Bülent Kepenek ile Emek Dünyası programının konukları Kafe-Bar Dayanışması’ndan Caner Bostancı ve Turizm İşçileri Dayanışması İzmir Sözcüsü Yusuf Gezer oldu. Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden olan turizm ve kafe-bar çalışanlarının yaşadığı sorular dile getirildi.

‘PANDEMİDEN ÖNCE ÖRGÜTLENDİK’

Örgütlenme sürecinden bahseden Yusuf Gezer, “Çoğu kişi örgütlenmemizin pandemi ile alakalı olduğu düşünüyor ama pandemiden 6 ay önce örgütlenmeye başlamıştık. Başta oteller olmak üzere kafe barlarda yasalardan ötürü örgütlenmek çok güç. Örgütlenmek isteyen birkaç arkadaş birbirimizi sosyal medya üzerinden bularak örgütlendik. Minimum 7 ilde eylem yaptık. Eksikler vardı ama bunlar bize karşı bakış açısı değil de hükümetin tavrından çekindikleri içindi” diye konuştu.

‘DESTEK ALAMADIK’

Devletten herhangi bir destek almadıklarını ifade eden Caner Bostanı, “Ekonomik olarak kendimi desteklemek, okul harçlığı çıkarmak için lise yıllarımızdan itibaren geçici olarak bu iş çoğumuzun mesleği haline geldi. Geriye dönüp baktığımızda kocaman bir boşluk var. Hep sigortasız çalışmışız, sendikasız çalışmışız. Örgütlü hale gelip hakkımızı savunamamışız. Bundan çıkaracağımız dersi de çıkarmaya çalışıyoruz. Pandemi de bunun bizim gerçek mesleğimiz olduğu gerçeğini yüzümüze vurdu. Bu işten ev geçindiren arkadaşlarımız da çok zor durumda. Biz yine bir şekilde vatandaşlık haklarından yararlanabiliyoruz. Bu ilişkilerin, dayanışma ağlarının içinde olmayan mülteciler var. Onlar en kırılgan grup. Biz de devletten herhangi bir destek alamadık. Şartlara uyan çok az insan var” açıklamasında bulundu.

‘SAĞLIKLI BİLGİ VERİLMİYOR’

Mart ayından bu güne kadar geçen sürede neler yaptıklarını anlatan Yusuf Gezer, “İş değişikliği yaptığım için hiçbir yardımdan faydalanamıyorum.  Ailemin yanında yaşıyorum ve birçok müzisyen ve kafe-bar çalışanlarına göre çok şanslı hissediyorum.  Şu anda yeme içme üzerine olan tüm mekânlar kapalı. Mart ayında tekrar kademeli açılma konusunda da bir muamma var. Bize bu konuda sağlıklı bir bilgi verilmiyor. Bu konularda sendika olsun valilik olsun durumuzu gördüğü halde bekliyorlar. Gittiniz yer hükümet kanadında bir yerse önünüze bürokrasi çıkıyor” dedi.

‘OYALAMA TAKTİĞİ’

Avrupa’da ortaya çıkan sivil itaatsizlik eylemlerinin Türkiye’de gerçekleştirilmemesi için hükümetin oyalama taktikleri uyguladığını ifade eden Caner Bostancı, “Türkiye devletinin şöyle bir bakış açısı var; oyalayabildiğimiz kadar oyalayalım.  Zaten destek veriyoruz diyorlar. Ne zaman sesimizi duyurmaya çalışsak hükümet gazımızı almak için hamle yaptı. Küçük esnaf da isyan edecek noktaya geldi.  Sivil itaatsizlik eylemleri başlayacaktı. Hükümet 1 Mart’ta kademeli açacağım dedi. Orada da ağza bir parmak bal çalma durumu var. Bunlar oyalama taktiği” diye konuştu.

‘TÜM KESİMİNDEN TEPKİ GELDİ’

AKP’nin yaptığı kongrelerin çok büyük tepki oluşturduğunu söyleyen Yusuf Gezer, “Sadece sektörel bazda değil toplumun tüm kesiminden tepki geldi. Sektörümüzdeki açılma yaptığımız sivil itaatsizlik ve sokak eylemlerinin etkisiyle olduğunu düşünüyorum. Hükümet önlem almıyor. Açsalar bile yaz aylarında vaka patlaması yaşanacağını düşünüyorum” dedi.

‘TOPLUMSAL MÜCADELE SERGİLİYORUZ’

Amaçlarının toplumsal bir dayanışma kurmak olduğunu dile getiren Caner Bostancı, “İşin sadece resmi kısmında değiliz. Bu işin bir de toplumsal kısmı var. Geçim olarak, psikolojik olarak birbirimize destek vereceğiz.  Bizden kimse düşmeyecek. İntiharı da bırakalım. Aslında toplumsal bir mücadele örmeye çalışıyoruz. Sendikayı reddetmiyor aksine onu da buluşturacak bir mücadele tarif ediyoruz. Biz de turizm ve yeme-içme sektöründe 2-3 kurum bir araya gelerek toplumsal bir mücadele sergilemeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

‘AMACIMIZ DAYANIŞMALARI BÜYÜTMEK’

Sendika kurmanın bugünkü şartlarda pek mümkün olmadığını aktaran Yusuf Gezer, “Özellikle otelcilikte kopuk olan, örgütlenseniz bile bir askı sistemi var bizim için büyük bir sıkıntı. Turizm Bakanı da büyük bir yara diyor. Ama çözüm de kendisinde. Amacımız dayanışmaları büyütmek. Hiyerarşik bir yapılanma söz konusu değil. Bugünkü yasalarla sendikaya dönüşmenin bir anlamı yok. Bu yasaları toplumsal baskılarla değiştirebilirsek, Meclis’te yasalaştırırsak en güçlü sendikaları bizler kurarız” dedi.

Editör: Haber Merkezi