İZMİR HABERLERİ

Gazeteciler ‘Normal neydi?’ sorusuna pencere açtı: Kendi normalimizi dayatmalıyız

İz Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal ve Halk Tv’den Gözde Şeker, ‘Normal neydi?’ sorusunun cevaplarını masaya yatırırken gazeteci Kartal, “kendi normalimizi dayatmalıyız” diyerek mevcut anormala karşı toplumun kendi normalini dayatması gerektiğinin altını çizdi.

Abone Ol

19-25 Mayıs tarihleri arasında Buca Belediyesi tarafından Hasanağa Parkı’nda düzenlenen 1. Buca Kitap Günleri kapsamında, onlarca yazar okurları ve sevenleriyle buluşmaya devam ediyor. 1. Buca Kitap Günleri’nin 6. gününde “Normal neydi?” sorusunun cevabını İz Gazete Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal ve Halk TV’den Gözde Şeker masaya yatırdı. Yoğun katılımın olduğu söyleşide, ülkenin normal hâline pencere açıldı. Gazeteci Kartal, konuklarla yaptığı konuşmada etkinliğin amacını ifade ederek, “Politikacıları yüz yüze getiriyoruz ki sorunlara samimi bir pencere açalım isteriz. Bu konuda yurttaşı ve özel konukları samimi bir ortamda yan yana getirmek istedik. Filozoflar ve iktidarlar önce normali tarif ederler ve bu normal üzerinden bireyleri baskılar. Bireyler de kendilerini bu yöne doğru çeviriyor. Bu şekilde bireyler de kendilerini normale koyar ve iktidarların eli de kirlenmemiş olur. Bizim söyleşimiz de en zor söyleşilerden bir tanesi oldu.” ifadeleriyle sözü Gözde Şeker’e bıraktı.

Karpuz gibi ikiye ayrıldık

Halk TV’den Gözde Şeker, kutuplaşmaya yeni bir örnek vererek, “Bu söyleşinin bir tarafı basit, bir tarafı da felsefi bir konu. Biraz 'normal' üzerine konuşup, sonra ise soru-cevapla yürütelim isterim. En son 'normal'i yoğun bir şekilde ne zaman tartıştık? Size sorsak, 'normal neydi?' diye... Pek çoğunuz siyasete referans veren bir 'normal' diyeceksiniz. Özgür Özel’in 'normalleşmek' çıkışında, Özel’e kızanlar oldu. Şu anda gücümüz genel seçimde iktidarı değiştirmeye yetmiyorsa ne yapacağız? Ben de güvenmiyorum, kimse güvenmiyor. Ne yapacağız? Karpuz gibi ortadan ikiye ayrıldık. Bu karpuz ise yıllarca bir bütün olarak oradaydı. Şimdi bir bütün olarak bu bağları nasıl sağlayacağız diye düşünüyoruz. Bu normal değil. Siz bizden çoğunu gördünüz. Çocukluğunuz böyle miydi? Yanımızdan geçenlere selam vermeye çekiniyoruz. Bu normal mi? Değil. Bazı şeyleri değiştirip dönüştürmeyi iktidar mı yapıyor, yoksa biz mi izin veriyoruz?”

Yorgun ve öfkeliyiz

Gözde Şeker, "Normal bir hayatımız yok, günden güne de normalden uzaklaşıyoruz. Anormalin normal hâline gelmesi konusunda ne düşünüyoruz? Nedir bu anormal? Normali belirleyen yasalar, anayasadır. İkincisi de toplumdur. Bunu toplumlar belirler. Topluma göre değişen kavramlardır, ‘anormal’ ve ‘normal’ olmak. Nelerin normalleşmesine izin verdik? Kimlerin dışlanmasına, ötekileştirilmesine izin verdik? 23 yıllık AKP döneminde büyüyen gençler, o eski toplumu hiç görmedi. Böyle olmak zorunda olmadıkları için gençlere anlatmak gerek. Ama yorgun ve öfkeliyiz. ‘Aman artık ne olacak’ diyerek boş veriyoruz. Ve bizler boş verdikçe, bu anormallerle normalleşiyoruz.” şeklinde konuştu.

