ŞERMİN ÇOLAK/ İZ GAZETE- İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, İz Tv’de Gizem Taban’ın sunduğu ‘Z Raporu’ programına konuk oldu. Yücel, Türkiye Barolar Birliği’nde yaşanan değişimden, erken seçim söylemlerine, avukatların sorunlarından İzmir Barosu’nun faaliyetlerine kadar birçok konuyu değerlendirdi. 

Yücel, Türkiye Barolar Birliği seçimiyle ilgili, “Feyzioğlu dönemi sona erdi. Erinç Sağkan dönemi başladı” yorumuna karşılık, “Feyzioğlu dönemi bitti doğru ama Erinç Sağkan dönemi başlamadı. Çünkü biz bireyler üzerinden devam edecek bir Barolar Birliği anlayışına karşı çıkmıştık. Bir anlayış değişikliği yaşandı Türkiye Barolar Birliği'nde. Başkanın yönetim kurulu üyeleri değil, baroların yönetim kurulu üyeleri diyebileceğimiz bir yöntemi hayata geçirdik. O yüzden bir kişinin değişmesinden değil, bir anlayışın değişmesinden söz ediyoruz. Zaten Erinç Bey de açıklamasında birlikte yönetmek için geldiğini söyledi” diye konuştu.

‘ENDİŞELERİ VARDI’

Baro’daki değişimin vatandaşları da sevindirdiğini kaydeden Yücel, “Çünkü çok uzun zamandır iktidara karşı, 'Nasıl olsa kazanamayız, nasıl olsa sandık başında bir şey yaparlar, bilgisayarlarda oynarlar, trafoya kedi girer, hiçbir şey olmasa bir şey olur ve biz bu seçimi alamayız' endişesi vardı yurttaşların. Bu endişeyi aşan birkaç şey oldu son dönemde. Biz İzmir'den başladık. İzmir'de çok sayıda meslektaşımızın, her siyasi görüşten çok sayıda meslektaşımızın desteğini alarak yeniden seçildik. Onun öncesinde İstanbul seçimleri. İstanbul seçimleri de gösterdi, mücadele edersek kazanabiliyoruz. İktidarın bu kadar desteğine, barolar üzerine oynadığı oyunlara rağmen avukatlar kazanabildi” dedi.

‘YENİLENMESİ LAZIM’

Erken seçim söylemlerini değerlendirerek, olası bir erken seçim olduğunda Türkiye'de hukuk sisteminin nasıl etkileneceğini de anlatan Yücel, “Hukuku bozuk olan bir ülkede başka hiçbir şeyin iyi olmasını bekleyemezsiniz. Hukuk sistemi bozulmuşsa, hukuk sistemi parçalanmışsa, yok edilmişse, bağımlı hale getirilmişse oradan artık başka bir kararın çıkmasını beklemek mümkün değil. Yurttaş, mahkemelere güvenmiyor, yurttaş hakkını alabileceğine inanmıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları tanınmıyor. Altında imzanız var. O zaman neden güvensinler size? Bugün maalesef ülkede hukuk sistemini, yargıyı paramparça etmiş durumdalar. Bunların baştan ayağa yenilenmesi lazım” ifadelerini kullandı.

‘İHTİYACI KARŞILAMIYOR’

“Bir kere temelde gerekli olan şey iktidarın yargıya müdahalesinin en önemli araçlarından biri olan Adalet Bakanı'nın HSK'daki varlığı ve müsteşarların ortadan kaldırılmasıdır” diyen Başkan Yücel, “Yargı bağımsız hale gelmeli. HSK'da yer alacak hâkim-savcıların, atamaların, yer değiştirmelerin, disiplin soruşturmalarının yargının kendi içindeki mekanizmalarla çözünmesi şarttır. Bunun için bir hazırlığa ihtiyaç var. Sil baştan bir avukatlık kanununa ihtiyaç var. Hazırlandığı dönemde çok iyi durumda olan avukatlık kanunu bugün artık maalesef ihtiyacı karşılamıyor” şeklinde konuştu.

POYRAZ DAVASINA KATILIM

Baro seçimlerinde kullanılan sloganın ‘Hiçbir avukat yalnız, hiçbir yurttaş avukatsız savunmasız kalmayacak’ olduğunu hatırlatan Yücel,  “Hiçbir avukatı yalnız bırakmayacağız. HSK'nın yapısını değiştirecek mekanizmaları şimdiden oluşturmamız lazım. Çünkü hukuk istiyoruz çünkü adalet istiyoruz. Çünkü adil bir yargılama istiyoruz ve sonuçta sorumlular bulunsun ve cezalandırılsın istiyoruz. HDP binasına yapılan saldırıda Deniz Poyraz'ın öldürülmesi duruşmasına Barolar Birliği gelecek. Bu ülkenin en büyük hukuk kurumu, ‘Ben de buradayım. Ben de adalet istiyorum’ diyecek. Hiçbir yurttaşın savunmasız kalmayacağı sözünün hayata geçirildiği yer burası” açıklamasında bulundu. Yurttaşlar için güvenli bir ülke, hukuk açısından kabul edilebilir, yaşanabilir bir ülke temin etmek mücadelesinin içinde olmak hukuk örgütlerinin ve Barolar Birliği'nin görevi olduğunu kaydeden Yücel, bugüne kadar bunların yapılmadığını ama artık işlerin tersine döneceğini vurguladı. 

