İZMİR HABERLERİ

KESK talepleriyle Ankara yolunda: Bakanlığın önünde taleplerimizi dile getireceğiz

KESK İzmir Şubeler Platformu, 8. Dönem TİS görüşmeleri taleplerini Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde haykıracak. KESK MYK Üyesi Sema Pınar, “Siyasal iktidara karşı KESK olarak kamu emekçilerinin sesi, vicdanı ve mücadele gücü olmaya devam edeceğiz” dedi.

Abone Ol

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), İzmir Şubeleri, İzmir Mimarlık Merkezinde bir araya gelerek yaptığı açıklamada 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) taleplerini dile getirdi. 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşme (TİS) sürecindeki KESK emekçileri, ülkenin dört bir yanında emeğin ve emekçinin haklarını savunmak için bir kez daha mücadeleyi büyüteceklerinin sinyalini verdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Karadeniz, Ege ve Marmara olmak üzere dört koldan, toplam 30 ilde sahaya inerek işyerlerinde örgütlü kamu emekçilerinin taleplerini doğrudan toplayacaklarını belirten KESK emekçileri, illerdeki emek ve meslek örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle bir araya gelerek TİS mücadelesini güçlendireceklerinin altını çizdi.

KESK’ten 7 maddelik talep

KESK üyeleri gazetecilerin karşısına geçerek 8. Dönem TİS sürecinin 7 maddelik talebini dile getirdi. Eğitim, Örgütlenme ve Basın Yayın Sekreteri Sema Pınar, toplu is sözleşmesi döneminde kamu emekçilerinin yıllardır görmezden gelinen temel haklarını ve taleplerini kararlılıkla ifade ettiklerini anlattı. Pınar, gerçek bir toplu sözleşme düzeni grev hakkı olmadan düşünülemeyeceğini ve 12 Eylül rejiminin ürünü olan mevcut sistemin sendikal faaliyetleri göstermelik hale getirdiğini öne sürerek grev hakkının anayasal güvence altına alınmasına dikkati çekti.

KESK’in taleplerini sıralayan Pınar, şunları dile getirdi:

1. Kamuda istihdam edilen yüz binlerce sözleşmeli ve güvencesiz emekçi, geleceğini kaygıyla izlemektedir. Kadrolu, güvenceli istihdam derhal sağlanmalıdır.
2. Kamu çalışanlarının maaşını oluşturan ek ve yan ödemeler temel ücrete dâhil edilmeli, emeklilikte sefalet ücretine mahkûm edilen kamu emekçilerine insanca bir yaşam hakkı tanınmalıdır.
3. Liyakati ve hakkaniyeti yok sayan mülakat uygulaması, yandaş kadrolaşmanın bir aracı haline gelmiştir. Tüm kamu atamaları, şeffaf, eşit ve yazılı sınava dayalı bir sistemle gerçekleştirilmelidir.
4. Ücretliler üzerindeki ağır vergi yükü sürdürülemez hale gelmiştir. Dolaylı vergiler azaltılmalı, artan oranlı gelir vergisi sistemi adil biçimde yeniden düzenlenmelidir.
5. Emekçilerin gerçek temsilini engelleyen ve kamu sendikacılığını etkisizleştiren 4688 sayılı yasa, kamu emekçilerinin talepleri doğrultusunda demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla yeniden yazılmalıdır.
6. Unvan, kadro ya da hizmet sınıfı ayrımı yapılmaksızın, 1. dereceye ulaşmış tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge hakkı tanınmalıdır. Bu düzenleme, hem çalışırken hem de emeklilikte mali haklarda iyileşme sağlayacak, adaletsizliklerin giderilmesi yolunda önemli bir adım olacaktır.
7. Tüm kamu emekçileri en az yoksulluk sınırının (85 bin TL) üzerinde bir ücret almalıdır.”

Fatura emekçiye kaynak sermayeye

Sema Pınar, yaşanan krizlerin faturasının emekçiye kesildiğini ve kaynakların ise sermaye şirketlerine aktarıldığını dile getirdi. Türkiye’nin önceki dönem ekonomi bakanlarına gönderme yapan Pınar, “Türkiye, bir dönem ‘dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi’ olarak tanıtılırken bugün halkına yoksulluğu, sefalet ücretlerini ve güvencesizliği reva görmektedir. Bugün uygulanan ekonomi politikalarında Kemal Derviş’in neoliberal programıyla başlamış, Nureddin Nebati’nin ‘heterodoks’ adı altında yürüttüğü plansızlıkla sürdürülmüş, Mehmet Şimşek eliyle IMF politikalarının güncellenmiş haliyle derinleştirilmiş.
Bu programlar; sermayeyi ihya eden, emeği yok sayan, zengini daha zengin yapan, emekçiye ise sefalet dayatan politikalardır. Bu politikalar, ‘yerli ve milli siyaset’ illizyonu adı altında küresel kapitalizmin tüm talimatlarına teslim olmaktır. Onlar har vurup harcadılar. Faturasını biz ödemeyeceğiz. Biz bu düzene itiraz ediyoruz!” dedi.

TİS masası emeğin mücadele alanıdır

Pınar, “1 Ağustos’ta Taleplerimizle Çalışma Bakanlığı Önündeyiz” diyerek taleplerini bakanlığın önünde haykıracaklarını dile getirdi. KESK MYK üyesi Sema Pınar, “KESK olarak 16 Temmuz ve 1 Ağustos tarihleri arasında yürüttüğümüz saha çalışmaları sonrasında, kamu emekçilerinden ve örgütlü toplum kesimlerinden topladığımız talepleri, 1 Ağustos 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kamuoyuyla ve basınla paylaşacağız. Toplu Sözleşme Masası bir ortaoyunu sahnesi değil, emeğin mücadele alanıdır! Siyasal iktidarın gölgesinde büyüyen, emekçiden çok iktidarın çıkarlarını gözeten sendikal yapılara karşı; KESK olarak kamu emekçilerinin sesi, vicdanı ve mücadele gücü olmaya devam edeceğiz. KESK, eşitlikçi, güvenceli, demokratik ve insan onuruna yaraşır bir çalışma yaşamı için mücadeleyi büyütmeye; kamu emekçilerinin haklarını her platformda savunmaya kararlıdır. Eylem takvimimizi ve örgütlenme süreçlerimizi önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşmayı sürdüreceğiz. Emekçilere, esnafa, köylüye, gençlere, kadınlara sırtını, patronlara ve rantiyeye yüzünü dönmüş bu iktidara karşı, Anadolu’ya yayılarak emekçilerin taleplerini Ankara’ya taşıyacağız! KESK olarak, ekte yer alan tabloda belirtilen illerde TİS faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Tüm kamu emekçilerini, bu vesile ile, ekmeklerinden, geleceklerinden eden bu sefalet tuzağına karşı, itiraz etmeye, mücadelemizde birleşmeye davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.