TUĞÇE KAŞ/ İZGAZETE- Türkiye 2018’i ‘Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı’ olarak ilan etmiş olsa da, çocukların yasalardaki düzenlemelere uygun şekilde çalışma hayatı içerisinde yer almadığı bilinmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütünün hazırlamış olduğu rapora göre, tüm dünyada 73 milyonu "tehlikeli" işlerde olmak üzere halen 152 milyon çocuk işçi bulunmaktadır. Özellikle tarım sektöründe çalışan çocuk işçilerin oldukça fazla olduğu araştırmalar sonucunda gözlemlenmiştir. Türkiye’de çalışan çocuk işçilerle ilgili yasal düzenlemelerde 14 yaşını doldurmamış çocukların çalışmasının yasak olduğunu söyleyen Avukat Neşem Batur, “14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler. İş Kanunu açısından en az çalışma/çalıştırma yaşı kural olarak 15 yaştır. Çocuk ve İşçilerin çalıştırılması Usul ve Esasları hakkında yönetmelik ise çocuk işçiyi 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamamış kişi; genç işçiyi 15 yaşını tamamlamış, 18 yaşını tamamlamamış kişi olarak tanımlanmaktadır.” dedi. Batur çocukların yasal düzenlemeler dahilinde bile olsa çalışmasının hem fiziksel hem de ruhsal açıdan uygun olmadığını söyledi. Çocukluklarını yaşama ve geleceğe hazırlanma haklarından mahrum bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi.

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELENİN ÇÖZÜMÜ EĞİTİM

Avukat Neşem Batur, çocuk işçiliği ile ilgi mücadelenin her düzeyde toplu olarak gerçekleştirileceğini  belirtti.  Söz konusu mücadele de eğitim ve okulunda önemli araçlar olduğunun altını çizen Batur, “Amerika'da halı ithal eden firmaların, Hindistan'da üretilen halıların fiyatının belirli bir miktardan fazla  artması durumunda, bu ülkeden halı almaktan vazgeçeceği yine yapılan araştırma sonucu tespit edilmiştir. Bu da çocuk işçiliğinin uluslararası bir problem olduğu ve kolektif bir mücadeleyi gerekli kıldığını göstermektedir. Eğitim ve okulun çocuk işçiliğini sona erdirmek açısından de en etkili araçtır. Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim yaygınlaştırılmalı, eğitim çağındaki çocukların çalıştırılması yasaklanmalı, çocukları çalışmaya iten nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Çocuk işçiliği ile mücadelede, yoksul ailelerin çocuklarını çalışma hayatından alıkoyup okula gönderilebilmesi için, bu ailelere yönelik ekonomik ve sosyal destek politikaları hayata geçirilmelidir.”dedi.

“4+4+4 SİSTEMİ ÇOCUK İŞÇİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇTI”

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından ayrıca yapılan yasal düzenlemeler sonucu çocuk işçiliğinin önünün açılması ve yaş sınırının 14’e kadar düşmesine neden oldu. Batur,” Eğitimde 4+4+4 düzenlemesiyle zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılırken kademeler 4+4+4 olarak ayrılarak, okula başlama yaşı düşürülmüştür. Bununla beraber okuldan ayrılmanın önünün açılması ile birlikte çocuk işçiliğin yaşı da 14’e kadar düşürülmüştür. Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından ayrıca yapılan yasal düzenlemeler ile çocuk işçiliğinin önü çıraklık ve stajyerlik uygulamaları üzerinden artmış, çocuk işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Aday çırak uygulaması ile 12 yaşındaki çocuk dahi çalıştırılabilir olmuştur. Zorunlu eğitim yaşının arttırılması ile çocuk işçilik ile mücadele edilebilecektir” ifadelerini kullandı.

“DENETİMLER SIKLAŞTIRILMALI”

Çocuk işlerin oluşmasını önlemek ya da bu durumla mücadele etmek için denetim yetersizliklerin ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Avukat Batur, “Çocuk işçiliğini önlemek için denetim yetersizlikleri ortadan kaldırılmalı, denetimler ve ceza yaptırımları arttırılmalıdır. Özellikle tarımda çalışan çocuklar için acil önlem alınmalı, eğitim ve sosyal hayattan kopmamaları için politikalar geliştirilmelidir. Bir meslek öğrenme amacıyla yürütülen çıraklık eğitimi, işyerlerinde amacına uygun bir şekilde yürütülmeli ve gerekli denetimler yapılmalıdır. Ayrıca uygulamada çocuk işçiliğine dönüşen çırak işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yasal olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıt yaptırılabilecek çocuk işgücü için kayıt dışı çalıştırmaya karşı denetimler sıklaştırılmalı, ceza yaptırımları arttırılmalıdır.” dedi.

