Artık canımıza tak etti. 1800’li yıllardaki kölelik, bugün ücretli köleliğe dönmüş durumda. Ne iş yeri güvencemiz ne de iş güvenliğimiz kalmış durumda, hele hele sağlık çalışanlarının can güvenliği zaten ölümlerle tescilli.

1 Mayıs’ı diğer tüm milli ve dini bayramlardan ayıran fark, tüm dünyada kutlanması ve sınıf bilincinin yerli yerine oturmasıdır… Emekçilerin sermayeye karşı birlik olduğunu gösterdiği gün olmasıdır… Aynı zamanda geçmişten bugüne mücadeleye ışık tutmasıdır. 1 Mayıs’ı bize bırakan emekçileri minnetle anarak mücadelemize devam ediyoruz.

Teknolojik olarak öyle bir büyüme, öyle bir değişimden bahsediliyor ki; sermayenin sözcüsü medya ve reklamlarda neredeyse emekçiler artık günde 6 saat çalışacak, ağır işleri makinalar yapacak biz de piknik yapacağız, nasıl yaşadığımız ve hangi koşullarda çalıştığımızı bilmesek her gün bayram yapacağız. Gelin görün ki süreç öyle değil…

Emekçilere saldırı arttıkça artıyor, evet bizim sağlık emekçileri olarak geçmişe göre elde ettiğimiz haklar var. (Nöbetlerin ekstra mesai olarak kabul edilmesi ve komik de olsa ücretlendirilmesi, kadın emekçiler için doğum sonu izinlerin yasallaşması, süt izni, mesleki görev tanımları vb.) Evet dünyada ve ülkemizde değişen ve büyüyen teknoloji ve sermaye var. Ama kim için?

Sağlık alanında övüne övüne bitirilemeyen ve iktidarın her fırsatta reklamını yaptığı, otelcilik hizmeti konforu anlatılarak şahlandırılan, gelişmiş ülkelerin vazgeçtiği bir model; Şehir Hastaneleri… Çeteler için ballı kaymak biz sağlık emekçileri için sürgün ve emek sömürüsü… Halk için ölüm… Esnek, güvencesiz çalışmanın mayalanması sanki Şehir Hastaneleri… Sağlıkta Dönüşüm’ün geldiği son nokta. Sanki bundan sonra emekçilere saldırının ne olacağı, nasıl olacağı, sermayeye ve yandaşlara halktan, emekçilerden toplanan vergilerin nasıl akıtılacağının resmi.

Sağlık emekçileri neler yaşıyor? Halkın sağlık hakkı ne durumda? İktidar ustalık döneminde adım adım örüyor, bir avuç zengine mi yoksa emekçilere mi hizmet ediyor bunun bir turnusol kağıdı adeta.

1886’da 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canım ne isterse deyip ayağa kalkan bedel ödeyen emekçilere minnet borçluyuz ve bugün bizim aynı taleplerle tekrar ayağa kalkmamız şart. Neden?

Sağlık emekçileri 24 saat kesintisiz gece gündüz çalışıyor, haftada 40 saatlik mesai diye bir kavram yok sağlıkçılar için. Haftalık 70, 80 saati bulan mesailer var. Nerede dinlenme hakkı, nerede aile, nerede çalışan sağlığı güvenliği? Sistemin kendi hukuk kuralları dahi işlemez halde.

Geçici görevler, liyakatsiz yöneticiler, keyfi görevlendirmeler, hele hele bin bir çeşit istihdam modeli ile parçalanan emekçiler… Alınan ücretlerin emekliliğe yansıtılmaması sağlık emekçilerinin geleceğinin karartılması ve yüzde yüz üstünde kâr açıklayan şirketlerden değil bizden, tüm emekçilerden alınan vergiler… Artık canımıza tak etti.

1800’li yıllardaki kölelik, bugün ücretli köleliğe dönmüş durumda. Ne iş yeri güvencemiz ne de iş güvenliğimiz kalmış durumda, hele hele sağlık çalışanlarının can güvenliği zaten ölümlerle tescilli.

Sağlıkta Dönüşüm sadece sağlıkçıları değil tüm halkı etkiliyor, bu 1 Mayıs’ta biz sağlık emekçileri İNSANCA ÇALIŞMAK, İNSANCA YAŞAMAK İÇİN alanlara çıkarken aynı zamanda ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ ULAŞILABİLİR SAĞLIK HAKKI için de alanlarda olacağız.

Editör: Özlem Çimen Durmaz