Mustafa Balbay - Siyasi tarihe baktığımızda en zor zamanların başında kurtarıcıdan kurtulmanın geldiğini görürüz.

"Kurtarıcı" öyle bir hışımla yürür ki toplumun ve devlet kurumlarının üstüne, artık ondan kurtulmak birinci sorun haline gelir.

12 Eylül 1980 askeri darbesinde ülke yönetimine el koyan ekip terörü o gün durdurmuş olmanın verdiği "güçle" 13 Eylül günü şöyle demiştir:

"Tüm kurumları, devleti, rejimi ve toplumu yeniden dizayn edeceğim."

1971 12 Mart ara rejiminde kuşa dönen 1961 Anayasası tümüyle ortadan kaldırılmış, yerine bütün özgürlükleri dar sınırlar içine sokan 12 Eylül Anayasası getirilmiştir.

Türkiye yıllarca bu anayasayı düzeltmek için uğraşmıştır. Üçte biri değiştirilmiş olan bu anayasanın yerine ne yazık ki yenisi yapılmamıştır.

Anayasa tümüyle değiştikten sonra öteki kurumların esamesi mi okunur?

Tüm kurumlar 12 Eylül "kurtarıcılarından" payını aldı.

Üniversitelerin özerkliği kuşa çevrildi. YÖK gibi üniversiteler üstünde her türlü kontrol gücüne sahip bir kurum üretildi.

Ülke ve bölge barajı getirilerek istikrar gerekçesiyle seçmen iradesinin Meclis'e eksik yansımasının önü açıldı. Bölge barajı yıllar sonra kaldırıldı.

***

Bugün yeni bir kurtarıcıdan kurtulma sorunu ile karşı karşıyayız .

15 Temmuz sonrasında gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AKP hükümetinin yeni iktidar gücü kullanma evresine girdiğini görüyoruz.

Darbeye destek verdiği şüphesiyle sadece kişilerin değil onların kullandığı binaların da cezalandırıldığı bir dönemi yaşıyoruz.

Buna pire için değil yorgan, bina yakmak denir.

15 Temmuz sonrası TBMM'den kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi alan hükümet bu yetkisini fiilen saraya devretmiş durumda.

Özünde sadece acil konularla ilgili çıkarılması gereken KHK'lar devletin yeniden dizayn edilmesi için kullanılmaktadır.

AKP 15 Temmuz öncesi 14 yıllık iktidarında sorunlu olduğunu iddia ettiği kurumlarla ilgili yeni yasa çıkarmış, sorunu çözmek yerine daha karmaşık hale getirmiştir. Bunu fark edince de yeni bir yasa çıkarmış, her iki adımı da devrim ya da reform olarak nitelemiştir.

KHK gücü ile birlikte bu tür girişimler daha vahim hataları beraberinde getirmektedir.

***

AKP, tıpkı önceki tek parti iktidarları gibi hiç düşmeyeceğini, sonsuza dek iktidarda kalacağını düşünerek hareket etmektedir.

Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.

Türkiye'nin güncel sorunlarının başında AKP'nin karşısına güçlü bir seçenek koymak gelmektedir.

Bunun olmaması da eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü demokrasisi öyle ya da böyle işlemekte olan her ülkede mevcut iktidarın bir alternatifi büyür.

Bu, olacak.

Türkiye'nin demokrasi birikimi sadece darbe girişimlerini durdurmakla sınırlı değildir.

Demokrasiyi güçlendirmek ve kurtarıcıların tek adam olmasına izin vermemek de birikime dahildir.

 

EYLÜL SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi