eşlik eden arkadaşlarla birlikte birazdan biz de ayrılacağız. Tüm zorluklara rağmen, biraz önce dinledik, mali tablolarıyla, hizmetleriyle, yatırımlarıyla, Tanju Başkan'ın altı buçuk yılda Bolu'da yaptıklarına şüphesiz partinin yöneticileri olarak, ben genel başkanı olarak müteşekkirim" dedi.

Tüm belediyelere eşit davranması gereken iktidar, CHPli yerel yönetimlere üvey evlat muamelesi yapıyor

Açılışını yapacakları parkın, 93 bin 850 metrekarelik, 125 milyon TL'lik bir bütçeyle 500 günde tamamlanacağını belirten Özel, parkın, bölgenin en büyük parkı ve Bolu'nun gururu olacağını söyledi. Özgür Özel, şöyle devam etti:

"Ümit ediyorum biz de Ankara'nın yoğun temposundan yorulduğumuz belki birkaç sakin günü dinlenmek üzere, kafamızı toplamak üzere biraz da gündem izin verirse önümüzdeki yıllarda Bolu'daki bu güzel parktaki konaklama alanlarında geçirme imkanı buluruz.

Şüphesiz belediyelerin gelirlerini kesiyorlar, Tanju Başkan'ın hatırlattığı gibi silkeliyor, haksız, hukuksuz soruşturmalarla bizlere saldırıyorlar. Tüm belediyelere eşit davranması gereken iktidar, CHP'li yerel yönetimlere üvey evlat muamelesi yapıyor. Hatta elini kolunu bağlıyor. Milletin seçtiği belediye başkanlarının, inanmayıp mazbatasını iptal ediyorlar, bir daha seçiliyor. Beş yıl hizmet ediyor, alıp eski bir otobüsü köşede yakıp, 'belediyenin otobüsleri yanıyor' diyecek, iftira filmlerini çekecek kadar, işleyen metro yürüyen merdivenlerine birileri taş sıkıştırıp 'metroda hizmet faaliyeti durdu' diyene kadar, 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 550 tane terörist çalışıyor' deyip sonra birini bile ispat edemeyip 'ben bunu siyaseten seçim öncesi söylemiştim' diyecek kadar, 'İstanbul Belediyesi İSPARK'ı PKK'ya veriyor, PKK'lılar çalışacak, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin su faturalarını DHKP-C militanları dağıtacak' diyene kadar, adil, centilmence bir yarış yerine, devlet imkanlarını ve her türlü dezenformasyonu kullananlar milletin karşısına çıktıklarında yine kantara çıkıp yarışmaya cesaret edemediler.

Yeni oluşturdukları yargı kollarıyla CHP'li belediyelerin üzerlerine gidiyorlar

Bu sefer de yargı oyunlarıyla, yeni oluşturdukları yargı kollarıyla CHP'li belediyelerin üzerlerine gidiyorlar. Bir yanda Mansur Yavaş'ın teslim edip AK Parti'nin kapattığı önceki döneme ait 93 yolsuzluk dosyası, bir yanda İstanbul'da 37 büyük yolsuzluk dosyası, bunun karşısında Melih Gökçek'in oğlunun işlettiği televizyon kanalına savcılık yerine giden kendisi suçlu olan ve dahil olmadığı soruşturma dosyasına dahil olup sonra millete iftira atıp kendi iftiracı olup kendini kurtarmaya çalışan bir takım meczupların karalamalarıyla Ekrem Başkan'dan sonra Mansur Başkan'a da saldırılarda bulunuyorlar. Ve toplamda Türkiye'de bütün belediye başkanlarımıza bak müfettiş geliyor daha biraz önce Sayın Gökan Zeybek'le değerlendirdik, sadece AKP'nin yargı kolları, savcılar eliyle değil, şöyle ifade edelim, bir belediye denetlenirken Sayıştay tarafından denetlenir. Ya da maliye müfettişleri tarafından, mülkiye müfettişleri tarafından denetlenir. Bir suç bulunursa suç duyurusunda bulunulur. Savcı gelir, soruşturma yapar. Suçun deliliyle birlikte suçluya ulaşır.

