GÜNDEM

Özgür Özel'den Çelik'e yanıt: Bu nasıl bir tükenmişlik?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Kastamonu 39. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in sözlerine sert yanıt verdi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Kastamonu 39. Olağan İl Kongresi'nde konuştu. Özel, konuşmasında şunları söyledi:

"Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında TOKİ, Cumhuriyet Yurtlarını bir yıl içinde tamamlayacak. Her mahallede devletin kreşleri yapılacak. Yoksul öğrenciler için yurt, yoksul küçük çocuklar için kreş ücretsiz bir kamu hizmeti olarak sağlanacak. Gençler kimsenin kapısında köle, kimsenin ideolojisine malzeme olmayacak. Herkes partisini, inancını, yaşam biçimini özgürce seçecek. Cumhuriyet, özgürlüklerin teminatı olacak.

Erdoğan partisinde yeni bir kol kurdu, AK Parti yargı kolları

Şimdi, bu noktalarda bizimle yarışmaya takati olmayan, ben Sayın Erdoğan’ın yaşına laf etmem, sağlığına laf etmem. Çünkü ayıplı buluyorum. Ben Sayın Erdoğan’ın sağlığına, yaşına hiçbir laf etmiyorum. Ama kendisi benim yaşımdayken, onun yaşında olanlara ettiği kabalıkları unutmayalım. Gördüğümüz kötülükleri rakibimize yapmayalım. Cesareti varsa karşımıza çıksın; defterini, notunu milletimiz versin diyorum. Bizimle mücadele etmeye takati olmayan, benim kadın kollarına güvendiğim gibi kadın kollarına, gençlik kollarına güvenemeyen Erdoğan, partisinde yeni bir kol kurdu: 'AK Parti yargı kolları'. Yargı kollarının başkanlığına, fevkalade siyasi bir kişilik olan Akın Gürlek’i, bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına görevlendirdi. O gün bugündür, yapmadıkları zulüm, etmedikleri haksızlık kalmadı.

Rüşvet diyor; veren yok, alan yok

İşte şimdi o yargı kolları başkanı nihayet eylül ayının başında dediği iddianameyi, 10 ay sonra, Ekim ayının sonunda çıktı. Dünkü iddianameyi gördük ki; 570 sayfa iddianame tam da beklediğimiz gibi tel tel dökülüyor. İçinde kanıt yok, sadece 'şuna imza atarsan çıkarırım' denilerek itirafçı adı altında iftiracı yapılmış kişilerin ifadeleri var. Kanıt yok, ispat yok. Rüşvet diyor; veren yok, alan yok. Sadece gizli tanık adı altında X, Y, Z, Q9 gibi numaralar verilmiş kişilerin iftiraları var.

Artık sabrımız tükendi

Diğer taraftan İstanbul Büyükşehir iddianamesini de sabırsızlıkla bekliyoruz. Artık sabrımız tükendi. Arkadaşlarımız içeride. Ben diyorum ki; biz kendimize güvendiğimiz için hatırlayın, ilk günlerde '560 milyarlık yolsuzluk var' dediler. İBB’nin ilk günden bugüne bütün bütçesinin yüzde 61-65’i maaşlara gidiyor. Asfalt döküyor, elektrik harcıyor, metro yapıyor, süt dağıtıyor, öğrenci desteği sağlıyor, çöpleri topluyor. Toplamda 6 yıldır 470 milyon çıktı. Yalanın büyüklüğüne bakın. Dediler ki: 'Ekrem İmamoğlu’nun arabaları' çıktı ki meğer MHP’li milletvekilinin arabalarıymış. Hangi yalanı attılarsa çürüdü. Diyoruz ki: Biz o iddianameyi bekliyoruz; yargılanmak için değil, yargılamak için bekliyoruz.

Bu nasıl bir tükenmişlik, Ömer Çelik?

Ben bu lafı söyleyince, bugün grup toplantısında AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, o kadar atik bir arkadaş ki hemen cevap vermiş. Ey Ömer Çelik! Ben bunu bugün demiyorum, ben bunu 3 aydır söylüyorum. Diyoruz ki: O iddianameyi yargılanmak için değil, bu iftiraları yargılamak için bekliyoruz. Bu iftiracıları yargılamak, bu iftiralardan hesap sormak için bekliyoruz. Çıkmış bana diyor ki: 'Özgür Özel bizi yargılayacakmış, Yassıada zihniyetliymiş.' Bu nasıl bir tükenmişlik, Ömer Çelik? Kala kala hiçbir zaman olumlamadığımız 1960 darbesine mi kaldın? Kala kala rahmetli Başbakan’ın idamına mı kaldın? 12 Mart döneminde 'Bu darbe bana karşı yapılmıştır.' diyerek demokrasinin yanında duran Karaoğlan’ı ben hatırlarım da, sen acaba 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren’in karşısına geçip bir düğme yetmemiş, ikinci düğme yetmemiş, olmayan üçüncü düğmeyi iliklemeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan’ın o iki büklüm halini, Kenan Paşa’ya 'Paşam ah, sizin zamanınızda ben olacaktım!' diye yağ çekişini mi hatırlarsın acaba?