‘DOĞRU BİLDİĞİMİZ YOLDAYIZ’

Kendisine yönelik ‘siyasilik’ eleştirelini de yanıtlayan Yücel, “Gerçekten siyasetle mi uğraşıyorum? Evet. Yani bir yanıyla siyasetle uğraşıyoruz. Ama hukukun siyaseti. Biz bir siyasi parti değiliz, kimseden oy isteyecek değiliz. Ama hukuk konusunda söylenmesi gereken her şeyi söylemek boynumuzun borcu. Şimdi ne söyledik bir bakalım. Seçimler iptal edildi. ‘Seçme seçilme hakkına müdahale ediyorsunuz. Seçmen iradesinin yok sayıyorsunuz’ dedik. Bunu siyasetse iktidara söylüyoruz. Eylemlerin faili o. Kime söyleyeceğiz? ‘Yanlış yapıyorsunuz. Yargıyı bağımlı hale getirdiniz, mahkemelere talimat veriyorsunuz, mahkemeler bağımlı hale geldi’ söyleminin muhatabı kim? İktidar. ‘İfade özgürlüğü yok, gazetecileri içeri atıyorsunuz, bu ifade özgürlüğüdür, burada müdahale etmemelisiniz’ sözünün muhatabı kim?  Şimdi böyle bakınca siyaset yapıyormuş gibi görünüyoruz. Eğer öyleyse, bunun adına siyaset diyorlarsa, kadın cinayetlerinde duruşmalara katılmak, kadınlar öldürülmesin, İstanbul Sözleşmesi devam etsin yaşasın, uygulansın demek siyasetse, evet biz siyaset yapıyoruz” dedi. “Biz nasıl değerlendirdiklerine bakmadan, kimin ne söylediğine bakmadan, doğru bildiğimiz yolda gidiyoruz” ifadelerini de kulllanan Yücel, hukuk devleti, demokrasi, insan hakları ve cumhuriyet değerlerinden ödün vermeyeceklerini kaydetti. 


 
 ‘DESTEK SUNUYORUZ’

“Avukatların sorunları ve talepleri için İzmir Barosu ne yapıyor? Nasıl faaliyetleri olacak?” sorusuna ise Yücel şu şekilde cevap verdi:  “Barolar Birliği'yle birlikte güçlü bir biçimde bu talepleri yeniden dillendirmek muhataplarına iletmek, bir iktidar değişikliğinde demokrasi hukuk devleti için savunma hakkı için hak arama özgürlüğü için daha duyarlı, daha bir yönetim söz konusu olduğunda bütün bunların hayata geçirilmesi çok daha kolay olacak. 

-Avukatlık kanununda bir değişiklik yaparak, bir avukatın ötekinin yanında diğer avukatın yanında çalışmasına izin veren bir cümle koydular. O cümleye bir şey daha eklersiniz. Bir avukat bir başkasının yanında sigortalı olarak çalıştığı takdirde ödenecek ücret, asgari ücretin iki katından az olamaz. 

-Stajyer avukatların ücrete bağlanması gerekiyor. İş alanlarının arttırılması gerekiyor. Bunların hepsi mevzuata dayalı. Yani ister limited olsun ister anonim şirket olsun bu şirketlerin, bir avukat bulundurmasına ilişkin zorunluluk getirecekseniz bunu mevzuata koyacaksınız. 

-Tapuda yapılan işlemler avukatsız yapılmasın. O işlem sebebiyle ihtilaf çıkmasın. İhtilafın yaratılacağı anı baştan keserseniz oraya bir avukat zorunluluğu getirir avukat eşliğinde bu işi yaptırırsanız bu sorunu baştan çözmüş olursunuz. Bunlar avukatlar için ekonomik anlamda yapılması gereken şeyler. Diğerlerini biz yapıyoruz zaten. Avukatlarının yaşadığı alanları, çalıştığı alanları düzenlemek, onlara destek olacak birtakım hizmetler vermek, bilgisayar temin etmek, yazıcı koymak, çayını, kahvesini ikram etmek gibi günlük faaliyet içerisinde sunabileceğimiz desteği sunuyoruz. 

BİNA ARAYIŞI

İzmir'de baronun gerçek anlamıyla bir binaya sahip olmasını istediklerini de kaydeden Başkan Yücel, “Bunun çabasını gösteriyoruz. Konferans salonu olan, derslikleri olan, mesleğe yeni başlayan arkadaşlarımıza belli süre en azından ofis olarak kullanabilecekleri, kendi yerlerinde rahatça çalışacakları zamana kadar kullanabilecekleri alanlar yaratmak istiyoruz ama mevcut binamız yetmiyor. O yüzden başka bir arayışın içindeyiz” dedi.

“Özkan Yücel siyasi bir görevle ilgili bir teklif aldığında nasıl değerlendirir?” sorusuna ise Yücel, “Verdiğiniz sözler vardır. Sizi aslında ayakta onlar tutar. Ben İzmir Barosu Başkanlığı için aday olduğumda ‘Burayı bırakıp hiçbir yere gitmeyeceğim’ dedim. Milletvekilliği umurumda bile değil. Yapamayacağım için değil, hizmet etmeyi istemediğim için değil. Ama verdiğim bir söz var. Seçim süresi boyunca görev süresi boyunca İzmir Barosu Başkanlığını bırakıp hiçbir yere gitmeyeceğim. O yüzden hayır” şeklinde cevap verdi.


 

Editör: Haber Merkezi