İZ GAZETE - Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi nedeniyle Türkiye'de okullar uzun süre kapalı kaldı ve eğitim online olarak yapıldı. 6 Eylül 2021 tarihi itibariyle yüz yüze eğitim başlamasından sonra ise Covid-19'a yakalanan öğrenciler, karantinaya alınan sınıflar ve gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı tartışılmaya başlandı. İzmir Tabip Odası yüz yüze eğitime yönelik yaptığı açıklamada alınan önlemleri, sınıfların uygun hale getirilip getirilmediğini, PCR testlerinin ne ölçüde yapılabildiğini ve karantinaya ayrılan öğrencileri sordu. 

İzmir Tabip Odası'ndan yapılan açıklama şöyle; 

Ülkedeki siyasi iktidar pandemi yönetiminde sorumluluktan kaçarak eğitim kurumlarını kapalı tutmuş, süreçte Türkiye okullarını en uzun süreli kapalı tutan ülkelerin başında gelmiştir. Bu durum virüsün yayılımından ziyade Türkiye’de eğitime ve eğitimciye verilen değer ve eğitim sisteminin durumundan kaynaklanmaktadır.

Kapatılma süreçlerinde uygulamaya konulan online eğitimlerde başarı sağlanamamış, nitelikli, eşit ve ulaşılabilir bir eğitim gerçekleştirilememiştir. Bu süreçte var olan eşitsizlikler daha da artmıştır.   Eğitime ara verilmesi öğrenme olanaklarını daraltmakta, bilişsel gelişimi aksatmaktadır.  Ülke nüfusun yaklaşık %25 ini oluşturan nesillerin eğitim hakkı engellenmiştir. Bu anlamda okulların açılması ve örgün eğitimin devamı kararı esas olarak olumlu bir gelişmedir.

Dünya Sağlık Örgütü’ (DSÖ) ve daha birçok saygın kuruluş sayısız rapor ve açıklama ile okulların basit önlemlerle açılabileceğini belirtmişlerdir. DSÖ Avrupa Bölgesi 2 Temmuz 2021’de UNICEF ve UNESCO ile birlikte bir üst düzey toplantı düzenleyerek güncellenmiş önerilerini yayınlamış ve 2021-2022’de okul kapanmalarının en aza indirilmesi için gerekli hazırlıkların yaz aylarında yapılmasını önermiştir. Pandemi devam ederken hiçbir sektör için sıfır risk yoktur, okullar da bundan muaf değildir. Okullarda COVID-19 vakalarına hazırlıklı olmak gereklidir.  Bu konuda meslek örgütümüz okulların açılmasında yapılması gereken hazırlıklar ve düzenlemeler konusunda kapsamlı bir raporu kamuoyu ile paylaşmıştır. Burada okul altyapısı ve derslik sayıları ve sınıf mevcutlarının azaltılmasına, aşılama hızından filyasyon çalışmalarına, bulaşları önleyecek taşıma koşullarının oluşturulmasından, maske, mesafe, hijyen koşullarına kadar birçok konuda öne çıkan hususlar belirtilmiştir. 

Türkiye’de okullar 6 Eylül 2021 tarihinde açıldı. Ancak eğitimde pandemi yönetimi konusunda paylaştığımız önerilerin çok dikkate alınmadığını ve uygulamada pek çok sorunun yaşanmakta olduğunu görmekteyiz. Buna göre: 

* Öğretmen ve eğitim personelinin aşılanmasında istenilen düzeylere ulaşılamazken, kronik hastalık dışında isteğe bağlı hale getirilen 12 yaş üstü covid-19 aşılamalarına okulların açılmasından sonra başlanmıştır. Halen çok küçük bir oranda aşılama gerçekleştirilebilmiştir. Aşılamanın eğitimin sürdürülmesinde en önemli koşullardan biri olduğu unutulmamalıdır. Bu konuda, okulların açılma öncesi dönem yeterince değerlendirilememiştir. Bu nedenle aşılamanın tamamlanması için daha fazla çaba gösterilmeli, aşısız yetişkinlerin toplum sağlığını riske atmasını sınırlayan uygulamalar artırılmalı ve 12 yaş üzerinin aşılanması teşvik edilmelidir.

YETERLİ HAZIRLIKLAR YAPILABİLDİ Mİ?

