İZMİR HABERLERİ

İzmir'de özel okul fiyatları dudak uçuklattı: En düşük 170 bin TL

İzmir’de özel üniversitelerin kayıt ücretleri dudak uçuklattı. En düşük fiyat 170 bin TL olurken, en yüksek fiyat ise 614 bin TL'ye kadar yükseldi. Eğitimciler ise duruma tepkili.

Abone Ol

İzmir’de özel üniversitelerin kayıt ücretleri dudak uçuklattı. Okulların açıkladığı son rakamlara göre, Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu 170 bin TL, tüm fakülteler 430 bin TL, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu 395 bin TL’den öğrenci kaydetti. İzmir Ekonomi Üniversitesi; Hukuk Fakültesi için 559 bin TL, Sağlık Bilimleri Fakültesi için 516 bin TL, Meslek Yüksek Okulu için 180 bin 750 TL, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi için 473 bin TL talep etti. Tınaztepe Üniversitesi Tıp Fakültesi KDV hariç 614 bin 614 TL, Sağlık Bilimleri Fakültesi KDV hariç 421 bin 712 TL, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu KDV hariç 337 bin 884 TL oldu.

Eğitim satılan bir ürün değil

İzmir’de özel üniversitelerin fiyatlarının aşırı oranda artmasına eğitimcilerin tepkisi sürdürüyor. Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şube Sekreteri Efem Bilgiç, eğitimin ticarileşmesine karşı olduğunu dile getirdi. Sendikanın tavrının net olduğunu vurgulayan Bilgiç, “Eğitim temel bir insan hakkı. Ticari eğitim fırsat eşitsizliği yaratıyor. Eğitim satılan bir ürün değil. Artan fiyatlar, hizmet kalitesinin artmasına yönelik bir adım değil, tamamen yaşadığımız ekonomik durumla ilişkili. Sadece insanlar değil şirketler de ekonomik koşullardan olumsuz etkileniyor. Şirketler bu durumu müşteri olarak gördükleri öğrenci ve velilere satıyor. Doğal olarak daha düşük fiyatlarla kayıt yaptıran öğrencilerin aileleri de bu durumdan şikayetçi. Nitekim doğan sonuçlar bizleri de şaşırtmıyor” dedi.

Devlet okullarının için boşaltıldı

Kayıt ücretlerinin artmasıyla öğrencilerin özel üniversitelerden ayrıldığına vurgu yapan Bilgiç, “Bu süreç milli eğitimde başladı. Milli eğitimde devlet okullarının niteliği düştü. Devlet okulları ‘imam hatip’ statüsüne düşürülerek içi boşaltıldı. Dolayısıyla da insanlar ekonomik durumu çok iyi olmamasına rağmen kaliteli eğitimi tercih ettikleri için o dönemlerde özel okullara gitmek zorunda kaldı. Dini eğitime maruz kalmak istemeyen aileler, evlatlarını özel okullara göndererek daha iyi eğitim almalarını istiyor. Bu da özel okullara olan bakış açısını normalleştirdi. Belki bu insanlar çok zengin değiller ama buna rağmen de özel okulları tercih ediyorlar. Bu ekonomik koşullarda söz konusu tercih iyice zorlaşıyor” diye konuştu.

Paran kadar eğitim

Eğitim-İş 3 No’lu Şube Başkanı Barış Düdü ise eğitimin parayla ölçüldüğüne dikkati çekerek “Bu fiyat tablosu kamusal eğitim anlayışının ve sosyal devlet ilkesinin terk edildiğinin göstergesi. ‘Paran kadar eğitim’ diyen bu bakış açısı, vakıf üniversiteleri üzerinden bir şirket anlayışı ile bu süreci özele devretti. Ailelerin umudunu da sömüren bu sistem gün geçtikçe temel eğitim sürecine dalga dalga yayılmakta” dedi. Anayasa’da yazılan ‘eşitlik’ ilkesinin üniversitenin kapısında da olması gerektiğini söyleyen Düdü, “Kamusal eğitim, devletin tüm yurttaşlara eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim sağlaması ilkesine dayanır. Ancak eğitimin neredeyse her kademede paralı hale dönüşmesi, sadece parası olana fiilen tanınır hale getirilmesi toplumsal adaleti sarsmakta, sınıflar arasındaki eşitsizliği derinleştirmekte” ifadelerine yer verdi.

Velilerin 50 bin liraya kayıt olunan üniversitenin fiyatının 300-400 bin TL bandına çıkacağını öngöremediğini belirten Düdü, “Bu durum öğrenciler üzerinden büyük bir psikolojik ve sosyolojik baskıya sebep olurken hem başarının düşmesine hem de eğitimin yani üniversitenin terk edilmesine sebep oluyor. Ayrıca vakıf üniversitelerinde burslu okuyan öğrencilerin sayısının çok az olması nedeniyle büyük bir nitelik sorunu da ortaya çıkıyor” dedi.