Özcan Durmaz * - Gazeteniz yazarı Ozan Yeşiltepe gazetenizde peş peşe çıkan iki yazısında; geçmişte yargılandığımız ve beraat ettiğimiz Bergama Çevre Hareketi davası ile hiç ilgimiz olmayan Hablemitoğlu davasını ilgisiz bir şekilde birleştirerek benim bu konuda suskun olduğumu yazdı. Bergama Çevre davası konusu gündeme geldikçe, daha önce açıklamalar yapmıştım. Elbette duymayanlar olmuştur. Öyleyse, yeniden ses verelim.

Kısaca hatırlatayım. 1990’ların başında Bergama’da siyanürlü yöntemle altın çıkarılmasına karşı Bergamalılar, belediyemizin ve partimizin başını çektiği büyük bir çevre direnişi başlatmıştı. Bu direniş 10 yıl kadar sürmüş ve siyanürlü yöntemle çalışacak olan altın madeni işletmeye açılamamıştı. Basın ve Türkiye geniş bir şekilde direnişi desteklemişti. Türkiye’de görülmüş en büyük ve en uzun süreli halk direnişiydi.

Bergama halkının direnişini aşamayacağını anlayan Amerikan Altın Şirketi yerli işbirlikçileriyle birlikte 2002 yılında düğmeye bastı. Direnişe karşı iftira kampanyası başlatıldı ve birden atmosfer değişti. Almanya’nın Türkiye’de altın çıkarılmasını engellemek için, Türkiye’deki Alman Vakıfları aracılığıyla Bergamalıları ayaklandırdığı iddia ediliyordu. Bu iddialar ise İsveç’te yaşadığını belirterek emniyete ihbar mektubu yazdığı söylenen Prof. Metin Deliormanlı isimli birisine dayandırılıyordu. Son derece sansasyonel olan bu iddialar dönemin bazı gazetelerinde ve TV’lerinde geniş şekilde yer aldı. Gazeteci Necip Hablemitoğlu da yazdığı kitapta aynı iddiaları tekrarladı. Medyanın yıllardır yere göğe koyamadığı Bergama’nın ‘Çevre Kahramanları Asteriksler, Hopdediksler’ gizli  bir elin dokunuşuyla ertesi gün bazı gazeteler ve TV’lerde ‘Alman ajanı’ olarak gösterilmeye başlandı. Konu o dönemde çok yaygın bir şekilde bazı medya organlarında her gün işlendi, iddialar adeta bir linç kampanyasına dönüştürüldü.

İddialar ihbar kabul edilerek, 1990’lar Bergama’sının CHP ilçe Başkanı Oktay Konyar, CHP’li Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Belediye Halkla İlişkiler Müdürü Özcan Durmaz, İzmirli ve İstanbullu ünlü Çevre davaları avukatları ve Türkiye’deki Alman Vakıfları temsilcilerinin de içinde olduğu 15 kişi hakkında Legal Casusluk suçlamasıyla Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açıldı.

Hakkında dava açılanların yarısından fazlası birbirini tanımıyordu, tıpkı son dönemin kumpas davalarındaki gibi ilk kez mahkemede karşılaştılar. Yapılan yargılama sonucunda; Prof. Metin Deliormanlı diye birisinin olmadığı ve ihbar mektubundaki iddiaların asılsız olduğu, dosyaya giren delillerin sahte olduğu, Bergama’daki eylemlerle Alman Vakıflarının bir ilişkisinin görülmediği gerekçeleriyle davada yargılanan herkes beraat etti.

Süreci başlatan sahte isimli ihbar mektubu ile sahte deliller ise son dönemdeki Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi kumpas davalarıyla birebir benzerlik taşımaktadır. Anlaşılıyor ki FETÖ Bergama Çevre Davasında kumpasçılığın antremanını yapmış. Ancak o dönemde sahteciliklerine mahkemeyi ortak edemediklerinden olsa gerek yargılananların mahkumiyetini sağlayamamışlar. Ya da zaten mahkumiyeti değil korkutmayı amaçlamışlar. Bilemiyoruz.

Sonrasında, davanın yarattığı korku atmosferi nedeniyle Bergama çevre direnişi kırıldı. Maden ise FETÖ’nün baş finansörü olan KOZA şirketine satıldı. Satışın yapıldığı dönemde FETO’nun Pensilvanyada yaşadığını ve CIA ile içli dışlı olduğunu, madenin bir Amerikan şirketinden FETÖ şirketi olan KOZA’ya çok düşük bir fiyata satıldığı bilgilerini de hatırlatalım ki; kumpas tam anlamıyla görünür hale gelsin.

FETÖ’nün ilk kumpas davası mağdurları Bergama Çevre Hareketinden yargılananlardır. Şimdi daha net görüyoruz ki o dönem büyük bir kumpastan kurtulmuşuz.

Bugünün kumpas davalarında olduğu gibi o dönemde de birkaç ay boyunca her gün bazı gazeteler ve TV’lerde, Bergama Çevre Hareketi hakkındaki iddialar ve açılan dava içeriği ile ilgili psikolojik saldırı niteliğinde yayınlar yapılmıştı. O dönemde gazeteci Hablemitoğlu’nun hayatını kaybettiği alçak suikast bile bazı medya organlarında, “Bergama davası ile ilgili olabilir mi?” diye değerlendirilecek kadar psikolojik saldırılarda ileriye gidilmişti. Tıpkı son dönemdeki kumpas davalarıyla ilişkilendirmeye çalışılan birçok ilgisiz olay gibi.

