İZ GAZETE- Geçtiğimiz günlerde Pınar Gültekin'in eski sevgilisi tarafından vahşice katledilmesi ülke çapında tepki toplamış, kadınlar birçok şehirde sokağa çıkmıştı. Bugün İzmir KESK Kadın Meclisi, gitgide artan kadın cinayetlerine tepki olarak bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını Tarım Orkam Sen İzmir Şube Sekreteri Sibel Çelik okudu.

Çelik çıklamada, "Her gün bir kadının daha erkek şiddetiyle aramızdan alındığının haberini alıyoruz. Pınar Gültekin “hayır” dediği bir erkek tarafından işkenceyle öldürüldü. Pınar maalesef ilk değil, ama son olması için biz kadınlar dün nasıl sokakları doldurduysak bugün de dün de Türkiye’nin dört bir yanında sokakları dolduruyoruz. Çünkü erkek şiddetinin münferit olmadığını biliyoruz; çünkü kadın cinayetlerinin politik olduğunu biliyoruz! Pandemi günlerinde aldığı ilk kararlardan biri 6284 sayılı kanunu askıya almak olan iktidar, kadın cinayetlerinin sorumlusudur.Pandemiyi fırsata çevirmeye çalışıp infaz yasasıyla şiddet faillerini kadınların yanına geri gönderen iktidar erkek şiddetinin sorumlusudur. Çocuk istismarına af getirmeye çalışan iktidar, çocuk istismarlarının sorumlusudur. İstanbul Sözleşmesi’ni hedef gösteren, uygulamayan, kaldırmaya çalışan bu iktidar yaşadığımız her türlü erkek şiddetinin sorumlusudur" ifadelerini kullandı.

'BİZE ŞİDDET UYGULANMAYAN BİR GÜN BİLE GEÇMİYOR'

Çelik ayrıca, "Erkek şiddetini önleyen ve kadınları koruyan yasal düzenlemeler tartışmaya açıldıkça Pınar’ı katleden eski sevgilisi gibi biz kadınlara karşı, bedenlerimize ve yaşamlarımıza karşı gösterilen bu cüret güç kazanıyor. İktidar yıllardır gerektiği gibi uygulanması için mücadele ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı tartıştıkça kayıp bedenlerimiz bulunamıyor, bizi öldürenler bulunamıyor ya da bize şiddet uygulanmayan bir gün geçmiyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı bugün hayatta olacak olan Pınar ve daha yüzlerce kadın için gerçek adalet İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasıyla gelecek, biliyoruz. Kaldırmaya çalıştıkları İstanbul Sözleşmesi ne diyor, bir kez daha söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi diyor ki, ilk başta şiddeti önleyici politikalar geliştirin. Şiddet, eşitsizliğin sonucu olarak ortaya çıkar bu yüzden de toplumsal cinsiyet eşitliğini tanıyın diyor. Yani, çıkıp kürsülerden “kadın erkek eşit değildir” diyemezsiniz; erkeklere kadınlara şiddet uygulaması için “mırıldanma” nasihatleri veremezsiniz diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, eğer şiddeti önleyemediyseniz, o zaman şiddete maruz bırakılanı koruyacak mekanizmalar geliştirin. Yani, bir kadın karakola gelip şiddete maruz kaldığını söylediyse, onu şiddet failinin yanına geri göndermeyin, kaldığı sığınma evinin adresini şiddet failine vermeyin, yeterli sayıda güvenli sığınma evleri, tecavüz kriz merkezleri açın diyor" diye konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 'BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ' DEMEYİN DİYOR!

Çelik, "İstanbul Sözleşmesi diyor ki, kovuşturma sürecini etkin yürütün. Yani şiddet failine takım elbise giydi diye iyi hal indirimi vermeyin, haksız tahrik indirimleri vermeyin, konuyla bağlantısı olmayan kadının özel yaşamına dair bilgileri mahkemenin konusu yapmayın, failleri aklamayın, “bir kereden bir şey olmaz” demeyin diyor! İstanbul Sözleşmesi diyor ki, politika geliştirin, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm kurumlarla koordinasyon kurun. Yani diyor ki, erkek şiddetine karşı mücadele eden kurumların sözlerini dinleyin, bununla ilgili bir politika geliştirin ve tüm kurumlarda bunun uygulanmasını garanti altına alın. Öyleyse soruyoruz, bu maddelerden hangisi İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak için gerekçe olabilir? Hiçbiri! İstanbul Sözleşmesini kaldırmaya çalışmak, uygulamamak biz kadınların hayatlarını ellerinden alıyor. Pınarın ölümünün sorumlusu kadınları eşit görmeyenlerdir. Pınarın ölümünün sorumlusu İstanbul sözleşmesine saldıranlardır. Pınarın ölümünün sorumlusu 6284’ü etkin uygulamayanlar, uygulatmayanlardır" dedi

'YASTA DEĞİL İSYANDAYIZ'

Çelik açıklamada son olarak, "Pınar'dan bize kalan bir isyandır bir yaşamak istiyorum şiarıdır. Yaşamak için savaşacağız. Evimizdeki işyerimizdeki memleketimizdeki tüm kadın düşmanları ile. Örgütlenerek, birbirimize kenetlenerek, yaşamı elinden alınmış katledilmiş kız kardeşlerimizin gülüşünü yüzümüze yerleştirerek mücadele edeceğiz.Şimdi bizden Pınar için ağıt yakmamızı karanfiller ve mumlar ile anma köşesi oluşturup yasımızı yaşayıp yarın sabah her şey aklanmış gibi hayatımıza devam etmemiz bekleniyor.Susmamız kabullenmemiz bekleniyor. İzmir de yaşanan polis şiddetide bunu gösteriyor, Ama bir kez daha haykıralım buradan, kadınların kanı ile yazılmış ve kazanılmış hiçbir hakkımızdan bizi mahrum bırakamayacaksınız. Erkek terörünün aramızdan kopardığı tüm kadınlar için eril şiddete direneceğiz. İktidarın istediği makul kadın olmayacağız. Korkmayacağız, Susmayacağız, İtaat etmeyeceğiz! Özgecan Aslan'dan Güldünya Tören'e, Ayşe Paşalı'dan Pınar Gültekin'e tüm kadınların haykırışları isyanımızdır. Erkek adaletin, polisin, yargının; kadınları ayrı, eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen tüm erilliğin karşısında gerçek adalet için, kendi hayatlarımızı savunmak için biz varız. Korkmuyoruz, birbirimizden güç alıyoruz. Katledilen bütün kadınların sesini isyanımıza kattık, bir kişi daha eksilmemek için mücadelemizi büyütüyoruz" ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi