6 Mayıs 1972 yılında idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan için düzenlenen anmalar sembolik olarak yapılmaya devam ediyor. İzmir Gençlik Örgütleri de Alsancak’ta buluşarak 3 Fidan’ı sloganlar eşliğinde andı. Anmanın sonunda ise aktivistler ellerindeki gülleri denize attılar.

3 Fidan için bir de açıklama yapan İzmir Gençlik Örgütleri; ‘’ Gençlik olarak Denizlerin bizlere bıraktığı devrimci mirası devralıyoruz. Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in yolunda, onların mücadele ruhuyla devrim ve sosyalizm mücadelemizi büyütüyor, gençliği örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.’’dedi.

İzmir Gençlik Örgütü’nün açıklaması şu şekilde;

‘’Onlar türkülerimizin dinmeyen isyan ezgileri, onlar tarihe adlarını kazıyanlardı. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 6 Mayıs 72’de devlet eliyle katledilen 3 devrimci, yoldaşımızdı. 68 gençlik hareketi tüm dünyada özgürlük, isyan ve devrim ateşi yayılırken Anadolu’da kendini Mahirlerle, Sinanlarla, Denizlerle, İbolarla kampüslere, sokaklara, dağlara taşıdı. Öğrenci gençlik öncülüğünde hareketlenen sokak eylemlilikleri, toplumsal harekete yön vererek devrim mücadelesini büyüterek, rotasını kampüslerin dışına çevirdi. Emperyalizmin uzantılarına karşı Deniz Gezmiş ve yoldaşları Amerikan 6. Filosunu denize döktü. Filistin kamplarında enternasyonel ruh ile emperyalizme  ve faşizme karşı savaştı. Düzen içi siyasetten gerçekleştirdikleri devrimci kopuşla, anti-emperyalist mücadeleleriyle bu topraklarda devrimci mücadelenin temellerini şekillendirdi.

Emperyalist-kapitalist yerli işbirlikçileri eli ile sistem yağma, rant ve talan politikalarını bugün her türlü şiddet aygıtını kullanarak devrimcilere, halklara yöneltmektedir. Yönetme krizi içerisinde pandemiyi fırsata çevirmeye çalışmaktadır. Yaşadığı ekonomik ve siyasi krizden Suriye ve Kürdistan’da uyguladığı savaş politikalarıyla çıkmaya çalışmakta, baskı ve şiddetle yaşadığı krizi atlatmaya çalışmaktadır. Koronavirüs salgını gerekçe gösterilerek mafya liderleri serbest bırakılırken avukatlara, gazeteciler, halkın seçtiği milletvekilleri ve binlerce öğrenci hala tutukludur. Zenginler lüks evlerinde kendilerini izole ederken, milyonlarca işçi işyerlerinde patronların karları için çalışmaya devam etmektedir. Tarih sınıf savaşımları tarihidir. Ve bugün burjuvazinin devleti kendi sınıf çıkarları doğrultusunda örgütleniyor, siyasal ve ekonomik krizlerden baskı ve şiddetle kurtulmaya çalışıyor; ama çabaları nafiledir. Nasıl ki Denizler bu topraklara anti-emperyalist mücadeleyi kazıdılarsa, Amerikan 6. Filo’sunun döküldüğü denizde bugünün kan emicileri de yerlerini bizlerin mücadelesiyle bulacaktır.

Bu kan denizinin ufkundan kızıl bir güneş doğacak

 Dünya’da pandemi seviyesine yükselen korona virüs salgınıyla birlikte ekonomik ve siyasal kriz giderek derinleşiyor. Devlet bir yandan abdest ve kolonya tavsiye ederek emekçi halka “başınızın çaresine bakın” diyor, öbür taraftan patronları kurtarmak için otelleri, fabrikaları açma hesapları yapıyor. Zenginler evlerinde otururken sağlık emekçileri canlarına pahasına korona virüsle mücadele ediyor, ücretli izin hakkı gasp edilen milyonlarca işçi salgın koşullarında sermayenin çarkları altında ezilmeye devam ediyor. İktidarın salgını fırsata çevirme gayesin infaz yasasından, salgınla mücadele bahanesiyle ranta açılan alanlardan, turizm sektörünü kurtarmak için değiştirilen sınav ve akademik dönem tarihlerinden, göstermelik sokağa çıkma yasakları ilan edip işçiler çalışsın diye özel izin çıkartan kar hırsından anlıyoruz.

 Halk sağlığının korunabileceği, bu sömürü düzeninin sürdürülmesi gibi bir seçenek bizim için kalmamıştır. Bizim için gençliğin içine sürüklenmeye çalışıldığı geleceksizlik kuşatmasına karşı mücadelenin esas dinamiğini meşru talepler etrafında yükselen emekçi isyanlarıyla buluşmak oluyor. Nasıl ki 68 gençliği Zap Suyu’na inşa ettikleri Dev-Genç köprüsüyle, üretici köylü mitinglerine, büyük işçi mücadelelerine verdikleri destekle emekçi halkın her daim yanında oldularsa, biz de 68 devrimci gençlik hareketinin bıraktığı bu devrimci mirasa sahip çıkıyor, bugün dayanışma ağlarında, sokaklarda, bulunduğumuz her alanda emekçi halkın sağlığı ve geleceği için mücadele etmeyi kendimize görev biliyoruz. Emekçi halkın sağlığının iktidarın yönetememe krizine karşın kitlelerin kendi yaratıcı ve yıkıcı gücüyle sağlanacağını görüyoruz. Kapitalizmim çürümüşlüğüne karşı devrimci mücadelenin yükseltilmesini, ezilenlerin yegane kurtuluşu bulunan devrim mücadelemizin zafere taşınmasını tüm yakıcılığıyla hissediyoruz. Ve bu devrimin Denizlerin devrim ve sosyalizm bayrağını ellerine alan bizlerin omuzlarından yükseleceğini ifade etmek istiyoruz.. Dünyayı var edenlerin ya açlık ya salgın ikilemine sıkıştırıldığı, bugünlerde bu mücadelenin büyütülmesi geleceksizliğe karşı yürüttüğümüz mücadelenin esasını oluşturduğunu belirtiyoruz. Tacizin, tecavüzün, açlığın, yoksulluğun, sefaletin üzerinde yükselen bu sistem bize ne vaat edebilir? Üniversitelere atanan rektörleriyle,  güvenlik-polis şefleriyle bu sistem daha ne kadar ayakta kalabilir? İnsan onuruna ve yaşamına yaraşır bir hayat ancak sosyalizm ile var olacaktır. Tarih bizleri bir kez daha sahneye çağırıyor.   Kapitalist sistem emekçi halka salgından, ekolojik krizden, doğa ve emek sömürüsünden, ekonomik krizden, emperyalist savaşlardan başka bir şey ifade etmiyor. Ancak devrimi görmek, eşit ve özgür bir yaşamı yani sosyalizmi inşa etmek için mücadeleye atılmak gerekiyor.

Gençlik olarak Denizlerin bizlere bıraktığı devrimci mirası devralıyoruz. Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in yolunda, onların mücadele ruhuyla devrim ve sosyalizm mücadelemizi büyütüyor, gençliği örgütlenmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.   

Yusuf, Hüseyin, Deniz Sürüyor, Sürecek Mücadelemiz

Devrim şehitleri ölümsüzdür. 

Denizlerin yolunda, gençlik sokakta’’

Editör: Haber Merkezi