İZMİR HABERLERİ

Ekilmeyen araziler kiraya veriliyor: Uzman isimlerden yeni uygulamaya tepki!

Tarım ve Orman Bakanlığı, ülke genelinde tespit edilen 14 bin dekar işlenmeyen tarım arazisini 1 Eylül itibarıyla sezonluk olarak kiraya çıkardı. Eski İzmir Milletvekili, ziraat yüksek mühendisi Kamil Okyay Sındır, “Çiftçinin mülkiyet ve üretmeme hakkını elinden alıyorlar” diyerek uygulamaya tepki gösterdi.

Abone Ol

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın uzun süredir tartışmalara neden olan 'toprak düzenlemesi' 1 Eylül itibarıyla yürürlüğe girdi. Türkiye'de atıl durumda kalmış tarım arazilerini canlandırmak ve ekonomiye dâhil etmek için hayata geçirilen uygulama kapsamında 2 yıl boyunca ekim yapılmadığı tespit edilen tarım arazileri devlet tarafından kiralanacak.
Alınan bilgilere göre, Antalya'da 4 bin 300 dekar, Konya'da 10 bin dekar, Kayseri'de ise 1,650 parsel boş arazi tespit edildi. Söz konusu atıl arazilerin tarıma kazandırılmasıyla 75 milyar liralık gelir elde edileceği belirtiliyor.

İzmir’de ekilmeyen tarım arazileri

İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 2025 yılının Mart ayında yayımlanan 2024 Brifing Raporu’na göre, İzmir kentinin yüzde 29,84’ ü işlenebilir arazi, yüzde 3,56' sı çayır-mera, yüzde 31,46’sı ormanlık ve fundalık araziler, yüzde 35,13’ü diğer araziler tarafından kaplanıyor. Ayrıca İzmir’de 30 İlçe Müdürlüğünde oluşturulan Tespit Komisyonları tarafından potansiyel işlenmeyen tarım arazilerin kontrolü sağlanarak, bu arazilerden kiraya verilebilecek olanlar tespit edildi. 4 İlçe Müdürlüğü tarafından 21 mahallede 46 parsel ve toplam 647,87 dekar alan askıya çıkarılmış yapılan başvurular veya itirazlar sonucu 2 ilçede toplam 4 parsel olmak üzere 50,10 dekar alan ilk yıl kesinleşen işlenmeyen tarım arazisi listesine eklendi. İzmir’de gözler özellikle tarımın yoğun olduğu Aliağa, Bayındır, Selçuk, Torbalı, Bergama, Ödemiş gibi ilçelere çevrildi.

Bu uygulama çiftçiyi toprağından koparmaktır

Uygulamayla ilgili değerlendirmede bulunan 25, 26 ve 27. Dönem İzmir Milletvekili, Ziraat Yüksek Mühendisi Kamil Okyay Sındır, çiftçilerin elinden mülkiyet hakkının alınmasının kabul edilemez olduğunu savundu. Sındır, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, bir tarım politikası olmamasının sonucu olarak tarım arazileri boş kalıyor. Bu uygulamayla, üretim maliyetleri ve düşük ürün geliriyle zarar eden çiftçinin üretmeme hakkını da elinden alıyorlar. Ülkenin bütün tarım topraklarının değerlendirilmesi önemli elbette ama bu uygulamayı plansızlığın bir sonucu olarak değerlendiriyorum. Tarım alanlarının üretimde kullanılması esas olmalı ama yöntem olarak anayasadaki mülkiyet hakkının ihlal edilmesi kabul edilemez. Burada anayasaya bir aykırılık var. Bu çaresizliğin bir sonucu. Zararına üretmek durumunda kalan çiftçinin elinden tarlasını alıp başkasına kiralamak, aslında çiftçiyi tarlasından, toprağından koparmak demektir. Tarım politikasının birinci amacı üretimi desteklemek olmalıdır. Devletin temel görevi üretimde verimi, verimliliği ve kaliteyi artırmaktır. Herhangi bir fabrika veya bir işletme zarar edeceğini düşünürse üretim yapar mı? Hayır, üretimi durdurur ve kapatır. Sen bu fabrikaya el koyabilir misin? Ben üreteceğim ve bunun gelirini sana vereceğim diyebilir misin? Dolayısıyla çiftçinin tarlasını zorla başkasına kiralamak, mülkiyet hakkını elinden almak demektir” dedi.