Kim suçluysa cezasını çeker. Buna CHP, tarihinde adil ve yerinde yürütülen bu süreçlere hiç itiraz etmedi. Niye etsin? Yıllardır bunlar böyle yürür, bir kusuru olan memur varsa, hele hele siyasi varsa onu taşımayız, o sırtımıza yük olur. Ama süreç öyle bir süreç değil, süreç kimin suçlanacağına önceden karar veriyorlar. Suçlu Ekrem İmamoğlu. 'Hadi ona suç bulalım.' Yapılmış denetimler, geçirilmiş teftişler, alınmış, temiz kağıtları, iç denetim temiz, dış denetim temiz, Sayıştay temiz, daha önce o konuda suç duyuruları yapılmış soruşturmalar temiz. Ama bu sefer gelelim bütün dosyaları alalım, Sonra bakalım buradan ne bulabiliriz, bir tane müteahhit bulalım, malıyla mülküyle özgürlüğüyle tehdit edelim. ‘Efendim ben bu işi yaptım ama at buraya bir imza. Açıktan da şunu verdim’ dedirtelim. Hatta o verilen şey, belediye başkanının cebine de değil, bazen kreşe sandalye almış, bazen bilmem ne yapmış, onu bile zorla de irtikap yazalım. Ya da iş adamının bütün HTS kayıtlarını döküyorlar. Bütün belediyenin bütün HTS kayıtlarını döküyorlar. Zaten o ilçenin içindeki iş adamıyla, o ilçedeki belediyeden bir çalışanı aynı baz istasyonunda bulup fosforluyorlar. ‘Filancaya para verdim, gerisini bilmiyorum’ de. O para nerede? Nereden buldun? Yok. Nereye verdin? Yok. Kamera kaydı yok. Bir hesaba yatmış mı? Yok. Birine verilmiş mi? Yok. O parayla altın, döviz alınmış mı? Yok. İspat yok. İftira var bunun üzerinden gidiyorlar.

Ne Manisa'ya ne Ankara'ya ne İstanbul'a ne benim bir ihanetim var ne herhangi bir arkadaşımın

Şimdi bu yöntem o kadar çok suçsuz belediye başkanını örneğin Zeydan Karalar'ı Adana'da 11 yıl önce AK Partili belediyenin verdiği ihalenin paralarını düzenli ödemiş, bitince de bir daha ihale vermemiş, arada benden ödeme için para istedi, birine verdim. Hiçbir kanıt yok. 12 yıl geçmiş, Zeydan Karalar'ı alıyorlar. Zeydan Başkan'a bir şey yapacaklarından değil. Bütün Türkiye'ye ‘Bak Zeydan Karalar'ı 12 yıl sonra bile aldık, koyduk. Kafayı taktık mı içeri atarız. Ya AK Parti'ye katıl, ya Silivri'ye atıl.’ Böyle bir yaklaşıma başladılar.

Şimdi İstanbul'da birtakım yeni görevlendirmeler Anadolu Adliyesi’ne, çoktandır bunun söylentilerini çıkarmalar, orada birtakım korku yaymalar, endişenin gerçeğe dönüştüğü bir durumda ‘Efendim işte ya hapse atılacaksın ya bizim partiye katılacaksın’ yaklaşımlarıyla boğuştuğumuz bir süreçteyiz. 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla yeni bir boyut kazanmıştı darbe süreci. O günden bugüne tam 200 gün geçti. Bunlarla İstanbul'a ihanet eden, ben demedim Tayyip Bey dedi, ben dahil hepimiz İstanbul'a ihanet ettik’ dedi. Vallahi benim ne memleketim Manisa'ya, ne Ankara'ya ne İstanbul'a ne benim bir ihanetim var ne herhangi bir arkadaşımın. Bolu'ya ne yapmış Tanju Özcan görüyoruz.

