Beden eğitimi, müzik ve el işi derslerini o perili köşkte görürdük. Bina, Whittall ailesinden Richard Whittall’e aitti. Sonradan okula bağışlanmış dünya güzeli bir köşktü. Gerçi bağışlanmış mı yoksa terk edilmiş mi orası muamma idi. Büyük ihtimal ikincisi…
***
Bembeyaz mermerli geniş bir girişi, ahşap trabzanları ve çıkmaya korktuğumuz bir kulesi vardı.
O binadaki her dersi iple çekerdim.
Özellikle müzik derslerini.
Alt katın soldaki büyük odasında siyah kuyruklu bir piyano vardı. O evi terk edenlerin ardında bıraktığı müthiş bir piyano.
Akordu yoktu, bazı tuşları basmazdı. Ama yine de müzik öğretmenimiz o piyanoyla bize şarkılar çalmaya çalışırdı.
Teneffüs olduğunda ben de gizli gizli otururdum piyanonun başına. Çalmaya çalışırdım.
Çünkü o aralar annem bana, karşı komşumuz Gülfidan Teyze’nin konservatuvarda okuyan oğlu Ajlan’dan piyano dersleri aldırıyordu.
Aslında kendisi de öğrenci olan hocamdan öğrendiğim şekilde ‘elimin içinde yumurta tutar gibi’ tuşlara basar, çalıştığımız parçaları o akortsuz, bazı tuşları sessiz piyanoyla çalmaya çalışırdım.
Bir de o evde yaşadığımı hayal ederdim.
Uzun kuyruklu eteklerim, tüylü, tüllü şapkalarımla beyaz mermer merdivenlerinden çıktığımı, kocaman ağaçlı bahçesinde dolaştığımı hayal ederdim.
O köşk benim masalımdı.
***
Bir Cumhuriyet Şarkısı filmini yeni izledim.
Ve daha ilk sahnesinden kokusu bile hala burnumda ola o köşke gittim.
Ama asıl hissettiğim ağır bir vicdan azabı ve hüzün oldu.
Çünkü canım Sırrı Süreyya Önder bana bir konuşmamızda demişti ki “Bu filme git ve lütfen çıkınca beni ara”….
Eşeklik ettim.
Filme gitmedim.
Ne demek istediğini de anlamadım.
Meğer filmin hikayesi ve senaryosunda emeği varmış.
Özgür Özel açıklayınca anladım.
Çok geç oldu.
***
Canım Sırrı…
Filmi izledim, çok ağladım be!
Keşke her zamanki nezaketinle rica ettiğin gibi izleyip seni arasaydım.
Eşeğim ben…
Bir bilge göçüp gidince ardından “bir kütüphane yandı” derlermiş…
Sırrı sen gittin koca bir kütüphane yandı…
Çok üzgünüm.
Sana vedam böyle olsun.
***
Bir piyano sustu, bir kütüphane yandı.
Ve ben, geç kalmışlığın ağır hüznüyle…
Şimdi o köşkün küllerinde oturuyorum.