“Sen üretmiyorsun, toprağına el koyuyorum” kabul edilemez

Ekilmeyen tarım arazilerinin tespitiyle ilgili de kafalarda soru işareti olduğuna dikkat çeken Sındır şunları söyledi: “Ülkemizde toprakların 3’te 2’si kuru tarım topraklarıdır. Yağışa dayalı üretim yapılır, sulama imkânı yoktur. Dolayısıyla nadasa bırakma zorunluluğu vardır. Kuru tarım alanlarında nadas kötü bir şey değildir. Nadas bir zorunluluk iken nadası bile yok sayıp ‘sen üretmiyorsun, toprağına el koyuyorum” demek kabul edilemez. Bu kanunun uygulanmasında sorunlar olduğunu görüyoruz. Çünkü bir standart yok. Bazı illerde geçen yıl ekilmeyen hiçbir arazi olmadığı söyleniyor. Bu arazilerin nasıl tespit edildiği noktasında da birtakım bilinmezler var. Ekilmeyen alanları tespit etmek için bütün bölgelerin uydu görüntüleriyle taranması lazım. Sonuç olarak üretici kendi toprağını birileri ekip biçerken onlara bakacak. İtiraz hakkı yok. Arazisinde olmadık ilaçlarla, uygulamalarla toprağını yok ederlerse sorumluluk kimde olacak? Çiftçi bunun hesabını sorma hakkına sahip mi? Sen kendi toprağına gözün gibi bakarsın ama o toprak başkasının eline geçtiğinde artık bir meta haline gelir. Üreticinin toprağını yok sayan bir anlayışla karşı karşıya kalabiliriz.”

Kiralamada ‘tekelleşme’ riski var

Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi ise uygulamanın ‘tekelleşme’ riskini de beraberinde getirdiğini ifade ederek, “Ekilmeyen tarım arazilerinin kiraya verilmesi meselesi yeni değil fakat şimdi uygulamaya geçileceği söyleniyor. Soru şu olmalı aslında, bu tarım alanları neden ekilmiyor? Meseleye böyle bakmak gerekiyor. Verim alınacak olsa, ekilmeyen bir tarım alanını başkası zaten kiralar ve eker. Çiftçiler ve üreticiler kazanamadıkları için ekmiyorlar. Çiftçiler emeğinin karşılığını alamadıkları için üretimden kopuyor. Para kazanan bir işletme kapatır mı? Çiftçinin kazanamadığı bir yerde bunu kiralayan nasıl kazanacak, kira ücretini nasıl ödeyecek? Bu el değiştirmelerin bir şirketleşmeye doğru evrilip evrilmeyeceği de soru işareti. Tekelleşmenin de önemli bir risk olduğunu düşünüyorum. Tarım arazilerinin ekilip ekilmemesi meselesinde önemli olan tarımsal ekosistemi iyileştirmektir. Yani üreticinin ürettiğinden kazanabildiği, tüketicinin de bu gıdaya ulaşabildiği bir sistemi kurgulamaktan söz ediyoruz” diye konuştu.

Uygulama hukuki açıdan tartışılıyor

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, uygulamanın hukuki yönüne dikkat çekerek, “Uygulamanın hukuki kısmı çokça tartışılıyor. Bununla ilgili sıkıntılar olabileceğini biz de en başında ifade etmiştik. Çıkış noktası olarak aslında doğru. Bizim tarım alanlarına ihtiyacımız var. Bu tip sorunlu araziler olduğu bir gerçek. Çiftçilerin keyfi olarak ekmemesinin yanı sıra mirasla bölünmüş olan, sahipsiz kalan çok sayıda arazi var. Bir de ekonomik olmadığı için ekilemeyen araziler var. Mesela ülkede bu kadar boş ev varken halen barına krizinin yaşanıyor olması zaman zaman gündeme gelir. Bu da öyle bir konu. Uygulamaya geçecekler, biz de takip edeceğiz. Dediğim gibi hukuki yönü tartışmaya açık” ifadelerini kullandı.