Öncesinde o kadar çok çalıyorlardı ki çalmayınca yüzde 118 büyüdü belediye

Gelmiş kendisi İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş. Dört tane gökdelen varmış. Şimdi 257 tane gökdelen var. 253 tane hançeri İstanbul'un bağrına bağrına kendi saplamış. Helikoptere binmiş, yanına bir yanında AK Parti İl Başkanı, bir yanında AK Parti'den seçilmiş belediye başkanı, bir yanında tapu kadastro müdürü, şehrin üstünde uçmuş, ‘Bu arsa kimin?’ ‘İETT'nin.’ ‘Filancaya teklif edelim.’ ‘Bu arsa kimin?’ ‘Şu kurumun.’ ‘Katarlılara söz verdim.’ Not alıyorlar. Bu şehri böyle birilerine peşkeş çekmiş birisi, şimdi gelmiş CHP’nin geldiği günden beri ihalelerini internetten yayınlamakla övünen CHP'nin, bana diyor ki ‘İnanmayacaksınız ama’ diyor, niye inanmayayım, ben kaynağın yerini biliyorum, ne olduğunu biliyorum. Diyor ki Tanju Özcan, ‘Dolar enflasyonu düşsek bile yüzde 92 büyüdük.Yüzde 118 büyüttük Bolu Belediyesi'ni dolar bazında. Bu rakam Avrupa Birliği'nde şu kadar, Çin'de bu kadar, bizde daha yüksek.’ Nasıl büyüdü biliyor musunuz? Bir şeyle kaynağı şu, dürüst, temiz yönetti, çalmadı. Öncesinde o kadar çok çalıyorlardı ki çalmayınca yüzde 118 büyüdü belediye.

TRT'de çıksın o iftiracı yargı kolları başkanını savunsun, ben de o iftiraları nasıl atıldığını anlatayım ona

İnşallah bir gün denk gelecek bu milletin huzurunda Tayyip Bey'le ya birebir bir televizyonda, çünkü neden, bunlar şimdi kaçıyorlar ya biz de televizyondan, AK Parti de kaçıyordu Ekrem İmamoğlu'nun seçimleri kazandığını gördüler, Binali Bey ne yaptı? Canlı yayına çıktı. AK Partililer önde koşarken yayından kaçarlar. Geriye düştüklerinde bu yayınlara koşarlar. Göreceksiniz önümüzdeki dönemde eğer hazırım diyorsa yarına akşam TRT'de çıksın bir benim karşıma o iftiracı yargı kolları başkanını savunsun, ben de o iftiraları nasıl atıldığını anlatayım ona. Hodri meydan.

Öyle bir noktadayız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir önceki dönemde harcanan paranın dolar bazında yarısına bir önceki beş yılda, AK Parti'nin beş yılda yaptığının iki katını yapmış. Çarp, yarı fiyatını iki kat iş yapınca, demek ki dört liranın üç lirasını bunlar önden çalıyormuş. Şimdi İstanbul'da bu yüzde 60’lara varan memnuniyeti görünce kişi kendinden bilir işi, alın dosyaları, bunu kim söylüyor, şahit var, kim o şahit? Tanık. Gizli tanık. Adı ne? Meşe, Çınar, Ladin. Üç yalancı odunun lafıyla bu millet bize atılan iftiraya inanır mı? Önce yalancı tanıklar, sonra zorla imza attırılan adamın dededen kalma şirketine çöküyorlar.

