İZMİR HABERLERİ

İzmir’de yargılamalara itiraz: Delil bulamayacaklar çünkü bir suç yok

İzBB soruşturmasına dair konuşan Av. Aydın, iddia makamının delil bulmaya çalışmasına yönelik duyumlar aldıklarını söyleyerek, “Önce tutuklayıp sonra delil aramasınlar. 3 yıldır bulamadıkları delili bulamayacaklar çünkü suç yok. Aynı anda farklı yerde yargılananlar için nasıl aynı kararlar çıkıyor? Eğer bir şey yapıldıysa bir gün ortaya çıkar. Bu söylediklerim, kimin kimi şikâyet ettiğinden daha önemli” dedi.

Abone Ol

Tunç Soyer’in avukatı Dr. Murat Aydın, İzTV’de Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) soruşturmasına dair konuşan Aydın, tutuklanan tüm isimlerin suçsuz olduğunu vurguladı. Aydın, “Soruşturmayı kim başlattı” tartışmalarının bir kenara bırakılması gerektiğini söyledi.

Sürecin hukuki kısmını takip ettiklerini söyleyen Aydın, “Tutukluluğuna karşı itirazımızı yaptık. Süreci bekliyoruz. Elbette tutuklamayı gerektiren bir durum yok. Diğer arkadaşlarımızın durumu da aynı. Onlar da haksız yere tutuklandı. O kararlar için de itirazlar yapıldı. Süreç devam ediyor” dedi.

‘İtiraz etmediler’

Onlarca kişinin hukuksuz şekilde cezalandırıldığını dile getiren Aydın, “Gerçeklik bir bütün ifade eder. Bir kısmını dile getirip bir kısmını dile getirmediğiniz zaman ya da daha öne çektiğiniz zaman farklı değerlendirmeler olur. Soyer’in de benim de üzüldüğümüz şey; soruşturmanın kim tarafından başlatıldığı ile ilgili mesele. Kim tarafından başlatılmış olursa olsun, Soyer, Aslanoğlu ve arkadaşları haklarında bir soruşturma yapılmasına itiraz etmediler. İfade vermeye de itiraz etmediler. O yüzden kimin şikâyet ettiği ya da soruşturmayı kimin başlattığı önemli değil, önemli olan ve itiraz ettiğimiz; haksız, hukuksuz şekilde yapılıp arkadaşlarımızın cezaevlerine konulmuş olması” diye konuştu.

‘Hiçbir şey çıkmaz’

Soruşturmada dört ana başlıkta dört ayrı suçlama olduğu bilgisini veren Aydın, “Savcılık bu soruşturmaların hepsini bir çuvala doldurup klasörlerce dosya yaparak sanki ortada büyük bir suç varmış algısı yarattı. Özellikle son on yılda, kaç tutuklama çıkarsa soruşturma o kadar başarılıymış gibi bir algı oluştu. Polisin motivasyonu da bu şekilde. Ama yaptıkları soruşturma sonunda kaç kişi mahkûm oldu ona bakmak lazım. Bu dosyada İZBETON’la ilgili bir soruşturma var, kooperatiflerle ilgili var, İZBETON’un asfaltları ile var, İZBETON’un temsil ağırlama ödenekleriyle ilgili bir soruşturma var. Her biri farklı başlangıçlara sahi. O yüzden bunu kim başlattı tartışması anlamlı değil. Bir de herkes kendisine lazım olan kısmı öne çıkararak tartışmayı yürüttüğünde de başka sonuçlara varmaya çalışıyor. Sayın Soyer ve arkadaşlarımız soruşturmanın yapılmamasından rahatsız değil, adil yapılmamasından rahatsız. Bunca yıllık hukuk bilgimle, deneyimimle söylüyorum, bu soruşturmaların sonucunda ne ihaleye fesat karıştırma ne de dolandırıcılık çıkmaz. Hiçbir şey çıkmaz. Sürecin kendisini bir cezalandırma aracı olarak kullanan, siyasi bir sonuç elde etmek amacıyla kullanan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Hukukun, yargının araçsallaştırıldığı bir süreç yaşıyoruz. Temelde üzerinde duracağımız şey bu olmalı” şeklinde konuştu.

‘Hukuki zemini yok’

Tartışmaların siyasi zeminde tutulma çabası olduğunu aktaran Aydın, “İl başkanımızın tutuklanmasının tek gerekçesi il başkanı olmasıdır. Kooperatif yöneticisi statüsünde yönetici olup ifadeye bile çağırılmamıştır. Sürecin tümü bir siyasal süreç, hukuki zemini yok. O yüzden de tartışmayı siyasi zeminde tutabilmek, parti içi çekişmelere taşıyabilmek için bunun üzerinde bir tartışma yürütülüyor” dedi.

