MİHRİCAN CANDEMİR/ İZ GAZETE- İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin sağlık çalışanları, hastanedeki birçok personelin İzmir Şehir Hastanesi’ne gönderilmesi sonucunda ortaya çıkan boşluk nedeniyle ağır çalışma koşullarına maruz kaldı.

Başhekimlik binası önünde eylem yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 1 Nolu Şubesi ve Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası (Hep-Sen) İzmir Şubesi üyesi sağlık çalışanları, artan mesai saatlerine ve ağır çalışma koşullarına karşı atama istedi.

Yapılan eylemde; hekim, hemşire ve teknisyenlerin iki kişilik işi tek başına yaptığı, hastanenin kaldıramayacağı bir hasta yükü olduğu, acile başvuran hastaların nerede açık yatak bulunursa oraya yatırıldığı söylendi.

Sağlık emekçisi isyanda

Ağır çalışma şartlarını eleştiren Hemşire Hülya Ulaşoğlu, insani çalışma koşullarının sağlanması, hastalar ve sağlık çalışanları için atama istedi.

Ulaşoğlu, “Bir şehir hastanesi açtınız bir tane sağlıkçı ataması yapmadınız. 2 yıldır bu hastanenin açılacağı belliydi. Bugün bir sürü sağlık emekçisi işsiz. Sen atama yapma, hazır sağlık çalışanını iki kat çalıştır, oradakine 12-13 saat nöbet tuttur. Olmaz öyle şey. Bu ne basiretsizliktir? Sağlık emekçisi isyanda, şehir hastanesi kabusumuz oldu. Ayrıca her şeyden önce evimize gitmek istiyoruz. İnsanlar 10-12 gün nöbete kalıyor. Bu insani bir şey değil. Yasal olarak da uygun değil” diye konuştu.

Başhekim duysun

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Başhekimine ve Başhemşiresine seslenen Ulaşoğlu, “Bu idare duysun. Başhekim de başhemşire de yeni geldiler. Geldikleri yerde de aynı şeyi uyguluyorlardı. Burada personel biraz fazlayken, bize zorla nöbet izni kullandırdılar. ‘Evinize gideceksiniz’ denildi. 24 saat yasaklandı ve çalıştırılmadık. Uzaktan gelen arkadaşlarımız dedi ki, ‘Ben uzakta yaşıyorum, 24 saat çalışayım evime gideyim’. Kabul etmediler ve ‘Çalışan sağlığı ve güvenliğine uygun değil’ denildi. Bu mu uygun şimdi? 24 saat, 10-12 gece hemşirenin burada kalması mı uygun? Yuh olsun size, yazıklar olsun. Sürekli gidiyoruz kapılar kapalı. ‘CİMER’e yazın, sağlık müdürlüğüne gidin’ deniliyor. Siz niye buradasınız? Biz dilekçe yazarken ‘Silsileyi aştın, önce sorumluna sonra bana gel’ deniliyor. Şimdi gittiğimizde yine kapılar kapalı. Bu bizimle alakalı değil. Biz bu kurumun çalışanlarıyız, devlet memuruyuz. Bizim muhatabımız burası. Siz gidip Sağlık Müdürlüğü’nün kapılarını aşındıracaksınız. Biz sadece insanca yaşamak ve çalışmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Ayrıca hastaların mağdur olduğunu da vurgulayan Ulaşoğlu, “Bu hastane artık eğitim ve araştırma hastanesi değil. Eskiden hastanelerin bir kimliği vardı. Bugün Nöroloji binasında cerrahi hastası yatıyor. Nasıl olacak bu? Hekimi nerde? Yok. Hastanın başına bir şey gelse profesyonel hemşire o hastaya yetişemiyor. Buradan suç duyurusunda bulunuyoruz. Hasta hakları ihlali var. Türkiye, tarihinde böyle bir şey yaşamadı. Sağlıkta ticaret ölüm demektir” şeklinde konuştu.

2 kat fazla çalışıyoruz

Kamu çalışanlarından iki kat fazla çalıştıklarını vurgulayan SES İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Hava Akcan, bu durum sonucunda sağlık emekçilerinin ne fazla para alabildiğini ne de dinlenebildiklerini söyledi.