İstanbul’da almış mikrofonu, bir de güya yaptığı işler bizi yıpratacak ya. Biz Meclis’e gitmedik, bütün metabolizması ve kimyası bozuldu. Çıldırdı, ne yapacağını şaşırdı. 40 yıllık husumet duyduklarına gitti, el uzattı. Terörist dediklerine çay ısmarladı. Neden? CHP’nin yaptığı ağırına gitti. Bu kadar şeyi yapıyorsun benim ağrıma gitmiyor da Meclis’e gelip boş sandalyeyi görünce senin ağrına mı gidiyor? Benim belediye başkanlarımın sandalyesi boş. Benim de Ekrem Başkan’ın boş sandalyesi ağrıma gidiyor. Resul Emrah Şahan’ın boş sandalyesi, Ahmet Özer’in boş sandalyesi ağrıma gidiyor. Gelmiş, orada bizim sandalyeleri boş görmüş, ağrına gitmiş beyefendinin. Ne yapıyor? Dünkü açıklamaya bakın. ‘Rüşvet aldılar. Belediyeyi soydular. Gözlerinden nefret fışkırıyor.’ Kanıtla kardeşim, kanıtla. ‘Rüşvet aldılar’ değil, ‘Rüşvet alma iddiası var.’ Yalancı tanık var. Gizli tanık var. İddianame yok. Olsa ne yazar? Yargılama yok. Olsa ne yazar? Hüküm yok. Olsa ne yazar? İstinaf yok. Olsa ne yazar? Kesinleşme yok. Senin bu adamlara ‘Belediyede rüşvet aldılar’ demen için suçun ispatlanıp kesinleşmesi lazım. Bir tane kanıtın olmadığı yerde bunu söyleyemezsin. Seni bundan men ediyorum. Bu laflar namuslu ve şerefli insanlara, bütün dünyada masumiyet karinesi varken, daha bu insanlar belediye başkanı unvanı taşırken… Bu söylediğin suç. Görülecek davanın, bakın daha iddianamesi yok. Soruşturma aşamasında. İddianame düzenlenip kabul edilirse görülmekte olan davanın hakimini, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı sıfatıyla yönlendiriyorsun, zorluyorsun, ‘Beni yalancı çıkarma, bunlar rüşvet aldı, belediye soydu’ diyorsun. Böyle adil yargılama mı olur, ey Tayyip Erdoğan?”

İddianamesi yok, fotoğrafını söktürüyorsunuz

AK Parti’nin değerli seçmenleri, MHP’nin değerli seçmenleri, bu Tayyip Erdoğan bu görevi kendi yaptı. Bu görev sırasında rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesattan yargılandı. Bu yargılamalar sırasında bir kere sabah altıda evine, kapıya gittiler mi? Emine Hanım kapıyı açınca ‘Kaldır kocanı, götüreceğiz’ dediler mi? Hatta Ahmet Özer için ‘Sen çekil biz alacağız odadan’ demişler. Sadece canlı bomba sırasında yapılabilir bu. Yani evinde yatan kişiyi ‘Yatağından biz alacağız’, bomba tuzaklanma şüphesini tutanağa bağlarsan yapabilirsin. Kadıncağızı ittirdiler, Ahmet Özer‘i yatağından kendileri gittiler aldılar. Bir gün Emine Hanım’ın kapısına dayanıp ‘Tayyip Bey’i almaya geldik’ diyen oldu mu? Bir gün Tayyip Bey’i o zaman o İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı, kolunda polisle doktor muayenesine giderken gören oldu mu? Bu haysiyet cellatlığını size yaptılar mı da siz yapıyorsunuz? Bir gün tutuklu yattın mı? Cezan onaylandı, verildi, beklendi. Kesinleşmesi beklendi. Cezan kesinleşti. Makosenleri giydin, belediyeye kendin gittin, belediyeye oturdun. Telefonla tebligat geldi ‘Cezaevine gelir misin?’ diye. Belediyenin önünde Saraçhane‘de miting düzenledin. Helallik aldın. Yanında yatacak olan koğuş arkadaşını ayarladın. Gittin cezaevinde ‘3 bin ziyaretçi geldi’ diye övündün. Şiir albümü yayınladın. Ve sen o sırada belediye başkanlığından düşmüştün, cezan kesinleşmişti. Ama şimdi daha iddianamesi olmayan adamın resmini söktürüyorsun. Metro anonsunda adı geçiyor, ona tahammül edemiyorsun. Ondan sonra çıkmış, kesinleşmiş hüküm yokken arkadaşlarına bu lafları ediyorsun. Tek bir delil, tek bir ispat olmadan 200 gündür hapiste yatırıyorsun bu insanları. Sonra da insanlara ‘Yargıya güvenin’ diyorsun. Savcı mısın, hakim misin? AK Parti’nin değerli seçmenlerine soruyorum. Bir kişinin demesiyle hırsız olunacak olsa, bu ülkede dirlik kalır mı, düzen kalır mı, hukuk devleti kalır mı? Bunları herkesin bir görmesi lazım.