“MÜLTECİ KAMPLARINDA BİLE ÇALIŞTIRILIYOR”

Ülkemize son yıllarda göç eden mülteciler arasında çok sayıda yer alan çocuklarında bu tablodaki yerinin oldukça kötü olduğunu belirten Batur, mülteci kamplarında dahi çocukların çalıştırıldığını ve en çokta kayıt dışı olarak sektör içinde yer aldıklarını söyledi. Özelliklede bu çocukların çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden sayılan dilencilik, fuhuş işlerinde de zorla çalıştırıldığından bahsetti.

“İZMİR’DE KAYIT DIŞI ÇOCUK İŞÇİ VAR”

Özellikle iş güvenliğinin göz ardı edildiği işletmelerde yaşamını kaybeden çocuk işçilerin sayılarının fazla olduğunu ve İzmir’deki bazı bölgelerde çalıştırılan çocukların kaçak olduğunu söyleyen Batur, ”Türkiye’de 2012 yılında çocuk işçi sayısı 601 bin iken, 2016 yılında 709 bin olmuştur. Bu çocuklardan 558 bini kayıt dışı olarak çalışmaktadır. 2016 yılında 56 çocuk iş kazası sonucu hayatını kaybetmiştir. Kayıt dışılığın olması nedeniyle de iş güvenliği şartları denetlenememektedir. Bu nedenle de iş cinayetleri artmaktadır.

İzmir Işık kent Ayakkabıcılar sitesinde 2017 yılında 5 bin çocuk çalıştırıldığı tespit edilmiştir. Daha çok İki çeşmelik ve Karabağlardaki atölyelerde de çocuklar ya çırak adı altında ya da kaçak olarak çalıştırılmaktadır. “dedi.

Ülkemizde 2 milyondan fazla çalışan çocuk işçinin olduğunu söyleyen Avukat Neşem Batur, çocukların çalışmalarına neden olan etkenlerin göç, eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik, düşük maliyetli oluşu, çocuğun çalışarak adam olacağı inancı gibi kültürel nedenler ve aile içi çalıştırmadan kaynaklandığının altını çizdi.

"TARIM SEKTÖRÜNDE DENETİM YOK"

Çocukların erken yaşta çalışma hayatında yer almaları eğitimlerini de olumsuz etkilediğini söyleyen Avukat Batur, ”Eğitim özellikle tarım alanında çalışan çocuklarda kesintili olarak yapılmaktadır. Mevsimlik işte çalıştırılan çocuklar mevsim dönemlerinde eğitimlerine devam edememektedir. Çocuklar en çok tarım sektöründe çalışıyorlar ve 50’nin altı tarım sektöründe denetim yok. Tarımla ilgili UNICEF’ in bu konuda çok güzel çalışmaları oldu, özellikle Adana’da. Aile işletmelerinde de durum vahim. Yedi sekiz tane çocuğu olan aile hepsinin çalıştırıyor ve kendi çocuğu oldukları için birinci derece fertlere sigorta yapılmıyor, İş Kanuna tabii değil. Bunun için yasada çok fazla çelişkiler ve boşluklar var, çocuk işçiliğiyle ilgili tek bir kanun çıkarılması gerekiyor.” dedi.

İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin çocuk işçiliği konusundaki çalışmalarının merkez toplantılarında alt komisyonlarla yürütüldüğünü söyleyen Avukat Neşem Batur, “İzmir Adliyesi içerisinde yer alan Merkeze ait bulunan yerde ise gün içerisinde çocuk işçiliği dahil çocuğa ilişkin tüm ihbarlar değerlendirilmekte ve takip edilmektedir. Merkez toplantılarında alt komisyonlar şeklinde çalışmalar devam etmektedir. Çocuk İşçiliği Çalıştay’ı düzenlenerek Türkiye’nin birçok yerinde konusunda uzman kişilerce 2 gün boyunca çocuk işçiliği tartışılmıştır.” dedi.

Editör: Haber Merkezi