Kısaca özetlememden de anlaşılacağı gibi; 2002 sonunda sadece Bergama Çevre davasında Legal Casusluk suçlaması ile suçlandık, yargılandık ve 2003 Şubat ya da Mart ayında beraat ettik.

Ama Ozan Yeşiltepe İz Gazete’de geçtiğimiz günlerde yazdığı iki yazısında da benim, Hablemitoğlu cinayeti davasında yargılandığımı ve beraat ettiğimi ama nedense bu konuda da suskun kaldığımı söylüyor.

Bu bilgi doğru değil. Hablemitoğlu cinayeti dosyası ile Bergama Çevre Hareketi davaları apayrı, birbiriyle ilgisi olmayan davalardır. Yukarıda da dediğim gibi rahmetli Hablemitoğlu’na düzenlenen suikastın ardından bazı basın organlarında; Hablemitoğlu cinayetinin sebebi Bergama ve Alman vakıfları davası olabilir mi diye yazılar çıkmıştı.

Hablemitoğlu dosyası ile benim ne ilgim olabilir. O davada bırakın yargılanıp beraat etmeyi tanık olarak veya başka bir sebeple dahi adım yoktur. Niye olsun? Yeşiltepe’nin yazısında yazılanlar kesinlikle doğru değildir. Yakışıksız, kabul edilemez, çirkin bir iftiradır. Yazıyı yazan kişi Hablemitoğlu davasında benim yargılandığımın belgesini göstermeli ve iddiasını ispat etmelidir.

Bergama çevre direnişi, Hablemitoğlu’nun yazdığı kitabın perde arkası ve Hablemitoğlu cinayeti konularında yine gazeteniz yazarı Özer Akdemir’in birkaç gün önce, İz Gazete’de geniş bir yazısı yayınlandı. Orada bütün olanlar ayrıntılı bir şekilde anlatılmış durumda. Orada da görüleceği gibi Hablemitoğlu davası ile Bergama Çevre davası apayrı şeylerdir. Bu iki davanın aynı davaymış gibi gösterilerek kişiliğime yönelik bir algı operasyonu yapılmaktadır. Siyaseti etik kurallar yerine belden aşağı vurarak, yalan ve iftira ile yapanların çirkin saldırılarına Hablemitoğlu cinayetini bile karıştırma noktasına geldikleri görülüyor.

Benim yargılandığım ve beraat ettiğim Bergama çevre davasına yönelik olarak dava öncesi ve dava sırasında yapılan saldırgan ve çevre hareketini psikolojik olarak yıldırma amaçlı, linç niteliğindeki yayınlar ise şimdilerde Aliağa siyasetin de Özcan Durmaz’ın rakiplerinin can simidi oldu. Aliağa’da gelenek oldu, ne zaman parti içi bir yarış olsa, rakipler internetteki eski gazete yayınlarını aleyhte kullanmak için piyasaya çıkarır, “ Bak biliyor musun Özcan Durmaz Alman ajanıymış” diye elinde dolaştırır ve bunlardan kendilerine siyasi destek sağlamaya çalışırlar.

Şimdi de erken yerel seçim söylentileri çıktı; parti içi ve parti dışı siyasi rakiplere Özcan Durmaz’a vurmak için malzeme lazım. “Öyleyse, gelsin Google hazretleri. 14 sene önceki kumpas haberleriyle kafaları karıştıralım. İmalı ve müphem ifadelerle, olayları ve eski haberleri biraz eğip bükerek yeniden servis edelim.  Özcan Durmaz ve diğer yargılananlar bu kumpas davadan 2003 Şubatında beraat etmiş, aradan 14 yıl geçmiş ama olsun. Biz yazalım, konuşalım, kafalar karışsın” kıvamında birileri. Bunları yaparken de niyetlerini saklama gereği bile duymadan, beni kastederek  “O, başkan olamayacak” diye yazıyorlar, aynı yazı içinde. Yani niyet gayet açık, yol kesmeye çalışıyorlar. Ne diyelim? Allah çarşılarına, pazar versin.

Bergama çevre hareketinden yargılanmış olmak benim Onur Madalyamdır. O çevre mücadelesinde halkını satıp Amerikan şirketiyle işbirliği yapanların karşısına, Bergama köylüleriyle birlikte çıkarak çevre ve yaşam hakkını savundum. Bu mücadelenin parçası olmanın gururunu ömrüm boyunca taşıyacağım ve evlatlarıma bu onuru miras bırakacağım.

Ama günlük siyasi ve kişisel hesaplar için Bergama çevre mücadelesini karalayıcı nitelikli yayınlar yapılması, yazılar yazılması yakışıksızdır ve kabul edilemez.

Hablemitoğlu cumhuriyet ve aydınlanma şehididir, hepimizin kalbindedir. Öldüğünde partimizin üyesiydi. FETÖ’nün ve derin yapıların işlediği bilinen ve hepimizin nefretinin odağı olan bu alçak cinayeti parti içi hesaplara alet etmek en hafif deyimiyle ayıptır.

Gazetenizden bu cevabı okuyucularınıza ulaştırma olanağını sağladığınız için size ve okuyucularınıza teşekkür eder sevgi ve saygılarımı sunarım.

*Cumhuriyet Halk Partisi Aliağa İlçe Başkanı

Ozan Yeşiltepe'nin 'Hablemitoğlu' başlıklı yazısı için TIKLAYIN

Ozan Yeşiltepe'nin 'Hablemitoğlu başlıklı yazımın ardından' başlıklı yazısı için TIKLAYIN

Özer Akdemir'in 'Hablemitoğlu ve Bergama Köylü Direnişi' başlıklı yazısı için TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi