İzmir’de artan kuraklık ve azalan su kaynakları, su kesintilerini daha da uzattı. İzmir Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü (İZSU), 2 günde 1 uygulanan planlı ve dönüşümlü su kesintilerinin 15 Ekim’e kadar devam edeceğini açıkladı. Kesintiler Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Menemen, Gaziemir, Bornova, Buca, Karabağlar, Balçova, Konak, Narlıdere, Güzelbahçe ve Menderes olmak üzere 13 ilçede uygulanacak. İzmir’de sonbahar ve kış aylarındaki yağışlarla barajların dolması umut ediliyor.
Ekim sonunda Tahtalı Barajı’nın dibini göreceğiz!
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, yağışların barajlara etkisini değerlendirdi. Barajların dolması için öncelikle toprağın suya doyması gerektiğini ifade eden Yaşar, “Pazartesi günü Tahtalı Barajı’nın doluluk oranı yüzde 3.61’di. O gün yağmur yağdı, bir gün sonra bu oran yüzde 3.54’e düştü. Bugün ise yüzde 3.47’ye geriledi. Barajlar kova değildir. Barajın dolması için öncelikle çevresindeki toprağın suya doyması lazım. Yani en az 8-10 gün yağış olması gerek. İzmir’de barajları etkileyen yağmurlar aralık ayında yağar. Her zaman aralık ayının 10’undan sonra kentimizde barajlar yükselmeye başlar, nisan ayının 15’ine kadar dolmaya devam eder. Ondan önce pek mümkün değil. Ekim sonunda biz Tahtalı Barajı’nın dibini göreceğiz. Hafta sonu güzel bir yağış bekleniyor. Bu yağış ancak düşüşü birkaç gün durdurabilir. Baraj daha sonra tekrar düşmeye devam eder” bilgisini verdi.
İzmir’de gerekli tedbirler alınmadı
İzmir’de 15 Ekim’e kadar devam edecek olan su kesintilerine de değinen Yaşar, “Bana göre su kesintilerine geçen yıl başlanmalıydı. Haftada en az iki gün sular kesilmeliydi. Çünkü rezerv olarak suyumuzun kalması lazım. Ben 2020 yılında yaklaşan kuraklıkla ilgili dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e bir mektup yazdım. Hatta aynı mektubu Cemil Tugay’a da gönderdim. Su konusunda B ve C planlarının yapılması gerektiğini ifade ettim. Ancak dikkate alan olmadı. İzmir’de suyun A planı bile yok. Mesela 2020’de Amerika çim ekmeyi ve sulamayı yasakladı. Fransa’da yüzme havuzlarındaki suları itfaiye çekti. İspanya’da çok su isteyen elma, armut gibi ağaçlara yalnızca kurumayacak kadar su verilmesi kararlaştırıldı. Dolayısıyla birçok ülke 2020 itibarıyla önlemlerini almaya başladı. Ülkemizde ve İzmir’de ne yazık ki gerekli tedbirler alınmadı. Kuraklık geldi ama bizim yöneticilerimiz maalesef hazır değil” ifadelerini kullandı.
Suda siyaset olmaz!
Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan suyun tarım alanlarında kullanılabileceğinin altını çizen Yaşar, “Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan günde 500 bin metreküp müthiş bir su var. Her zaman söylüyoruz, gelin bunu tarım alanlarında Menemen ve Gediz’de kullanalım diyoruz. Menemen ve Gediz’den çektiğimiz su da rezerv olarak kalsın. Ancak bunu da dinleyen yok. Tahtalı barajının dolu olduğu dönemlerde de suyu ısrarla kuyulardan çektik. Bu nedenle de Türkiye’de en pahalı suyu İzmir’de kullandık. Çünkü yeraltından su çekmek maliyetli bir iş. İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetiminde hidrojeolog ve jeoloji mühendisi yok. Su konusunda yetkin kişiler bu insanlardır. Suda siyaset olmaz, su bir gerçektir ve ona göre plan yaparsın” diye konuştu.
İzmir su fakiri bir kent
İzmir’de kişi başına düşen su miktarının Türkiye ortalamasının da altında olduğuna dikkat çeken Yaşar, “İzmir su fakiri bir kent. Türkiye’de kişi başına düşen potansiyel su miktarı yaklaşık bin 340 metreküp. Bin metreküp fakirlik sınırıdır. İzmir’de bu rakam 600 metreküp. Yani biz fakirin de fakiri bir kentiz. Ancak İzmir, Türkiye’yi bir kenara bırakın dünyadaki en önemli tarım merkezlerinden biri. Musluklardan sular 2-3 günde bir aksın çok sorun değil ancak o suyu tarım ürünlerine zamanında veremezsen, o tarım ürününü yakarsın. İşte o zaman kıtlık ve açlık başlar. Açlık başlarsa savaşlar başlar” dedi.