TUĞÇE KAŞ/ İZ GAZETE- İZ Televizyonu’nda yayınlanan Özgür Coşkun ile Sektör programının konuğu ATA FEN Kurucu Ortağı Tahir Yavuz oldu. Hayvanların sağlıkları, genetik ilerlemeleri, koruyucu hekimlik alanlarında ATA FEN’in gerçekleştirdiği önemli çalışmalardan bahseden Yavuz, ortaklarıyla birlikte kurdukları Türkiye’nin en modern süt sağım çiftliğini de anlattı. 42 yıllık veteriner hekim olan Yavuz, ayrıca ülkemizde hayvancılık sektöründe yaşanılan güncel sıkıntıların nedenlerini, özellikle üreticilerin hayvan bakımında yaptığı yanlışları, sektörde kullanılan sistem ve teknolojilere dair önemli bilgiler de verdi. ATA FEN’nin yaklaşık olarak 33 yıldır sektöre hizmet verdiğini söyleyen Yavuz, şirketin çalışmalarından şu şekilde bahsetti: “1988 yılında diğer iki ortağımla beraber Ege Vet.’i kurduk. Uzun yıllar boyunca da klinik hizmeti verdik. 1997 yılında Türkiye’nin ilk özel sektöre ait boğa istasyonu ve sperm bankasını kurduk. O yıllarda tüm hayvanlara bakıyorduk. Ancak zaman içerisinde sadece çiftlik hayvanlarıyla ilgilenmeye başladık. Şuan sadece bu alanda hem üretim hem de pazarlama yapıyoruz. Ege Vet. dışında aynı ortaklarımla beraber ATA FEN ve Sürü Yönetimi şirketlerini de kurduk. ATA FEN’de, Ege Vet.’te üretilen boğa spermaları satılıyor. Spermaları, ABD, İspanya, İtalya ve Çekya’dan ithal ederek pazarlıyoruz. Sürü Yönetimi şirketinde de çiftlik malzemeleri satarak, çiftlik kuruyoruz. Bu kuruluşların dışında modern bir aşı fabrikamız da var. Yerli ve milli aşı üretiyoruz. Piyasada bilhassa hayvanları öldüren hastalıkların aşılarını satıyoruz. Aşı alanında küçükte olsa ihracat yapmaya başladık. Şirket olarak sektör içerisinde kendimizi geliştirirken, Avrupa standartlarını örnek alarak ilerledik. Bu anlamda güzel işler başardığımızı düşünüyorum.”

‘HER ŞEYİN HESABI YAPILDI’

Son yatırımları olan ATA FEN Akademi Çiftliği ile Türkiye’nin en modern süt sağım çiftliğini kurduklarını söyleyen Yavuz, “Menemen’de kurduğumuz çiftlik içerisinde el değmeden robotlar aracılığıyla süt sağımı gerçekleştiriliyor. Alan içerisinde hayvanlar için özel yapılan havalandırma sistemleri var. Çiftlik içerisinde bulunan bütün sistemler tek tek hesaplanarak yapıldı. Hayvanlarımızı iki katlı döşekte yatırıyoruz. Diğer yapılardaki duvar sistemi yok. Çiftliğin etrafını perdeyle kapatıyoruz. Bizim en başından beri üzerinde düşündüğümüz tek şey hayvanın refahıdır. Bu konuda üretici ‘Bizim refahımız yokken hayvanlar için refah istiyorsun’ diyerek sitem ediyor. Esas anlatmaya çalıştığım şey üreticinin refahının hayvanın yaşadığı koşullar iyi olduğunda sağlanabileceğidir. Canı yanan, mutsuz bir canlı size istediğiniz verimde sütü vermez. Genetik faktörler ve çevre en önemli etkenlerdir” dedi.

ORTAM ETKİLİYOR

‘Türkiye’de yapılan hayvancılığı başarılı bulmuyorum’ diyen Yavuz, “Muhakkak aralarında başarılı işler yapanlarda vardır. Ancak işi genele vurduğumuzda başarısızız. Şu örnek ile açıklayacak olursam; kış ayları içerisindeyiz. Doğal olarak üretici hayvanları duvarların arasına kapadı. Ancak amonyak ve metan gazını soluyan hayvanların solunumlarında farklı sıkıntılar çıkmaya başlayacak. Bir insan oda içerisinde uzun süre kaldığında bile havalandırmaya ihtiyaç duyuyor. Bu kadar basit bir mevzuyu anlamamak çok garip geliyor. Hayvanlar eziyet içerisinde ve verim almayı beklemek mümkün değil. Bu yüzden en iyi spermaları kullansak dahi hayvanların bulunduğu yer iyi değilse olmaz. Beslenme, bakım, refah ve hayvanın konforu vereceği sütün kalitesini doğrudan etkiliyor” İşini hayranlıkla yaptığını sözlerine ekleyen Yavuz, “İnekler çok kıymetli ve eşsiz hayvanlardır. İnsandan en önemli farkı işkembelerinin olmasıdır. Hayvanın asıl fabrikasıdır. Yıllar boyunca işkembe fizyolojisi hakkında araştırma yaptım. Konu hakkında herkesin ufacıkta bilgisi olsa ineklere daha iyi bakılır” dedi.

 DOĞUM ÖNEMLİ SÜREÇ

 Hayvanların özel günlerinde yapılacak olan desteklerinde yanlış uygulandığını ve verimin düştüğünü söyleyen Yavuz, “Bir hayvanın en zor anı doğum yaşadığı gündür. İnsanların genel algısında 500- 600 kilo bir hayvanın strese girmeyeceğini düşünmesi çok yanlıştır. Hiç kimsenin yapamadığı şeyi yapıyor bu canlılar; süt üretiyor ve bir canlı dünyaya getiriyor. Üretici olarak hayvanlardan 40 kilo süt bekliyorsanız, onunda refaha ve konfora ihtiyacı var. Doğum yaşayacak olan hayvana özel bir destek uygulamak zorundasınız. Yanlış bakım yapılırsa, hayvanınız tekrardan gebe kalmaz” açıklamasında bulundu.


 

ZAMLARI DEĞERLENDİRDİ

Son günlerde süte gelen zamla üreticinin yüzü gülse de, sektördeki sıkıntıların devam edeceği öngörüsünde bulunan Yavuz, “ Süte gelen zamla birlikte sektörde bir sevinç yaşanıyor. Ulusal Süt Konseyi süt kararına göre soğutulmuş çiğ sütün litre fiyatı 3,2 TL’den 4,7 TL’ye çıkarıldı. Verilen fiyat ne kadar iyi gözükse de, ölü fiyat diyebiliriz. 8 Aralık’ta uygulamaya alınacak. Bu yüzden fiyatlar çıkmadan eskimiş oldu. Ayrıca yeme yeniden zam gelecektir. Yemin yüzde 65’nin ithal olmasından dolayı fiyatların yükseleceği söyleniyor. Ancak bunun fazlası var. Ülkemizde enerji pahalı olduğu için yerli üretilen hiçbir şeyi ucuza mal edemiyorsunuz. Mısırı, arpayı ne kadar yerli üretirsek üretelim, harcanacak enerji parasıyla hiçbir şeye faydası olmuyor. Sonuç olarak gelen zamlarla birlikte karı da götürmüş oluyor. Hayvancılık içerisindeki sorunlar oldukça büyük. Üretici kesim olarak bu kadar ağlama ve yalvarma durumda olmayı hak etmiyoruz. Verilen zamla birlikte üreticinin yüzü gülse de, herkes kendi derdini biliyor” dedi.

 ‘BİLGİ EKSİĞİMİZ VAR’

Ülkemizde hayvancılık alanında bilgi eksikliğinin yaşanıldığını belirten Yavuz, şu eleştiriyi getirdi: “Avrupa ve Amerika’yla ülkemizdeki hayvancık sektörünü karşılaştırdığımız da her açıdan geriden gidiyoruz. Fiyatları kenara bırakarak sadece teknolojiyi konuşursakta oldukça eksiğimiz var. Hayvancılıkla ilgilenen birçok üreticiyle yakın temas içerisindeyim. Gözlemlerimden çıkan sonuç; hayvan üreticimizin büyük bir bilgi eksiliğinin olmasıdır. Bu durum bize, muzağı, süt ve döl kaybı olarak geri dönüyor. Üretici bir muzağı öldüğünde kaç çuval yem kaybettiğini ya da bir ineğin döl tutmasındaki sürenin uzamasıyla yaşayacağı kayıpları tek tek hesaplarsa sorunun başladığı yeri görecektir. Ülkemizde büyük bir söz konusu ” dedi. Yavuz, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın aynı çatı altında birleştirilmesini, “Tarım ve orman alanları birbiriyle bağlantısıyok. Tarla açmak isteseniz, ormanı kesmeniz lazım. Birinin menfaati diğerine yaramıyor. Esas meselenin her şeyin Tarım Bakanlığı’nın elinde olmamasıdır. Gıda komitesi karar veriyor. Çünkü elinde para var. Tarım Bakanlığı farklı kararlar vermek istese de parayı elinde tutan Bakanlıklar söz sahibi oluyor” şeklinde yorumladı. Verilen zamların üretici kadar doğrudan da tüketiciyi etkilediğini söyleyen Yavuz, “Raflara gelen tüm ürünlere zam gelecek. Süt üreticisinin maliyeti arttığı kadar üretimle bağlantılı tüm kişilerinde masrafları artacak. Her şeyin esas sorunu enerjinin pahalı olmasıdır” dedi.

‘ÜRETICILERE EĞITIM VERIYORUZ’

ÜRETICILERIN ATA FEN’de eğitim alabileceğinin de altını çizen Yavuz, “Çiftliğimizi dolduracak hayvanımız bile yok. ATA FEN Akademi Çiftliği adı altında hayvan üreticilerimize eğitim veriyoruz. Fabrika içerisindeki tüm sistemler uygulamalı olarak gösteriliyor. Kredi ya da para veremesekte insanımıza bilgi veririz. Yeter ki bizi dinlesinler ve hayvancılıkta kayıpları önleyebilelim

Editör: Haber Merkezi