Akcan, “Normal insan olarak yaşayamaz hale geldik. Kamu emekçilerinin haftalık çalışma saati yasada belirtildiği üzere 40 saattir.  Olağanüstü koşullarda sadece valilikçe belirlenecek olan mesai saatleri son zamanlarda idari amirlerce yapboz tahtasına çevrilmiş, bir sonraki gün mesai saatinin belirsizliği içindedir. Sağlık emekçileri zaten iş kolu gereği gece gündüz, 24 saat hizmet veren bir iş koludur.  Fakat sağlık emekçileri aylık ortalama 168 saat değil, 250 ile 290 saati aşan mesailer yapmaktadır. Hatta ayda 120 saat gün aşırı nöbetler tutarak 24 saat aralıksız çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Sağlık emekçileri, hekim, hemşire ve teknisyenler artık iki kişinin yaptığı işi tek kişi yapıyor. Bu sistem insanca çalışmaya yakışan bir sistem değildir. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 100 yıl önce kadınlar ve çalışanlar da insanca bir yaşam için mücadele ettiler. Bugün geldiğimiz yerde 100 yıl öncesinden farksızdır. Bu şekilde çalışmak ne vicdana ne de yasalara sığmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Bu çığlığı duyun

Sağlık emekçilerinin sadece bedenen değil, ruhen de yıprandığını belirten Akcan, “Artık yeter, tükendik. Sadece beden sağlığımız değil, ruh sağlığımız da iyi değil. Bu çığlığı duyun. ‘Şehir Hastanesi açılınca iş yükü azalacak’ denmişti ama öyle olmadı. Hastanenin kaldıramayacağı bir hasta yükü var. Hastanemiz Eğitim Araştırma Hastanesi kimliğini tamamen kaybetti. Acile başvuran hastalar nerede açık yatak varsa oraya yatırılır oldu, klinik kavramı yok oldu. Kliniklerde profesyonelleşen, tecrübeli çalışanlar, hastaları tanıyamaz hale geldi. Hastalar hangi klinikte? Hekimi kim? bilmez halde, hekim hastasını katlarda arayarak muayene etmek zorunda. Bu durum sağlıkta şiddeti tırmandırırken çalışanda yorgunluk, tükenmişlik, değersizlik ve mesleki itibarsızlık duygusunu artırmakta” diye konuştu.

Bıçak kemikte

Bir an evvel geçici görevlendirmelere son verilmesi gerektiğini ifade eden Akcan, yeni atamaların yapılması gerektiğini de söyledi. Akcan, “Hangi ay kim nerde çalışacak? Kaç nöbet tutacak, daha doğrusu bu ay 10 gece mi 12 gece mi nöbet tutulacak? Bu ay geçici göreve kimler gidecek? gibi sorunlar sağlık emekçilerini tüketti. Artık sabretmek, ‘bu ay son, şu kadar personel alınacak’ gibi sözler duymak istemiyoruz. Evimize gidemiyoruz. Yüksek nabız ve çarpıntılarla, kollarında serumlarla nöbete devam eden arkadaşlarımız var. Düşük tehdidi yaşayan gebeler var. Zorla, hiçbir mazeret dikkate alınmadan geçici görevler yapılmakta. Hastanemizden şehir hastanesine gönderilenler, hastanemize de ilçelerden geçici görevle getirilen sağlıkçılar var. Yönetemiyorsunuz. Tüm çalışanların huzurunu bozdunuz,  halkın sağlığını, çok övünerek anlattığınız ama içi boş çıkan hasta hakları güvenliğini, çalışan sağlığı güvenliğini hiçe saydınız. Duvarlara kocaman kocaman ‘Hastanemizde hekim seçme hakkınız vardır’, ‘Kalite bizim adımız’, ‘…çalışan sağlığı güvenliği birimi kurduk’ demeye de yazmaya da utanmıyorsunuz. Artık yeter bıçak kemikte. Bir an evvel geçici görevlendirmelere son verilmeli, yeni atamalar yapılmalı. Atamalar yapılana kadar da şehir hastanesinde personel açığı olan klinikler kapatılmalıdır. Yapılan bu uygulamanın ne hastaya ne de çalışana faydası vardır. Bu uygulamada ki ısrarın faydası, kârı ancak % 70 doluluk garantisi verdiğiniz holdingleredir” şeklinde konuştu.

Editör: Duygu Kaya