Açıklamada, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon nedeniyle milyonlarca öğrencinin eğitimine başlayamadığı veya yarıda bırakmak zorunda kaldığına dikkat çekildi. TÜİK verilerine göre 2024 yılında 383 bin öğrenci ekonomik sebeplerle üniversiteyi terk etti. EUROSTAT verileri ise Türkiye’yi Avrupa’da eğitimini yarıda bırakan gençlerin oranı en yüksek ülke olarak gösteriyor.
Öğrencilerin barınma, beslenme ve ulaşım masraflarının ciddi bir sorun olduğuna işaret edilen açıklamada, KYK yurtlarının yetersizliği ve özel yurtların yüksek maliyetleri eleştirildi. İstanbul’da öğrencilerin sadece %6,3’ünün KYK yurtlarından faydalanabildiği ifade edildi. Özel yurt ve ev masraflarının asgari ücretin iki katını aştığı belirtildi.
Eğitim-İş’ten yapılan açıklama şu şekilde:
Değerli arkadaşlar, sevgili öğrenciler, akademisyenler ve çalışma arkadaşlarım,
Bugün burada, üniversitelerimizi kuşatan karanlığa karşı sesimizi duyurmak için toplandık. Üniversitelerimiz, Cumhuriyet tarihinin en ağır kuşatması altındadır. AKP iktidarı, yükseköğretimi, akademik özgürlüğü, bilimsel liyakati, düşünce özgürlüğünü ve gençliğimizin geleceğini gasp etmektedir.
Gençliğimiz geleceksiz bırakılıyor
Üniversitelerimizi rant yuvalarına, apartman dairelerine sıkıştırılmış ticarethanelere dönüştüren bu düzen, gençlerimizi geleceksiz bırakmaktadır. Biz Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Bu karanlığa teslim olmayacağız! Özgür, özerk, demokratik üniversiteyi savunacağız!
Türkiye’de üniversiteye girmek artık bir umut, üniversitede okumak ise büyük bir lüks haline gelmiştir.
TÜİK verilerine göre 2024 yılında 383 bin öğrenci ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle üniversiteyi terk etmiştir.
EUROSTAT verilerine göre Türkiye, Avrupa’da eğitimi yarıda bırakan gençlerin oranının en yüksek olduğu ülkedir (%18,7).
Barınma ve yaşam maliyetleri öğrencileri zorluyor
Üniversiteye giren öğrenciler ise barınma, beslenme ve ulaşım masrafları altında ezilmektedir. KYK yurtları yetersizdir; 4 milyon öğrenciden yalnızca 1 milyona yakını yurtlarda kalabilmektedir. İstanbul’da durum daha vahimdir; 917 bin öğrenciden yalnızca %6,3’ü KYK yurtlarına erişebilmektedir.
Ev ve yurt masrafları, öğrencilerin ayakta kalabilmesi için asgari ücretin iki katından fazla bir maliyettir. Sadece yemek masrafları bile öğrenciler için büyük bir yük haline gelmiştir.
Akademik özgürlük tehdit altında
AKP’nin politikaları üniversitelerimizi çürütmektedir. YÖK, 12 Eylül’ün mirası olarak üniversitelerin boğazına geçirilmiş bir pranga hâline gelmiştir. Akademik kadrolar siyasi sadakat üzerinden şekillendirilmekte, bilimsel liyakat çöpe atılmaktadır. Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına bırakılmıştır. Avrupa Üniversiteler Birliği raporuna göre Türkiye, akademik özerklik açısından 35 ülke arasında sonuncudur.
Bütçe ve kaynak yetersizliği
Üniversitelere ayrılan bütçe ise yetersizdir. 2025 bütçesinde devlet üniversitelerine 487 milyar TL ayrılmışken, Diyanet İşleri Başkanlığı’na 130 milyar TL ayrılmıştır. Üniversiteler laboratuvar, kütüphane, derslik ve yurt açısından yetersiz bırakılırken, ülke bilime değil, itaate yatırım yapmaktadır.
İdari personelin sorunları
Üniversitelerde idari personelin sorunları da artmaktadır. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları her yıl düzenli yapılmamakta, mülakat uygulamaları haksızlıklara yol açmaktadır. İdari personelin çalışma koşulları yetersiz, döner sermaye payları adil bir şekilde dağıtılmamaktadır.
Eğitim-İş’in talepleri
Biz Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:
Üniversitelerimizi karanlığa teslim etmeyeceğiz.
YÖK kaldırılmalı, üniversiteler demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Akademisyenler üzerindeki baskılar son bulmalı, öğrencilerin demokratik hakları güvence altına alınmalıdır.
İdari personele tayin ve üniversite tazminat hakkı verilmelidir. Ücret adaletsizliği giderilmelidir.
Üniversiteye ayrılan bütçe artırılmalı, öğrencilerin barınma ve beslenme sorunları çözülmelidir.
Rektörler seçimle gelmelidir; kayyum rektörlere son verilmelidir.
Bilim Susmaz, gençlik teslim alınamaz
Arkadaşlar, bilim susmaz, gençlik teslim alınamaz! Üniversitelerimizi rantın, gericiliğin ve siyasi baskının elinden kurtarmak için mücadelemizi sürdüreceğiz."