Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevindeki ziyaretlerinin ardından açıklamalarda bulundu. CHP Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile diğer tutukluları ziyaret eden CHP Lideri Özel, “Artık temel gündemimiz şu: Bugün 2 Ekim ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ağzıyla adli yıl açılışında Aziz İhsan Aktaş soruşturmasının iddianamesinin eylül ayı içinde tamamlanacağını söylemişti. Bu sözü kendisi söylüyor da bilmem farkında mı; anneler duyuyor, babalar duyuyor, gencecik eşler duyuyor, küçücük çocuklar duyuyor. Bunun üzerinden bekliyor insanlar. Eylül ayı bitti, iddianame ortada yok” dedi.
“Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz”
“İnsanların haysiyetiyle oynadınız, namusuyla oynadınız, şerefiyle oynadınız. ‘560 milyar liralık yolsuzluk’ dediniz, tek kuruşu ispat edemediniz” diyen Özel, şunları söyledi: “Haydi şimdi yazın iddianameyi, biz bunu bekliyoruz. Örneğin içeride Sayın Fatih Keleş’in oğlu 26 yaşında Mustafamızı da ziyaret ettik mesela. Konuyla hiç alakası yok. ‘Oğlu içerdeyken dayanamaz, bizim dediğimiz iftirayı atar’ diye Fatih’i içeride tutuyorlar. Ekrem Başkan'ın özel kalem müdürünü, koruma müdürünü içeride tutuyorlar. Ailelerle, eşlerle, çocuklarla, özel kalemlerle uğraşan bir anlayış var. Bir de bir yandan da, örneğin iddianameye ne diyor sayın başsavcı? ‘Aziz İhsan Aktaş suç örgütü.’ Aziz İhsan Aktaş dışarıda, suç örgütünün kurucusu dışarıda. Ben kim suçlu, kim değil bilemem. Benim bildiğim arkadaşlarımın masumiyeti. Ama savcı çıkmış karşımıza, diyor ki ‘Aziz İhsan Aktaş suç örgütü var, o kurdu.’ Sonra? ‘Örgütün başı o.’ Sonra? O ifade verdi çıktı, iftira attıkları içeride kaldı. Veya iftiraya zorlattıkları içeride kaldı. Böyle bir şey olmaz, bir an önce bu iddianamelerin ortaya çıkmasını ümit ediyoruz. İddianame ile birlikte tutuksuz yargılamaların artık başlamasını, yargılama ile birlikte de adaletin tecelli etmesini bekliyoruz.”
“Erdoğan’ı dinleyecek halimiz yoktu”
Özel, TBMM’nin açılışında; AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında siyasi parti liderlerinin görüldüğü tabloyu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şu açıklamayı yaptı: “Bir ülkede yasama yılı açılıyorsa ve yasama yılı açılırken ülkenin Cumhurbaşkanı gelip konuşma yaparken o ülkenin ana muhalefet partisi, son seçimlerin birinci partisi ve tüm anketlerin birinci partisi, o Meclis’in kurucu partisi yoksa burada herkesin oturup bir düşünmesi lazım. Cumhurbaşkanı’nın demesi lazım ki ‘Ben yasama Meclisi’ne gidiyorum yürütmenin başı olarak…’ Bence olmamalı, tarafsız olmalı ama. ‘Ve geçen sene bizi burada karşılayanlar yok.’ Bunu bir düşünmesi lazım. Onlara oy verenler düşünüyor. Ben sahada, sokakta ‘Ya niye gitmediniz?’ diyen bir kişi duymadım. Normalde gitmese der ki ‘Biz sizi oraya gidin diye seçiyoruz.’ Ama öyle bir zulüm altındayız ki, öyle bir haksızlık altındayız ki fikren karşımızda olanlar bile bu tutumumuza dönüp diyorlar ki ‘Ne yapsın adamlar? Gidip de orada nasıl dinlesin şimdi o Cumhurbaşkanı’nı?’ Bu sefer ben geleceğim, buradaki arkadaşlarımıza, ailelerine, bizlere oy verenlere ne diyeceğim? Buradan çıkarılacak bir mesaj var. Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasını dinleyecek halimiz yoktu. Hal mi bıraktılar dinleyecek? Diyalog zemini mi bıraktılar? Veya insan ‘Gücü elime geçirdim’ diye bir savcıyı yetkilendirip siyasi rakiplerine bu zulmü yapar mı? Sayın Erdoğan’a açıkça soruyorum: Sen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken bu suçlamaların hepsine muhataptın. Bir gün polis gelmedi, bir gün gözaltı olmadı, bir gün tutuklu yargılanmadın. Sana yapılmayanı şimdi arkadaşlarımıza nasıl reva görüyorsun? Bunu yapınca da biz Meclis‘e gelmeyince de kimse kusura bakmasın.”
“Saldırı altında olan biziz”
Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Onun dışında yansıyan resimler, yorumlar… Orada bulunan siyasi partilerden, örneğin DEM Parti de yıllarca ağır zulümler gördü, halen görüyor. Sayın Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ bu hükümetin iradesiyle ve kararıyla halen daha içerideler. Onların da zaman zaman protestoları oldu. Partilerin tavırları, tutumları kendileri açısından, kendi yetkili organlarında değerlendirilip kararlaştırılır. Biz protesto ediyoruz diye herkes protesto edecek diye bir şey zaten beklemedik. Hatta hiçbir partiye çağrıda da bulunmadık. Baskı altında olan, saldırı altında olan biziz. Onun dışında diğer siyasi liderler, Meclis’in çalışması sırasında Meclis Başkanı açılıştan sonra davet eder, giderler. Buradan o siyasi liderlere kötü bir söz söyleyecek halimiz yok. Onlar davete icabet etmişler. Ancak biz de içinde bulunduğumuz konjonktürün ve saldırının icap ettirdiği şekilde dün orada bulunmadık. Bugün arkadaşlarımız oradadır. Meclis’teki çalışmalara en etkin şekilde katılacaklardır. Onun dışında kimseye söyleyecek sözüm yok. Hiçbir lidere haksızlık etmem ve haksızlık edilmesini de istemem.”