İZ GAZETE - İzmir’de Asistan Doktor Kadir Songür’e jiletle saldırarak boğazından yaralayan sanığa verilen 20 yıl hapis cezası İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi kararıyla bozuldu. İzmir Tabip Odası yaptığı basın açıklaması ile karar tepki gösterirken saldırıya uğrayan Songür’ün eşi de adalet isteğini dile getirdi.

İzmir Tabip Odası'ndan yapılan açıklama şöyle; 

-SAĞLIKTA ŞİDDET CEZASIZ KALMAMALI.
-ŞİDDETİ SIRADANLAŞTIRAN YAKLAŞIMLARDAN UZAK DURULMALIDIR

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, son yıllarda artarak devam etmektedir. Sağlıkta şiddetin önlenmesi ve şiddet uygulayanlara etkili yaptırımların uygulanması için uzun yıllardır mücadele ediyoruz.

Şiddetin önlenmesi, şiddetin varlığı halinde ise etkili soruşturma ve etkili yaptırım uygulanması en temel talebimizdir. Sağlıkta şiddetin nedenleri, önlenmesi için alınması gereken idari ve hukuki tedbirlerle ilgili görüşlerimizi yazılı ve görsel medyada çok kez dile getirdik. Taleplerimizi, kamuoyuna, TBMM’ne, siyasi partilere, kamu otoritelerine yazılı ve sözlü olarak ilettik.

Siyasi otoritenin ve kamu otoritelerinin sağlıkta şiddet gerçeğini kavrayamadığını, bu konuda atılması gereken samimi adımların hala atılmadığını üzülerek görüyoruz.

2019 yılında, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinde görevli asistan Dr. Kadir Songür, bir hastasının jiletli saldırısı sonucunda, boynundan derin kesi ile hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmıştır. Saldırgan hakkında öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla kamu davası açılmış, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanığın adam öldürmeye teşebbüs suçundan 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın kişiliği, sosyal ilişkileri, eylemden sonraki ve yargılama sırasındaki davranışları, pişmanlık göstermemesi gibi gerekçelerle sanık hakkında verilen cezada indirim uygulanmamıştır.

İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararı ile saldırganın planlayarak gerçekleştirdiği meslektaşımızın hayati tehlike geçirmesine neden olan davranışının cezasız kalmaması, hekimleri ve sağlık çalışanlarını sağlıkta şiddete karşı verdikleri mücadelede umutlandırmıştır.

Ancak istinaf incelemesi yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, bu kararın bozulmasına karar vermiştir. Bozma kararında, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi ve 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması gerekliliğine vurgu yapılmış; ayrıca sanığın eyleminin 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasını gerektiren bir eylem olduğu, yaralamanın niteliği ile meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı değerlendirildiğinde en üst sınırdan ceza verilmesinin hatalı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.

İzmir BAM 4. Ceza Dairesi’nin, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti gerektiği yönündeki değerlendirmesi konusunda yorum yapmıyoruz. Sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığı yapılacak bilimsel tespitler sonunda ortaya çıkacaktır. Bu noktada, Adli Tıp Kurumunun tıbbın temel ilkelerine ve içtihatlarına uygun, objektif değerlendirme yapacağına inanıyoruz.

Sanık hakkında verilen cezanın miktarı konusunda İzmir BAM 4. Ceza Dairesi tarafından yapılan değerlendirme konusunda ise, hekimler olarak söyleyeceğimiz sözler var.

Bir kişinin, işlediği suç nedeniyle, mevzuatın belirlediği sınırlar içinde cezalandırılması ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Sanığın cezası belirlenirken, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar dikkate alınarak takdiri indirim sebepleri uygulanabilir. Kanun, bu konuda takdir hakkını hakime bırakmıştır.

SORUYORUZ. SANIĞIN HANGİ OLUMLU DAVRANIŞI NEDENİYLE İNDİRİM UYGULANMALIDIR?

· Sanık, hekimi öldüremediği için mi bu indirimden yararlanmalıdır?

· Sanık, elinde jiletle hekimi öldürmek için yaptığı planda başarısız olduğu için mi indirimden yararlanmalıdır?

· Sanık, olay nedeniyle pişmanlık göstermediği ve vicdan azabı yaşamadığı için mi indirimden yararlanmalıdır?

· Sanık, yargılama sürecinde mahkemeyi yanıltmaya yönelik davranışlar içinde olduğu için mi indirim yapılmalıdır?

· Bu soruları çoğaltabiliriz.

Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin tek sebebi, olayın mağdurunun hekim olması değildir. Üzüntümüzün, serzenişimizin, tepkimizin sebebi, kamuoyu vicdanını bu kadar derinden sarsan bir olayda, hukuki bir gerekçe yokken sanık hakkında indirim uygulanması gerekliliğinin tartışılıyor olmasıdır.

Olayın mağdurunun hekim olmasından bağımsız olarak tekrar vurgulamak istiyoruz ki; işlediği suç nedeniyle en ufak bir vicdan azabı yaşamayan, pişmanlık belirtisi göstermeyen bu kişi hakkında verilen cezada indirim yapılması ihtimalinin varlığı bile bizleri üzmektedir.

Yargılama aşamasında, duruşma salonunda yargılamaya dinleyici olarak tanıklık eden bizler, sanığın, özel bir kinle hareket ettiğini, planlı bir eylem içinde olduğunu, hazırlıklı şekilde hekime zarar vermek için hastaneye gittiğini, hekimin yaşadığı mağduriyet nedeniyle bir üzüntüsünün ve pişmanlığının olmadığını, bir vicdan azabı olmadığını gözlemledik. Bu gözlemi İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi de yaptığı içindir ki, sanık hakkında verilen cezada indirim uygulamamıştır.

Doğaldır ki, hakimler, verdikleri kararlarda bağımsızdırlar. Doğaldır ki, mevzuata göre takdir hakkını kullanırlar. Takdir haklarını kullanırken dikkate almaları gereken kriterler bellidir. Bu kriterlerin, bu olayda varlığı tartışmalıyken, bozma gerekçesinde indirime vurgu ilk derece mahkemesine yönelik ve hukuka aykırı bir baskı niteliği taşımaktadır. Beklentimiz, adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesidir.

Editör: Haber Merkezi