Biz ne demokrasi dışı bir yerlerden medet umarız, ne de Amerika’ya gider Trump’tan medet umarız

Ey Ömer Çelik! 15 Temmuz akşamı Meclis kapalıydı. 'Ne istediyse verdik.' dedikleriniz; altına F-16 verdikleriniz, tank verdikleriniz, cübbesini giydirip hakim yaptıklarınız, apoletlerini doldurduklarınız size karşı darbeye kalkıştı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o Meclisi kurmuş parti olarak, bu Meclise sandığı, seçimi getirmiş parti olarak darbenin karşısında durduk, demokrasinin arkasında durduk. Kapalı Meclisi açtırdık, ışıklarını yaktırdık. Sizin semirttiğiniz o darbecilere karşı gazi Meclis’i savunduk. Şimdi çıkmış bana darbeyle, rakiplerini mahkeme etmekle, cezalandırmakla laf ediyor. Buradan açıkça söylüyoruz: Biz ne demokrasi dışı bir yerlerden medet umarız, ne de Amerika’ya gider Trump’tan medet umarız. Sadece ve sadece milletimize güveniriz.

Bunların yabancı ülkelere ihracı yasaklanmalı

Gitmiş Amerika’ya, oturmuş Trump’ın dizinin dibine. Önceden söylediğim gibi boeingleri almış, pahalı kasayı almış. Amerikan mallarına vergiyi indirmiş, Çin mallarına vergiyi yükseltmiş. En son Eskişehir’deki nadir elementleri dönmüş, pazarlık konusu yapmış. Nadir elementleri Trump’a çuval çuval, kamyon kamyon verecek. Onlar arındıracak, içinden nadir elementleri çıkaracak, yüksek teknolojide kullanacak. 1 liraya aldığı toprağı, 1000 liraya cep telefonu diye satacak. Ve bunun sözünü vererek Türkiye’nin geleceğini, kendi siyasi geleceğiyle Trump’a takas edecek. İşte biz buna izin vermemek için bugün Meclis’te bir kağıt imzaladık. Diyoruz ki: Türkiye, nadir toprak elementlerini sadece ve sadece kendi çıkarmalı, kendi işlemelidir. Bunların yabancı ülkelere ihracı yasaklanmalıdır. Hodri meydan Erdoğan, hodri meydan!

Erdoğan'ın geçmişteki konforlu siyaseti geride kaldı

Sayın Erdoğan'ın geçmişteki konforlu siyaseti, yani 'Ben konuşacağım, sen dinleyeceksin; ben bağıracağım, sen susacaksın' dönemi artık gerilerde kaldı. Hak etmediğimizi söyleyenler, hak ettiklerini duyuyorlar ve duymaya devam edecekler. Değerli yol arkadaşlarım, Cumhuriyet yürüyüşünün, Milli Mücadelenin kahramanlarının torunları! Kaybetmeden bir şey kazanılmaz. Güneşin doğmasını beklerken karanlığa sabretmek gerekir. Filizlenmek için tohum önce toprağın altına girer ve orada sabreder. Baharı görmek için kışı geçirmek gerekir. Her kazanmanın bir bedeli vardır. Ben memleketim Manisa’da arkadaşlarıma söyledim, İstanbul’da Türkiye siyaset tarihinin en büyük zulmünü gören arkadaşlarıma da söyledim: Bizler ailelerimizden, sevdiklerimizden uzak kalarak, kimimiz sağlığımızla, kimimiz özgürlüğümüzle bedel ödeyerek bugünlere geldik. Bundan sonrası için hiç şüpheniz olmasın.

Ben size cesaretle mücadele vadediyorum

Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerli delegeleri, yöneticileri, üyeleri; Kastamonu’nun bütün demokratları, sosyal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları, sosyalist demokratları, liberal demokratları… Yeter ki sandığı isteyin! Yeter ki Atatürk’ün armağanı olan Cumhuriyeti, onun getirdiği çok partili sistemi benimseyin. Biz bu yola hep beraber, omuz omuza, el ele, kol kola varacağız. Sakın ha sakın; böyle bir şey vaat etmiyorum size, hiçbirinize. Hemen önümüzde güzel günler vaat etmiyorum. Kolay bir yol yürüyüşü, dikensiz gül bahçeleri vaat etmiyorum. Ben size, 100 yıl önce olduğu gibi, şartlar ne kadar zor olursa olsun; rakip ne kadar zalim olursa olsun; karşımızdaki işbirliği ne kadar güçlü, ne kadar gözü dönmüş, ne kadar dışarıya bağlı olursa olsun; cesaretle mücadele vadediyorum. Dikeni üstüne basa basa yürüyeceğimiz bir yol. Ama teslim olmamayı, ezilmemeyi; ezilseniz de teslim olmamayı, yenilmemeyi vadediyorum."