B planı

Şeker, B planını sorguladı. Ayrıca her seçimde iktidarın değişmediğine de değinen gazeteci Gözde Şeker, “Her 4 yılda bir sandığa gidip iktidarı değiştiremiyoruz. Peki, B planımız ne? Grev ve protesto anayasal haklardır, ama tutuklanıyoruz. 20 kişi tutuklanınca sokağa çıkmıyor, paylaşım bile yapmıyoruz. Bu sebeple, yurttaşlık hakkını aradıkları için tutuklananları marjinalleştirmiş oluyoruz. Sonrasında ise ‘ah vah’ ediyoruz ve unutup hayatımıza devam ediyoruz. Her gün mü öfkeyle tepki verelim? Cezaevlerine gidip ziyarette bulunan belediye başkanları ve bu hayatı yaşayan başkanlar için bu durum normal mi? Bir darbe anayasası dediğimiz 1982 Anayasası’nın uygulanması için verdiğimiz mücadele, normalleştirilmiş bir hâle getirildi. En büyük güç biziz, sizlersiniz. Parlamentoda sizin seçtikleriniz, sizin için mücadele ederken yurttaşlık hakları ve vazifeleri vardır. Bunun moral ve direnç gerektirdiğinin farkındayım. Bizler ‘yalnız hissetmeyin’ dediğimizde, aslında bizler de yalnız hissediyoruz. Zamanla anayasanın uygulanması gerektiğini vurguluyoruz. Bu, herkesi bağlar. Tutuklu bir milletvekili olan Can Atalay için Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları tanınmıyor. Selahattin Demirtaş, iş insanı Osman Kavala hâlâ tutuklu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa istiyor. Anayasa’yı tanımayan ve yeni anayasa isteyen Erdoğan’ın bu tutumunda, yeni bir anayasaya güvenebilir misiniz? Bu bir çelişkidir.” dedi.

Cezaevi kapasiteleri dolu

Gazeteci Gözde Şeker, “Cezaevleri Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar dolu. 380 bin kapasiteli cezaevlerinde 403 bin mahkum var. 600 bin için de ev hapsi ve adli kontrol şartı var. Dönüşümlü kalıyorlar. Antigone uzlaşmaz çelişki demektir. Toplum kendi normalini yaratabildiği zamanlar oldu. Topluma ve kendi yaşamımıza etki etti” dedi.

Kendi normalimizi dayatmadıkça…

Gazeteci Kartal, “Üniversite öğrencisi 23 yaşında olup 70 yaşındaki birinin taksicilik yaptığı durumdan utanmıştı. Bu durumlar artık bizlerin kanıksadığı bir hâl aldı. İktidarın yaptığı normali üzerine kendi normalimizi tarif edebilirsek, o zaman kendimizi iyi bir seviyeye getirebiliriz. Hatırlarsınız, ‘Pardon’ adında bir film yapıldı. Birinin hiç suçu yokken cezaevine girip, yıllar sonra ‘pardon’ deyip salıverilmişti. Artık bu dönemde böylesi bir filmin çekilmesi mümkün değil; çünkü gerçeğini yaşıyoruz. İstanbul’da yasal hakkını isteyen bir işçi dövülerek öldürüldü. SMA’lı anneler, hepimizin gözü önünde, hepimizi ağlatır seviyede çocuklarını kurtarmak için neredeyse dilenecek duruma geliyor. Bunlar ilk olarak acı verirken şimdi normal hâline geldi. Anayasa tartışması, kendi içerilerinde bir laf dalaşı olmadan sürdürülürse, insanca yaşanır bir dünya mümkün olur. Pandemide binlerce insan ölürken bir iki firma aşıyı buldu; aşı ve maskeleri ise satılabilir olarak gördü. Normali bizler yaratmaya çalışabilirsek, o zaman daha yaşanır bir ülke olabiliriz. ‘Bu kadarı olmaz’ dediğimiz şeylerin hepsi oldu. 301 madenci göçük altında kaldı, canlı bombayla patlayan bir çocuk oldu, Suruç’ta, Diyarbakır’da patlama oldu. Kendi normalimizi dayatmadıkça, anormal şeyleri de normal olarak kabul etmek zorunda kaldık.” ifadelerini kullandı.