The Wire: Listelerde yıllardır birinciliği kimselere kaptırmayan bu unutulmaz suç draması, Baltimore’un sokaklarından politik sistemine, eğitimden medyaya kadar modern Amerikan toplumunun tüm katmanlarını eleştirel bir mesafeyle mercek altına alan bir başyapıt. Amerikan Rüyası karşısında yaşamın sert gerçekliğinden ilham alan dizi, baştan sona sabır ve dikkat isteyen ama sonunda izleyicisini çarpan türden bir yapım. Zamanında yüz vermeyenler ve yeniden izlemek isteyenler için iyi bir fırsat.
The Sopranos: Kült kelimesinin bir karşılığı varsa The Sopranos’tur. Erkeklik, aile, şiddet, terapi ve modern hayatın çıkmazları üzerine kültürel bir analiz sunan bu unutulmaz hikâye, HBO’nun altın çağını başlatan yapımlardan oldu. Sopranos’tan önce kimse bir mafya hikayesinin böyle anlatılabileceğini düşünmüyordu. David Chase imzalı yapım, New Jersey’de yaşayan İtalyan-Amerikan mafya lideri Tony Soprano’nun iki dünya arasında yaşadığı çatışmaları merkezine alıyor. Merhum James Gandolfini’nin unutulmaz Tony Soprano karakteri, bugün hala TV oyunculuk tarihinde bir eşik olarak görülüyor.
True Detective: Birçok sinemaseverin dünyanın gelmiş geçmiş en iyi suç dizisi olarak kabul ettiği True Dedective’in özellikle ilk sezonu için ne söylense eksik kalabilir. Louisiana’nın kasvetli atmosferinde geçen bu bölüm, Martin Hart ile Rustin Cohle adlı iki dedektifin, ritüellerle bezeli gizemli bir seri cinayet dosyasının peşine düşmesini konu alıyordu. Matthew McConaughey’in unutulmaz ve olağan dışı bir performans sergilediği bu karanlık dizinin sonraki sezonları, belki de en çok bu yüzden izleyicide aynı etkiyi yaratamadı.
Oz: Hapishane draması denince akla ilk gelen dizi hiç kuşkusuz Oz. Yakın geçmişin kült dizilerinden biri haline gelen yapım, televizyon tarihinde kurgusu, sertliği ve sınırları zorlayan tercihleriyle öne çıkıyor. Tom Fontana tarafından yaratılan dizi, “Oswald Eyalet Hapishanesi” olarak bilinen kurgusal bir yüksek güvenlikli erkek cezaevinde geçiyor.
The Penguin: Colin Farrel’ın Gotham’lı suç makinesine hayat verdiği dizi, önceleri Batman evreninde artık şaşıracak bir şey bulamayan sinemasever tarafından temkinli bir ilgiyle karşılansa da bölümler ilerledikçe durum değişti. 2024 yılının en başarılı dizisi olarak öne çıkan The Penguin, Gotham City’de hala izlemeye değer hikayelerin var olduğunu kanıtlıyor.
The Night Of: Amerikan adalet sistemine kafa göz girişen bu sakin ve etkili drama, New York’ta geçen bir cinayet davası üzerinden, düzenin işleyişine ve bireyin bu sistem içinde nasıl ezildiğine odaklanıyor. Riz Ahmet’i John Turturo ile buluşturan dizi, suç ve adalet kavramlarının toplumsal arka planına da bakmayı sevenler için biçilmiş kaftan.
Game of Thrones: Dizi tarihini sonsuza kadar değiştiren bu fantastik Orta Çağ draması, yalnızca heyecan verici savaş ve aksiyon sekanslarından ibaret değil. Gücünü, George Martin’in fantastik edebiyat başyapıtı sayılan serisinden alan Taht Oyunları, insan varoluşunun karanlık yanlarına da cesaretle bakabilmesiyle benzerlerinden ayrılıyor. “Herkes ölmeli”, “herkes hizmet etmeli” ve herkes bunları yapmadan önce Game of Thrones’u en az bir kez izlemeli.
Chernobyl: 1986 yılında Sovyetler Birliği’nde yaşanan nükleer trajediye ve sonrasına odaklanan bu unutulmaz mini dizi, yaşananların ahlaki ve politik bağlamını cesaretle ortaya koyuyor.
Succession: Kurgusal medya devi Waystar RoyCo’nun kontrolü için Roy ailesi içinde patlak veren acımasız savaşı konu alan dizi, sert ve dikkat gerektiren kurgusuyla kendinden önceki hiçbir hikâyeye benzememeyi başarıyor. Ultra zenginlerin dünyasını, seçkin konumlarını korumak için her şeyi göze alan iş insanları ve ışıltılı dünyanın gerisindeki aşılamaz yalnızlığı anlatan Succession, HBO’nun ağır toplarından biri.
Euphoria: 80’ler ve 90’larda çocukluğunu geçirmiş, gençlik dizisi denince Beverly Hills ile Dawson’s Creek’i hatırlayan sinema tutkunlarını, önce şoka uğrattı sonra da birçok yerinden bıçakladı Euphoria! Augustine Frizzell’in yönetmen koltuğunda oturduğu ve aynı adlı İsrail dizisinden uyarlanan yapım, 17 yaşındaki Rue’nun gözünden yeni neslin kimlik arayışı ve kırılgan dünyasına cesur bir pencere açıyor. Karanlık atmosferi, sert kurgusu ve hemen hepsi yıldızlaşan genç oyuncu kadrosu ile öne çıkan yapım, gençlik dizisi janrını 21. yüzyılda yeniden tanımlamayı başardı.