KÜLTÜR SANAT

Hülya Akyüz’den Seslerin Tuhaftan Muâf Anları: Sessizliğin içinden yankılanan hikâyeler

Hülya Akyüz’ün “Seslerin Tuhaftan Muâf Anları” adlı ilk kitabı Biz Kitap tarafından yayımlandı ve raflardaki yerini aldı.

Abone Ol

Kitap modern insanın gündelik hayatın sıradan akışı içinde gizlenen duygusal derinliklerine kulak veren bir öykü seçkisi olarak dikkat çekiyor. Yazar, kitabında büyük olaylardan çok küçük anların, basit görünen temasların, sessiz bakışların ardına gizlenmiş anlamları ortaya çıkarıyor. Akyüz’ün öykülerinde sesler, yalnızca dış dünyadan gelen birer titreşim değil; insanın kendi içindeki yankıların, geçmişle ve şimdiyle kurduğu karmaşık ilişkinin taşıyıcısı haline geliyor.

Kitabın adı bile, yazarın estetik yaklaşımını özetliyor: “Tuhaf” olanın dışında kalabilen, gündeliğin kalabalığı içinde sessizliğini koruyabilen anlar… Bu anlar bazen bir annenin iç sesi, bazen bir çocuğun hatırası, bazen de bir evin içinde yankılanan eski bir müziğin tınısı. Hülya Akyüz, bu seslerin peşine düşerken okuru da kendi iç sesini dinlemeye davet ediyor. Öykülerde duyulan her ses, bir başka sessizliğin yankısı gibi. Yazar, kelimeleriyle yalnızca anlatmıyor; aynı zamanda dinlemeyi, sessizliğin anlamını keşfetmeyi öğretiyor.

Akyüz’ün dili yalın ama yoğun. Her cümle, fazlalıklardan arındırılmış, ritmi özenle kurulmuş bir yapıya sahip. Bu sadelik, metinlerin içindeki duygusal derinliği daha görünür kılıyor. Yazar, kelimelerle gürültü yaratmak yerine, az sözle çok şey anlatmayı seçiyor.

“Seslerin Tuhaf’tan Muâf Anları”nda kadın karakterler belirgin bir yer tutuyor. Ancak bu karakterler yalnızca toplumsal rollerin temsilcileri olarak değil, kendi iç dünyalarının, kırılganlıklarının ve dirençlerinin sesi olarak var oluyor. Kadınlar, sustuklarında bile konuşuyor; sessizlikleri, bastırılmış bir isyanın ya da derin bir kabullenişin yankısına dönüşüyor. Bu yönüyle Akyüz’ün öyküleri, kadın deneyiminin içkin zenginliğine duyulan estetik bir dikkatle örülmüş.

Kitabın atmosferinde şehirlerin de payı büyük. Beton duvarların arasında sıkışmış hayatlar, kalabalıklar içindeki yalnızlık hissi, geçmişe ait bir sesin bugünde yankılanması… Tüm bunlar Akyüz’ün öykülerinde hem mekân hem ruh hali olarak yer alıyor. Yazar, İzmir’in sokaklarında dolaşırken, mekânın insan üzerindeki etkisini ustalıkla hissettiriyor. Zaman ise çizgisel değil; bir sesin çağrıştırdığı hatıra, geçmişle bugünü aynı sayfada buluşturabiliyor.

Kitaptaki öykülerde her hikâye kendi tonunu, kendi ritmini buluyor. Bu da kitabın genelinde bir çeşit “çok seslilik” yaratıyor. Bu çok seslilik, bir yandan toplumsal çeşitliliğe, bir yandan da bireysel iç çatışmalara işaret ediyor. Öyküler, birbirinden bağımsız görünse de, hepsi aynı temel soruya dönüyor: İnsan kendini, başkalarının sesleriyle mi duyumsar, yoksa ancak sessiz kaldığında mı?

“Seslerin Tuhaf’tan Muâf Anları”, sessizlikle dolu bir dünyada duymayı, duyduklarımız arasında seçim yapmayı ve bazen hiçbir şey söylemeden anlatmayı hatırlatan bir kitap. Hülya Akyüz, gösterişsiz ama incelikli bir yazarlıkla, okuru gündelik hayatın gürültüsünden uzaklaştırıp kendi iç sesine yaklaştırıyor. Onun öykülerinde yankılanan ses, belki de hepimizin içinde saklı duran o tanıdık sessizlik: Duyulmak isteyen ama çoğu zaman fark edilmeyen, tuhaftan muâf bir insan sesi.

Künye

Seslerin Tuhaf’tan Muâf Anları

Hülya Akyüz

Biz Kitap

Birinci Baskı

Eylül 2025

İzmir

112 sayfa