Kim başlattı?

“Soruşturmayı kim başlattı?” sorusunun cevabının çok da önemli olmadığını vurgulayan Aydın, “Saklı gizli bir şey değil, dosyada var. Osman Gökçek’in açıklamalarını tutanak haline getiren savcılık bunula ilgili soruşturmayı başlattı. İZBETON’da konaklama ve seyahatle ilgili harcamalar konusunda İzBB’nin bildirimi üzerine soruşturma başlattı. İZBETON’un araç kiralama ve asfalt işlerinin yerine getirilmesiyle ilgili soruşturmayı İzBB’nin bildirimi üzerine başlattı. Hangisini söylerseniz ona göre bir sonuç çıkarırsınız kendinize. İzBB başlattı desem hangi kısmı için söylediğimi de anlatmam lazım. Anlatmazsam bir şeyi siyasi olarak kullanıyorum demektir. Yani ‘İzBB’nin şikâyetiyle mi soruşma başlatıldı?’ sorusu bir kısmı bakımından doğru, bir kısmı bakımından değil” ifadelerini kullandı.

‘Kira yardımı’ kamu zararı!

Yolsuzlukla ilgili açılan soruşturmada hiçbir şüpheliye menfaatle ilgili soru sorulmadığını aktaran Aydın, “Bugün CHP’li belediyelere karşı açık bir saldırı var. CHP’nin tüzel kişiliğine karşı bizatihi saldırı var. Partinin milletvekillerine, yöneticilerine, il ve ilçe örgütlerine yönelik açık bir saldırı var. Biz bu saldırıları hukuk ve demokrasi adına bertaraf etmek zorundayız. 34 yıldır hukukla uğraşıyorum. 34 yılın birkaç yılı hariç tamamını ceza yargılamasında harcadım. Doktoramı ceza hukukunda yaptım. 26 yıl hâkimlik ve cumhuriyet savcılığı yaptım. 7 yıldır avukatlık yapıyorum. Yargılamanın her aşamasında bulundum. Bir sürü kötü, eksik, içi boş dosya gördüm. Bunun kadarını görmedim. Benim için en üst seviyedir. Polis 47 sayfalık bilirkişi raporunu okudu. Bize, ‘Bu rapor hakkında ne diyorsunuz?’ dedi. Ne diyebilir sayın başkan? Bilirkişi raporlarının tartışılacağı yerler mahkemeler ve taraf avukatlarıdır. Sanığın kendisi değildir. Tüm şüphelilere bir lira haksız menfaat sorusu sorulmadı. ‘Siz şu kişinin parasını çalmışsınız’ denmedi. Kooperatif için yerlerini devreden insanlara kira yardımı yapıyoruz ya ‘Kira yardımını neden yaptınız’ diye soruldu. Kamu zararı diye saydıkları 27 milyon liralık zarar var: Kira yardımı. Biz o kira yardımını belediye meclisinin oy birliğiyle yaptık. Geçen dönem muhalefet meclis üyeleri de dâhil, hep birlikte oluşturduğumuz kentsel dönüşüm modelini yargılıyorlar” dedi.

‘Özeti: Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş’

Kooperatif modeliyle yapılan binaların ve projelerin konuşulmadığını belirten Aydın, “Şimdi Soyer Apartmanı olan apartmanı kimse söylemiyor. Halk Konut Projesi’yle yapılan yerleri kimse söylemiyor. Binaların teslim tarihinin geciktiğini söylediler. Burada bir zarar oluştu, doğru. Bunu inkâr etmiyoruz. Suçla ilgisini sorduğumuzda öyle cevaplar verdiler ki ticaret mahkemesinde olduğumuzu sandık. Kooperatifler Hukuku’nu tartıştık. İsyanımız budur. Daha komik olanı; bazı binaların teslim tarihi henüz gelmedi, gecikme yok. ‘Bunları neden soruyorsunuz’ dedik, ‘Bunlar da ileride nasılsa gecikir, eyleminiz teşebbüs aşamasında kaldı’ dediler. Ceza hukukunda bahsediyoruz. Suçtan bahsediyoruz. Bunun özeti şu: Kurt kuzuyu yemeye karar vermiş. Önümüze Ticaret Kanunu’nu, ihale yönetmeliğini, tebliği koydular. Sevk yazısında ceza hukukuyla alakası olmayan ne kadar alan varsa ona atıfta bulundular” diye konuştu.

‘Hangi ara okudunuz?’

Asıl konuşulması gerekenlerin yapılan haksız ve hukuksuz yargılama olduğunun altını çizen Aydın, “Her şüphelinin ifadesi 80 ila 120 sayfa. Son şüphelinin ifadesi bittikten yarım saat sonra hâkim kararı okudu. Hangi ara savunmaları okudunuz, kararı yazdınız? Sonra ‘Cemil Tugay mı şikâyet etti?’ diye soruyorlar. Kim ederse etsin. Hâkimlerin tarafsızlığı, bağımsızlığını konuşuyoruz. Emniyet birimlerinde 100 küsur arkadaşımızı, 4 gün boyunca beton üzerinde bir battaniyeyle yatırdılar. 70-80 kişi sırayla bir tuvalet kullandılar. İnsanlara işkence sadece elektrik verilerek yapılmıyor. Emniyette gördüğümüz, işkence ve kötü muameledir. Müvekkilim ve arkadaşlarım 70 saatten fazla süre, gayri insani koşullarda tutuldular” ifadelerine yer verdi.

‘Karamsar olmayın’

Suç bulamadıkları için çeşitli gerekçelerle delil yaratmaya çalışıldığı iddialarına karşı uyaran Aydın, “İddia makamının, kimi belediye çalışanlarını, bilgi sahibi sıfatıyla gayri resmî olarak savcılığa çağırdığını, giden kişilere, ‘İtirafçı mı olacaksın?’ dediğini, ‘Ne biliyordun?’ diye sorduğunu, söylediklerinin işine yaramayacağını anlayınca ifade bile almadan yollandıklarını duyuyoruz. Bu yollara girmesinler. Savcılık bir kişiyi ifadeye çağırabilir, ilgili kişi de gidip ifade verebilir. Ama çağırdığı kişinin onun istediği şeyi söylemeyeceğini anlayınca ifadesini yazmadan gönderemez. Önce tutuklayıp sonra delil aramasınlar. 3 yıldır bulamadıkları delili bulamayacaklar çünkü suç yok. Aynı anda farklı yerde yargılananlar için nasıl aynı kararlar çıkıyor? Bir şey yapıldıysa bir gün ortaya çıkar. Daha önce heykelini dikeceği savcıların heykelini dikmedi bu siyasi iktidar. Her kamu görevlisi hukuka uygun davranmak zorundadır. Bu söylediklerim kimin kimi şikâyet ettiğinden daha önemli. Hep birlikte adalet talep etmek zorundayız. Her hukuksuzluğa şaşırmalıyız ve tepki göstermeliyiz. Hukuk talep etmeliyiz. Ayın karanlık yüzündeyiz. Tablo kötümser ve karamsar ama biz kötümser değiliz. Toplum da karamsar olmasın. Korkmayın” mesajını verdi.


Her şüphelinin ifadesi 80 ila 120 sayfa. Son şüphelinin ifadesi bittikten yarım saat sonra hâkim kararı okudu. Hangi ara savunmaları okudunuz, kararı yazdınız? Sonra ‘Cemil Tugay mı şikâyet etti?’ diye soruyorlar. Kim ederse etsin.

‘Birbiriyle çelişmiyor’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İzmir Milletvekilleri Deniz Yücel ile Murat Bakan’ın soruşturma hakkındaki açıklamalarının birbiriyle çelişmediğini vurgulayan Aydın, “Soruşturma içerisinde birbirini tamamlayan parçaları ifade eden anlatımlar. İzBB’nin iç denetim raporunu savcılığa verip vermesi de sorun değil. Soruşturma da yapılabilir. Ama bu soruşturma adil yapılmadığı için bu noktadayız. İzBB bu bildirimi yaptı, hatta şikâyetçi oldu. Yargımız, siyasi iktidarımızın anlayışı böyle olmasa, savcılar mesleklerinin gerekli yerine getirse sonuç böyle olur mu? Bunun parti için ve yereldeki siyasete tekabül eden noktalarını anlamıyor ya da önemsemiyor değilim. Ama arkadaşlarımız cezaevindeyken bu tartışmanın iç tartışmaymış gibi konuşulmasını haksız buluyorum. O arkadaşlarımız şikâyet edildikleri için değil, haksız kararlara muhatap oldukları için cezaevindeler. Asıl sorumluyu gözden kaçırmayalım” açıklamasında bulundu.