İlk hafta, deplasmanda gelen 3-0’lık rahat galibiyet, zaten bir şeylerin habercisiydi. Ardından Fenerbahçe karşısında alınan beraberlik, sadece bir puan değil; “büyük maçlarda da varız” mesajıydı. Ve sonra yine dış sahada 2-0’lık net bir galibiyet. Yani üç maç, yedi puan, sıfır gol yeme... Bunun adı artık tesadüf değil. Bunun adı planlı bir yükseliş.
Takımda göze çarpan en büyük şey; panik olmadan, soğukkanlı bir oyun anlayışıyla sahaya çıkmaları. Hücum hattı organize, savunma ise neredeyse kusursuz oynuyor. Rakiplere neredeyse pozisyon bile verilmiyor. Bu da bize şunu gösteriyor; sezon öncesi kamp ciddi geçmiş. Teknik ekip takıma sadece kondisyon değil, oyun zekâsı da kazandırmış.
Ama şimdi akıllardaki asıl soru şu: Bu güzel başlangıç geçici bir rüzgâr mı, yoksa kalıcı bir fırtınanın ilk esintileri mi?
Lig uzun. Yol boyunca karşımıza sakatlıklar, kart cezaları, formsuz dönemler çıkacak. Ancak şimdilik görünen şu; Göztepe bu sezona “kümede kalalım yeter” düşüncesiyle
başlamamış. Hedef çok daha yukarıda ve bu artık gizli saklı da değil. Avrupa kupaları hayali yavaş yavaş gerçeğe dönüşebilecek bir seviyede. Takım buna inanmış, şehir inanmış, taraftar zaten hep inançlıydı.
Ve aslında bu hedef, sadece sportif bir başarıdan ibaret değil. Göztepe’nin Avrupa kupalarına katılması demek, İzmir’in futbolda yeniden söz sahibi olması demek. Yıllardır Avrupa’da temsilcisi olmayan bu güzel şehrin, yeniden adını Avrupa’da duyurması demek. Taraftar bunun farkında. Tribündeki enerji, sahaya yansıyor. Oyuncuların bu destekle oynaması bambaşka bir hava yaratıyor. Bu şehir, bu takımı sadece izlemiyor, birlikte yaşıyor.
Böylesine bir sinerji yakalamak her takımın harcı değil. Ve bunu sezon başında yakalamak çok daha önemli. Çünkü iyi başlamak kadar bu enerjiyi korumak da kıymetli. Teknik heyetin işi burada başlıyor belki de. Oyuncuların ayaklarını yere bastırmak, rehaveti engellemek ve rotayı şaşırmadan devam ettirmek şart.
Şimdi gözler önümüzdeki fikstürde. Zorlu maçlar var, özellikle iç sahadaki performans belirleyici olacak. Göztepe taraftarı her zamanki gibi dolu tribünleriyle takımı itecek ama bu sezon takımdan da büyük beklentiler olacak. Her galibiyet, Avrupa hedefini biraz daha gerçek yapacak. Her puan kaybı, sorgulanacak.
Ama bir şey çok net: Bu takım, sadece “oynuyor” değil, bir amaca doğru yürüyor. Ve artık bu hedef fısıldanmıyor. Yüksek sesle, kararlılıkla söyleniyor: Avrupa.