İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel oldu. İstanbul’da uygulanmaya başlayan ameliyathane ve endoskopi ünitelerinin hafta içinde saat 22.00, hafta sonları saat 17.00’ye kadar çalıştırılması yönündeki talimatını değerlendiren Yüksel, “Böyle bir sistemin oturtulmaya çalışılması kabul edilebilir değil. Kimsenin memnun olacağı bir sonuçla da karşılaşmayacağız” dedi.
Son dönemlerde randevu ile ilgili sorunlar yaşanmaya başlandığını söyleyen Yüksel, “Halkta bir rahatsızlık oluşmaya başladı. Randevu alınsa da yeterli bakım olmuyor çünkü 5 dakikada bir muayene olma mecburiyeti var. Daha çok hastaya bakılması, performans sisteminde daha çok kazanım elde edilmesi için böyle bir uygulama başlatıldı” diye konuştu.
Yeni angarya
Doktorların sağlık kuruluşlarında hizmet vermek için canla başla mücadele ettiğinin altını çizen Yüksel, “Ancak hâlâ hizmete ulaşamayan vatandaş sayısı çok fazla. Bu, yanlış planlamadan kaynaklanıyor. Hekimlere yeni bir angarya çıkartılmış durumda. İstanbul’da başladı ama başka şehirlere de yayılacak gibi duruyor. Mesai dışında çalıştırmak zaten angarya olarak görünüyor ve Anayasa’nın 18. Maddesi’ne göre de suç. Çünkü hekimler olarak mesai saatleri içerisinde sağlık hizmetlerini sunuyoruz. Ayrıca mesai saatleri dışında acil sağlık hizmetleri de sürüyor. Ama biz bu alanları da çok kötü kullanıyoruz” dedi.
Dünyada acil servise en fazla Türkiye’de başvurulduğunu söyleyen Yüksel, “Hekimler zaten performans sistemiyle 5 dakikada bir muayene yaptırılarak büyük bir iş yükünün altında. Performans sistemi içinde yıpranmış, insanca yaşayacak bir geliri olmayan hekimler mesai saati dışında çalışmaya mecbur bir hal alıyorlar. Gönüllülük esası deniyor ancak değil. Hem ekonomik hem de idari baskı nedeniyle gönüllüymüş gibi görünen ancak mecburen yapılmış bir iş oluyor. Tüm gün hasta bakmış bir hekimin 100’üncü hastası olmayı kim ister? Olaya böyle bakmak lazım. Elbette ki tüm hekimler 48 saat uykusuz kalsalar da hastayı mağdur edecek davranışlarda bulunmazlar ancak bu riski de göz ardı etmemek lazım. Anayasa’nın 50. Maddesi dinleme hakkından bahsediyor. Belli bir saatten sonra herkesin dinlenmeye hakkı var. Böyle bir sistemin oturtulmaya çalışılması kabul edilebilir değil” ifadelerini kullandı.
Vatandaşların randevu alamadığı için öfkesinin arttığını ve sisteme eleştirilerinin yükseldiğini ifade eden Yüksel, “Memnuniyetsizlik öfkeye dönüştü. Çünkü vatandaş nitelikli sağlık hizmeti alamıyor, randevu bulamıyor. Bunlar için çözüm bulmaya çalışıyorlar. Mesai oluşturarak hem hekimin dinlenme hakkından alıyorlar hem de hastanın uygun olmayan koşullarda hizmet alması için mücadele içine girmesine neden oluyorlar” şeklinde konuştu.
Başka sistem mümkün
Son kararın özelleşmeye giden basamaklardan bir tanesi olduğunu sözlerine ekleyen Yüksel, “Bir hasta sağlık kuruluşunda randevu bulamıyorsa ilk seçeneği özel sağlık kuruluşları oluyor. Sağlık çalışanlarından hep daha fazla özveri bekleyerek, onların hayatlarını riske atarak, dinlenme haklarını gasp ederek, angarya yükleyerek onları tüketmeye devam ediyorlar. Hekimler tükendikçe sağlık sistemi tükeniyor, ümitler tükenmeye başlıyor. Bu çözümler son derece sağlıksız. Hedefine ulaşacak çözümler olarak görmüyoruz. Gönüllülük esasıyla başladığı iddia edilen bu çalışma bir süre sonra halkın da baskısıyla mecburi çalışmaya dönüşecek. Bu kadar özverili sağlık çalışanları varken, tüm baskılara rağmen bu kadar iyi niyetli bir toplumumuz varken başka bir sağlık sistemi mümkün. Büyük bir yanlış var. Bu yanlıştan dönülmesi için gerekli adımları atacağız” diye konuştu.