Eğitim Sen İzmir Şubeleri adına Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş, gerçekleştirdiği basın açıklamasında “Eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak artmakta, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcamaktadır. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda öğrenciler ÇEDES kapsamında cami gezilerine ve namaza götürülmekte, öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılmakta, din görevlileri okullara gelerek dini konularda seminerler vermektedir” dedi. 
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 
“2023-2024 eğitim-öğretim yılının birinci dönemi 19 Ocak Cuma günü yani bugün sona erecek ve iki haftalık yarıyıl tatili başlayacak.
Türkiye’de yıllardır çok ağır çalışma koşulları altında ve özveriyle görev yapan eğitim emekçilerinin yaşam koşulları giderek ağırlaşırken uzunca bir süredir eğitim kurumlarına genel idari hizmetler, teknik personel ve yardımcı hizmetler sınıfında eğitim emekçisi alımı yapılmamaktadır. Bu durum okullarda ‘dışarıdan hizmet satın alma’ yöntemi ile taşeron çalıştırma uygulamalarının artmasına neden olmuştur.  Devlet okullarının üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmamakta,  okullarda yardımcı hizmetlerin büyük bölümü İŞKUR’un 9 aylık sürelerle istihdam edilen Toplum Yararına Çalışma Programı (TYP) personeli ya da geçici personel istihdamı üzerinden yapılmaktadır. 
Eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak artmakta, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) bu sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcamaktadır. 
Türkiye’de binlerce çocuk yeterli beslenmediği için fiziksel ve zihinsel gelişimleri sağlıklı olmamaktadır. 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk döneminde eşitsizliklerin derinleştiği, çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmadığı ve anadilinde eğitim gibi en temel sorunların varlığını sürdürdüğü bir dönem olmuştur. 

Depremin vurduğu illerde eğitimde sorunlar artıyor

6 Şubat depreminin yaşandığı illerde deprem ile birlikte ortaya çıkan eğitim öğretimdeki sorunlar daha da ağırlaşmaya devam etmektedir. Bildiğiniz gibi bu illerimizde Deprem nedeniyle birçok okul yıkılmış ve hasar görmüştür. Yıkılmayan, az hasarlı olan ve nisan ayında açılan okullara, eylülde başlanan tadilat nedeniyle eğitim öğretim aksamış çok sayıda öğrenci bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Orta hasarlı bazı okulların durumu hala belirsizliğini korumaktadır. 
MEB’in eğitim hakkı ve eğitime erişimde benimsediği piyasacı, rekabetçi ve ayrıştırıcı eğitim politikaları artarak devam etmekte, kamu kaynakları çeşitli teşvikler üzerinden özel okullara aktarılmaktadır. Türkiye'de özel öğretimin örgün eğitim içindeki payı 2002’de yüzde 1,9 iken, 2023’te yüzde 9,3’e yükselmiştir. Özel okulların devlet okullarına oranı ise yüzde 23,5’a ulaşmış durumdadır. 

Öğretmen açıkları ve atanamama!

Öğretmen açıkları, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması sürmektedir. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına aykırı adımlar atılmış, aynı işi yapan öğretmenler kariyer basamakları üzerinden faklı ücretlendirilerek ayrıştırılmıştır. 
Ayrıca yeterli öğretmen ataması yapılmadığı için ataması yapılmayan öğretmenler sorunu devam etmektedir.
Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, dil, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. 

