Uygulanan asgari ücret, 4 kişilik bir aileyi ‘’AÇLIK SINIRININ’’ altında yaşama mâhkum ediyor.
TÜRK-İŞ’ in ‘’AÇLIK SINIRI’’ araştırması; bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması; 23 bin 324 TL.
TÜRK-İŞ’ in araştırmasına göre; dar ve sabit gelirli kesimlerin geçim koşulları bozulmaya devam edecek, gıda harcamalarında bile ‘’TASARRUFA’’ gidilmek zorunda kalınacak.
Türkiye’de bugünkü ekonomik koşullarda, ücretli kesimlerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmesinin mümkün olmadığı görülüyor.
Bir yandan yükselme trendini sürdüren enflasyon, diğer yandan çözülemeyen barınma ve beslenme krizi, düşük ücret artışı; yaşamı çekilmez hale getiriyor.
Görünen odur ki; dar ve sabit gelirlilerin yaşam koşulları bozulmaya devam edecek, satın alma güçleri her geçen gün biraz daha azalacak, gıdaya erişimleri zorlaşacaktır. Bu bağlamda; daralan ekonomi, katlanan borçlar, icra dosyaları, tırmanan işsizlik, derinleşen yoksulluk; ‘’AHLAKİ DEĞERLERİ’’ de aşındıracak.
Eşitlikçi toplum ekonomiyi büyütür
Refah üreten ve refahı ‘’hakça’’ paylaştıran ekonomik yapının bileşkesi, ortak paydası; kaliteli eğitim, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı, sosyal adalet ve ‘’eşitlikçi’’ toplumdur. Bu sayılan değerler olmadan ekonomi refah üretemeyeceği gibi var olan değerleri de adil bir şekilde paylaştıramaz. Çünkü; ekonomik büyüme değerler bütününün oluşturduğu sürecin sonucudur.
Ancak ‘’eşitlikçi toplum’’, ekonomiyi büyütür. Kaliteli eğitim olmadan, üretimi sağlayan nitelikli insan kaynağı da olmaz.
Ayrıca; sürdürülebilir hukuk güvenliği olmadan, adil paylaşım ve eşitlikçi toplum da olmaz.
Öte yandan; toplumsal huzurun, barışın, dayanışmanın ve özgürlük ortamında birlikte yaşama iradesinin de anahtarı ‘’eşitlikçi toplum’’ dur.
Sosyal eşitliğin artması; ulusal geliri artırarak ekonomiyi, dolayısıyla ülkeyi büyütür.
Eşitlikçi toplum; sadece ekonomiyi büyütmekle kalmaz, aynı zamanda bireylerin amaçlarını gerçekleştirecekleri yolu da açar. En zenginle en yoksul arasındaki makas arttıkça toplum; sağlıkta, eğitimde, ücret dağılımında, istihdamda, çalışma koşullarında, sosyal güvenlikte ‘’eşitlikçi toplum’’ olmaktan uzaklaşır. Toplumları ileriye taşıyan, medeni ülkeler arasında saygın bir konuma getiren belirleyici güç; adalet, şeffaflık ve fırsat eşitliğidir.
SONUÇ OLARAK
Yarın neye uyanacağımızı bilmiyoruz. Bu belirsizlik; ekonomiyi sarsıyor, istikrarı bozuyor, tedirginliği artırıyor, demokrasiye ve toplumsal huzura zarar veriyor. Vatandaşın seçme ve seçilme hakkı göz ardı ediliyor.