Belediye başkanlığına siz getirdiniz, siz götürürsünüz

Sen kendin kendi arkadaşlarına, Melih Gökçek’e ne dedin? ‘Metal yorgunluğu, istifa et. Yoksa gereğini ben yaparım.’ Bir partinin ben şimdi genel başkanıyım. Tanju Bey’e diyorum ki, ağzımdan yel alsın demem de; ‘İstifa et yarın yoksa gereğini ben yaparım.’ Ne yapabileceğim ben? Ne yapabileceğim? Çok çok partiden atarım. Belediye başkanlığına siz getirdiniz, siz götürürsünüz. Bir genel başkan, bir belediye başkanını görevden alamaz. Demek ki ‘Gereğini yaparım’ derken neyi kastediyordun sen Melih Gökçek‘e? Ya hırsızsın ya FETÖ’cüsün.’ FETÖ’cü olunca alırlar götürürler. Hırsızsa yargılanır, suçu ispat olursa gider. Melih Gökçek‘e ‘İstifa et’ dedi, Bursa Belediye Başkanına ‘İstifa et’ dedi, Balıkesir’e, İstanbul’a, Ordu’ya ‘İstifa et’ dedi. Kimi güle oynaya, kimi ağlaya ağlaya istifa edip bıraktılar. Birini hakim karşısında gördünüz mü? FETÖ’cüyse yargıla, hırsızsa yargıla. Kendine göre düzeni var. Kendisinin haberi olmadan yapılan ufak tefek hırsızlıklara tahammül edemiyor. Gidiyor diyor ki ‘Madem öyle istifa et. Oraya başkasını koyacağım.’ Bunları yapmış adam, şimdi bizim haysiyetimizle oynayamaz. İftiracılık yapamaz. Bir kez daha söylüyorum. Cesaretini topladığın gün ben hazırım. TRT kursun masayı, yapsın canlı yayını. Bütün televizyonlar ortak versin isterse. Sen arkadan al Akın Gürlek’i, bütün savcılarını. Ben geçeceğim o tarafa ve millet duysun bakalım. Neyle suçluyorsun, ne yapıyorsun? Bu kadar açık, bu kadar net iftiralara karşı dimdik ayaktayız kardeşim, dimdik ayaktayız.

Öyle iftirayla, yalanla, dolanla, haysiyet cellatlığıyla iktidarı koruyamazsınız

Bundan sonra Tayyip Erdoğan’ın metinlerini yazanlara söylüyorum. Biz yazıyoruz, prompterden okuyor, çocuk oyuncağı değil. Mahkeme kararı kesinleşmiş, karar olmadan kimseye ‘hırsız’ dedirtmem. Kimseye ‘Rüşvet aldı’ dedirtmem. Kimseye ‘Belediyeyi soydu’ dedirtmem. Duyarsam, beterini duyarsınız. Hesabını verirsiniz. En geç iki sene içinde seçim var. Ondan sonra kim kime iftira attı, kim kime haysiyet cellatlığı yaptı? Bunların hepsini göreceğiz. Öyle iftirayla, yalanla, dolanla, haysiyet cellatlığıyla iktidarı koruyamazsınız. Bu millet hizmete bakıyor, hizmete. Buraya çıkıp Tanju Özcan anlatıyor da yalan atıyor olsa bu ahali daha laf ağzından çıkarken alkışlar mı? Görmüyor musun şehri, görmüyor musun hizmeti, görmüyor musun teveccühü? Bütün belediye başkanlarımızın hizmetleriyle gurur duyuyoruz. Her birisiyle ayrı ayrı gurur duyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi onların elinde adım adım iktidara yürüyor. İyi yönetebileceğimizi oradan gösteriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi tüm kadrolarıyla, büyük bir inançla, büyük bir kararlılıkla, büyük bir azimle, büyük bir cesaretle iktidara hazırdır. Bu iktidar gelecek sandık günü değişecek. Türkiye’de bütün mağdurların, bütün mazlumların, bütün fakirlerin, bütün emeklerin, bütün orta gelirlilerin yüzü gülecek. Daha çok kazanacağız, adil paylaşacağız. Hep birlikte başaracağız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tanju Başkanıma ve bütün ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar."

CHP lideri Özel'in konuşmasının ardından, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve eşi Meral Özcan, Özel'e hediye takdim etti. Açılış için okunan duanın ardından sahnede temsili kurdele kesimi yapıldı. Özel, ardından bir çınar ağacı dikti.