* Okullar açılmadan önce yeterli hazırlıklar yapılabildi mi? Pandemi öncesi döneme göre sınıflarda bulunan öğrenci sayıları azaltılmadan, fiziki düzenlemeler, ders araları ve havalandırma koşulları düzenlenmeden, temizlik görevlisi sayıları artırılmadan, öğrenciler ve personel için kriterlere uygun maske dahi temin edilmeden okullar açıldı. TTB ısrarla sınıf kapasitelerinin 30 öğrencinin altına düşürülmesi hususunu vurgulamasına rağmen bu konuda etkin bir çalışma yapılmadığı görülmüştür. Hiçbir hazırlık yapmadan açılacakdıysa okullar neden aylarca kapalı tutuldu?  Yeni derslikler yapılmadı, yeni öğretmen atamaları gerçekleştirilmedi. Atanacağı söylenen öğretmen sayısı ülkemiz öğretmen açığını kapatmaktan çok uzaktadır.  Deprem geçiren İzmir’de hasar gören okulların öğrencileri yakındaki okullara yönlendirilerek sınıf mevcutlarının daha da artmasına yol açıldı. Depremin yarattığı olumsuzluklar için geçen bir yıllık süreçte eğitim ihtiyacı adına etkin bir çalışmanın sürdürülmediği anlaşılmaktadır. Çok kalabalık ve yeterli dersliği olmayan okullarda dahi okulun 7 gün açık tutulması ile %40 ek alan yaratılarak sınıf mevcutlarının düşürülmesi sağlanabilir. Pandemide yurt ve pansiyonda kalacak öğrenciler için ne gibi düzenlemeler getirildiği konusu da belirsizdir. 

* Eğitimin devamında Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen PCR tarama testi ne ölçüde hayata geçebiliyor? İzmir Tabip Odası kurumların mevcut test talebini karşılamada zorlandıklarını, ek bir tarama yükünü kurumların kaldıramayacağını, bunun için yeni yatırımlara gereksinim olduğunu defalarca vurguladı.  PCR testine yönelik uygulama yalnızca kâğıt üzerinde kalmıştır. Tarama amaçlı “hızlı antijen testleri” konusunda bir çalışma yapıldı mı? Testlerin nerede, nasıl, hangi koşullarda yapılacağı ve takibinin nasıl olacağına dair belirsizlik devam etmektedir. Okul idareleri öğrenci ve velilerin HES kodu takibini yapmalıdır.

*UNICEF’in önerdiği; veliler, öğrenciler ve öğretmenlerle bilgi paylaşım mekanizmaları oluşturuldu mu? Rehbere yazmakla her şeyin uygulanması beklenebilir mi? Öğrenci, veli, öğretmen bilgilendirme eğitimleri yapılmadan okullarda pandemi mücadelesini başarıya ulaşabilir mi?

KAÇ SINIF KAPATILDI?

Kaç sınıf kapatıldı?  Kaç öğrenci karantinaya ayrıldı? Karantina, izolasyon ve filyasyon süreçleri ne şekilde organize edildi? 

Filyasyon çalışmaları ne ölçüde etkin bir şekilde uygulanabiliyor? Yakın temaslı, temaslı, izlemlerinde cevap bekleyen sorunlar için etkin çözümler üretilemedikçe bu konudaki kaygılar artacaktır. Karantinaya ayrılan öğrencilerin kaç tanesi algoritmada belirtilen sözlü bilgilendirme için aranmıştır?  Rehberdeki algoritmalar neden uygulanmıyor? Etkin bir filyasyon yapılmadan okuldan alınan şube bilgisiyle yüksek riskli öğrenciler belirleniyor. 

Geçtiğimiz 2 haftada karantinaya ayrılan öğrenci sayısının fazlalığı konusunda ne gibi çalışmalar planlanıyor?

*Okullarda Millî Eğitim Bakanlığı algoritmasına göre aynı sınıfta iki öğrenci PCR pozitif olduğunda karantina uygulaması yapılması gerekiyor. Öğrenciler bazı dersleri farklı sınıflardan oluşan gruplarla alıyor. Velilerden gelen geri bildirimlerde sadece şube bazında karantina uygulandığı, aynı iki öğrenci ile farklı derslerde bir arada olan diğer şubelerdeki öğrencilere karantina uygulanmadığı belirtiliyor. TTB önerilerini paylaşırken farklı sınıflardaki öğrencilerin bazı dersler için birleştirilmemesine, sınıfların izole kalmasına bu nedenle özel vurgu yapmıştı.  Bu tür ortaya çıkabilen sorunlara çözüm getirilememesinden dolayı veliler oldukça kaygılıdır.

YAKIN TEMASLI ÖĞRENCİLERE TEST YAPILIYOR MU?

*Yakın temaslı öğrencilere test yapılıyor mu?
Ebeveyni PCR + olan öğrencilere test yapılmadığından bu öğrenciler temaslı görünüyor. Test yapılsa yakın ve ev içi temas nedeniyle pozitif çıkabilecek birden fazla öğrenci aynı sınıfta olma olasılığına rağmen, her şey yolunda gibi süreç devam ediyor.  Aktif bir yönetim için temaslılara test yapılması zorunludur. 

*1 Eylül 2021 tarihli rehberdeki varyant suşlar ile ilgili değişikliğin etkin biçimde uygulanacağı bir varyant analizi ülkede yeterli düzeyde yapılabiliyor mu? Görülen varyantlara göre özel önlemler planlanıyor mu? 

Yetkililerden, bütün bu vurguladığımız konular ve sorularımızla ilgili kamuoyunun tatmin edici bir şekilde aydınlatılmasını bekliyoruz.