CENGİZ ALDEMİR / İZ GAZETE- TERMİK santraller tartışması ülke gündeminden düşmüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde termik santrallere filtre düzenlemesini veto etmesi muhalefetinde gündeminde eleştirilere neden oldu. Konuya ilişkin HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, santrallerin yüzde 60 kapasite ile çalıştığına dikkat çekerek iktidara,”Siz, hangi sanayi, fabrika açtınız da enerjiye ihtiyacınız var?” diye sordu. İktidarın sıfır atık, poşet ve ağaçlandırma kampanyalarını,‘kamu spotu’ benzetmesi ile eleştiren Çepni gazetemizin sorularını yanıtladı. “Türkiye’de iklim acil durumu ilan edilmeli” uyarısında bulunan HDP’nin Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, halkı çevre konusunda duyarlı olmaya ve yaşadıklarıalanlara sahip çıkmaya davet etti.

‘KANDIRMACADIR’

Erdoğan’ın termik santralleri ile ilgili veto kararıyla, Birleşmiş Milletler iklim zirvesinin aynı güne gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve partisi bu konuda bir dizi açıklama yaptılar. İktidar, “fosil yakıtlardan doğan ve çevre kirliliği açısından masum ülkelerden birisiyiz. ABD ve sanayisi gelişmiş ülkeler bu konuda çok daha suçlu ülkelerdir. Aynı sorumlulukları yüklenmemiz mantıklı değildir” dediler. Akabinde sıfır atık kampanyası, poşet ve en son ağaçlandırma kampanyası kamu spotu tadında girişimlerde bulundular. Başından itibaren yanlış kurulan bir denklemdir. Küresel iklim krizi sadece gelişmiş kapitalist ülkelerin sorunu değil. Herkes bu konuda taşın altına elini koymak zorunda. Öncelikle Paris anlaşmasının meclisden geçirilmesi var. Paris anlaşmasına imza koyup, yürürlüğe koymayan ülkelerden bir tanesi de Türkiye. Erdoğan bacalara filtre takılmamasını veto etti. Bizler yıllardan beri bu konuda mücadele etmemize rağmen, sizler bugün ne değişti de veto ettiniz? Veto kararının BM’nin iklim zirvesine rast gelmesi tesadüf değildir. Bence bu tamamen bir manipülasyondur. Oyalamaca, kandırmacadan başka bir şey değildir.

Enerji şirketlerinin birçok yerde yatırım yapmalarını nasıl okumak gerekiyor?

Baca takma meselesini geçiyoruz bir tarafa kapatılması ve sınırlandırılması konusuna bakmak lazım. Bu şirketlerin faaliyetleri mercek altına alınmalı ve yaptıkları hamlelere bakmak gerekiyor. Enerji şirketleri ülkenin dört bir yanında hala yatırım yapmaya devam ediyorlar. Tüm dünyada iklim krizine neden olan kömür yakıtları ile çalışan termik santrallerinin sınırlandırılarak 2050 yılında tamamen kaldırılması çalışmaları var. Bu 15 santral Türkiye’nin en eski santralleridir ve kapatmaları gerekir. Bacanın takılmaması çok net bir hava kirliliğine nedendir ama çözüm bu santrallerin tamamen kapatılmasıdır. Türkiye’nin dört bir yanında ormanlar kesiliyor. Jeotermal yatırımlar, İzmir’de, Aydın’da resmen JES çöplüğüne dönüşmüş ve halk zehir solumaktadır. Maden şirketleri Dersim Munzur vadisi tümüyle maden sahası haline getirildi. Kaz dağları bir başka kötü örnek. Orada toplumun tepkisinden dolayı geri adım atılmış gibi gösterilse de orada onlarca maden arama izinleri o şirketlere verildiğine dikkat çekmek isterim. Burada bir samimiyet yok

Veto ile düzenleme tamamen iptal anlamına geliyor mu?

Hayır gelmiyor. Şirketlere şunu söylediler, ‘Siz bize bir planlama sunun, şu tarihte bacaları takacağız diye, biz de size zaman verelim.’ Bakanlık hemen öncesinde yaptığı açıklamada, ‘Biz kamuoyunda tartışıldığı gibi, bunlara 2 yıl süre vermiyoruz. Sadece 6 ay süre veriyoruz. Bu 6 ayda bize planlamayı sunup gereğini yapmazlarsa biz yapacağız’ dedi. Biz yapacağız ne demek? diye sorduk. Siz yine halkın parasıyla hazineden alıp bu şirketlere mi vereceğinizi söylüyorsunuz. Bu şirketlerin temel karı da aldıkları teşvik. Milyarlarca lira teşvik alarak ayakta kalıyorlar. Bunlar santralleri kapatmazlar. Bu bir kılıf. Bunu zamana yayacaklar ve veto sonrası yeni bir düzenleme ile bu sürece devam edecekler.

‘DOĞAYA ZEHİR SAÇIYOR’

Termik santrallerinin zararı sadece baca filtresi ile çözülecek bir sorun mu?

Kesinlikle hayır. Bu fosil yakıtlar fazlasıyla kullanıldığında atmosferde sera etkisi yaratıyor. Bunun azı da çoğu da iklimsel sıkıntılara neden oluyor. Petrol, gaz, kömür gibi yakıtların tüketimi bu yüzden çok önemli. Sadece baca takmakla bu sorunlar çözülmüyor. Termik santrallerinin kurulduğu alanlarda tarım alanları yok oluyor. Santrallerde soğutmak için yüksek miktarda su kullanılıyor. O kullandıkları zehirli sular tarım alanlarını ve doğaya zehir saçıyor. Bu meselelerin pansuman çözümleri yok. Bunun temel çözümü ise iktidarın küresel iklim meselesine çok kapsamlı bakabilmesi gerekiyor. Bunun yakın bir gelecek sorunu olarak görmesi lazım. Burada bir tercih yapması gereken iktidar tercihini insandan yana mı, ya da kardan yana mı yapacağını net ortaya koymalıdır. İnsanı, doğayı, geleceği katleden hiçbir kalkınma projesi kabul edilebilir değildir.

Termik santrallerin tam kapasite olarak çalışmayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de bir enerji ihtiyacı yok. İhtiyaçtan fazla bir üretim söz konusudur. Şu anda sadece iletim hatlarının tamiri yapılsa dahi yüzde 50 civarında bir fazla enerji açığa çıkartılabilir. Fabrikalar kapanmış, sanayi her geçen gün geriliyor. Peki neyin ihtiyacı artıyor? Üretim daralıyor. O zaman iktidara soralım siz, hangi sanayi, fabrika açtınız da enerjiye ihtiyacınız var? Termik santraller bugün yüzde 60 kapasitede çalışıyorlar. Bu neyin inadı?

Sizce Türkiye’de iklim acil durumu ilan edilmeli mi?

Bu konuda da halkla birlikte demokratik kitle örgütleriyle, ekoloji örgütleriyle ve doğrudan muhatabı olan kesimlerle oturup konuşulmalı. Halktan, doğadan, iklimden özetle gelecektenyana neler yapılabilir bu sürece müdahil olmak gerekiyor. Halkımızı çevresine ve yaşadığı ortama sahip çıkmaya davet ediyorum. İktidarın amacı bellidir. Doğayı ve insan emeğini sömürmek için her şeyi yapıyor. Bizlere uyanık olmak, yapılanları sorgulamak ve birlik içinde yaptıkları yanlışlara karşı direnmek düşüyor.

Editör: Haber Merkezi