Çocukların dezavantajları artıyor

Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir. 
Türkiye’de eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibarıyla çocuklar, sık sık etnik köken, dil, din ve inanç ayrımcılığı ile karşı karşıya kalmakta, farklı kimlik ve inanca sahip olan çocuklara yönelik ayrımcı uygulamalar sürmektedir.  
Kalıcı yaz saati uygulamasının tasarruf sağlamadığı ispatlanmış olmasına rağmen bu uygulamada ısrarı anlamak mümkün değildir. Eğitim Sen olarak kısa ve soğuk kış günlerinde öğrencilerin karanlığa mahkûm olmamaları için sabit yaz saati uygulaması inadından vazgeçilerek yaz saati-kış saati uygulamasına geri dönülmesini talep ediyoruz.
MESEM’ler  kuralsız, güvencesiz eleman yetiştirmeye devam ediyor.MESEM projesi iş yerlerinin ağır ve tehlikeli işler kapsamında araştırılması, iş yerlerindeki makinelerin iş sağlığı ve güvenliği kanunu çerçevesinde denetlenmesi ve iş kazalarıyla ilgili sorumlular hakkındaki hukuki sürecin takip edilmesi 16 yaş altı çocukların staj adı altında denetimsiz, kontrolsüz, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasakken, çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Eylül ayından bugüne kadar 7 çocuk MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitirmiştir. Yaşanan can kayıpları, kazalar ve hastalıklar MESEM programını ve bu program kapsamındaki iş yerlerinin denetlenmesi gerektiğini göstermektedir. 

ÇEDES kapsamında çocuklar namaza götürülüyor

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES Projesi) laik eğitim anlayışına açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir. ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin en son ve kapsamlı örneğidir. 
Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda öğrenciler ÇEDES kapsamında cami gezilerine ve namaza götürülmekte, öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılmakta, din görevlileri okullara gelerek dini konularda seminerler vermektedir. 


İzmir'deki sorunlara gelince; Yukarıdaki sorunların hepsi kuşkusuz İzmir'de de yaşanıyor. Ancak bunlara ek olarak İzmir yereline ait eğitimde yaşadığımız sorunlar var. Bu sorunlar ve çözüm önerilerimiz şunlardır;


1-İzmirde bazı okullarda farklı farklı Çedes faaliyetleri yürütülüyor. Bu  faaliyetleri yapanlar ve yaptıranlar ile ilgili laik, bilimsel ve demokratik eğitim mücadelemize denk düşecek şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. 
2-İzmir'de görevde yükselme sınavı ile ilgili yapılan mülakat sınavlarında  objektif kriterler uygulanmadığına dair duyumlar alıyoruz. Bu olayın takipçisi olacağız, arkadaşlarımızın hakkını savunacağız. 
3-Yıkılan ve güçlendirmeye tabi tutulan onlarca okulumuzun inşaat süreci devam ediyor. Bu okullarda hem eğitim öğretim sağlıklı yapılmamakta hem de öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin sorunları devam ediyor. Bu nedenle bu okulların bir an önce inşaat sürecinin tamamlanıp eğitim öğretime hazır hale getirilmesi gerekiyor. 
4-Okullarda şiddet vakaları var. Bunun için kadrolu ve güvenceli iş ile çalışan güvenlik çalışanlarının olmasını istiyoruz. 
5-Yöneticilerin kadın eğitim emekçilerine yönelik mobbingleri söz konusu. Bu konuda gerekli önlemlerin alınması ayrımcı uygulamalar yerine işyerlerinde eşitlikçi bir çalışma ortamının oluşmasını talep ediyoruz. 
6-Promosyon ücretlerinin iyileştirilmesi için İl Milli Eğitim Müdürlüğünün gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz. 
7-Yetersiz yardımcı personel  ve temizlik sorunları nedeniyle salgın hastalıklarının  görüldüğü  ilimizde gerekli önlemlerin mutlaka alınmasını talep ediyoruz. 
8-Yerel seçimlerin yaklaşması ile birlikte iktidar partisinin belediye başkan aday adayları okulları kendi politik manevralarına alet etmek istiyor. Kesinlikle bu türden uygulamaların önüne geçilmesini talep ediyoruz. 
SONUÇ
Eğitim Sen olarak, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sistemi karşısında laik, bilimsel, kamusal demokratik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz!!
 

Editör: Esra Seyirden