İz Tv’de yayınlanan Tugay Can ile Gün Doğdu programının konuğu İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Kaynak oldu. Vaka sayılarına ilişkin net verilerin verilmemesi ve İzmir’deki son durumu da değerlendiren Kaynak;

“Demokrasi iyi bir sistem ama aynı zamanda zor bir sistem. İki nedenle zorluğu var. Birincisi herkesin sorumluluk alması gerekiyor. Sağlık sorunu olduğunda bütün hekimlere ve halka sorumluluk yüklüyor. Ama öncelikle hekimlere sorumluluk yükleniyor. Yöneticilerin de doğru olanları ve gerçek verileri paylaşma sorumluluğu var. Salgın döneminde gerçek verilerin toplumla paylaşılması yönünde çaba sarf ettik. Doğru bir tanedir. İzmir temelinde son 6 aylık salgın döneminde gerçek olanın konuşulması yönünde uyarılar yaptık. Sahadaki üyelerimiz ile resmi yayınlanan açıklamalar arasındaki farklar gördük. Türkiye’de 350 bin civarında olgudan bahsediliyor. 10 bine yakın da vefat eden vatandaşımız var. Bunlar resmi rakam olarak açıklandı ama doğruluğunu bilemiyoruz. Toplumlarda herhangi kesimi taradığınızda yüzde 3 ila 6 arasında pozitiflik bulunuyor. Son zamanlarda İzmir’de belirli dönemlerde yapılan PCR testlerinde yüzde 15’lere kadar çıktı“ dedi. Bu oldukça yüksek bir sayıdır. Daha önce bu rakamlar yüzde 5-7 lerde idi. Pozitif olanların yüzde 20’ye yakını klinik belirti vermeden, yüzde yaklaşık 68’lik kısmı hafif klinik belirtilerle ve yüzde yaklaşık 12’lik kısmı da hastanede tedavi olmayı gerektirecek belirtilerle seyrediyor. Bunların içinde de yüzde 2’ye tekabül eden kesimi de yazık ki hayatını kaybediyor. Bu nedenle pozitiflik oranındaki yükselme, virusun toplum içindeki yoğun temasa bağlı olarak daha fazla dolaşımda olduğunu göstermektedir ve bu da kamu yönetimi açısından önemli bir uyarıdır ve yeni önlemler alınmasını zorunlu hale getirir.''

ÖNCELİĞİ SAĞLIK BAKANLIĞI BELİRLEMELİ

Kış gribi ile Kovid-19 başlangıçtaki belirtileri itibariyle kolay ayırt edilemediğini söyleyen Kaynak, “Grip ve Kovid -19’un belirti özellikleri birbirine benzeyebiliyor. Koku kaybı, kas ağrısı ve baş ağrıları vb . belirtiler kış gribinde de gözlemlenmektedir. Bu tür durumlarda PCR yapılabilir. Bu bir ayırım kolaylığı sağlayabilir.

Önemli konulardan birisi de elimizde influenza ile ilgili aşı stoğunun ne kadar olduğu konusudur. Eczacılar odasının açıklamasına göre 1.3 milyon doz aşı ve belki de 800 bin de ek aşı gelebilir deniyor. Riskli grupların öncelikli olarak aşılanması, kış gribine karşı toplumsal olarak daha korunaklı hale getirecektir. Sağlık bakanlığının aşılarda öncelikli olarak hangi vatandaşımıza aşının yapılması gerektiğini, gerekçeli olarak tüm sağlık sistemine bildirmesi lazım. Ülkemizde kronik hastalığa sahip olan 20 milyonluk popülasyona aşı yapmak mümkün değil ki belki, doğru da değil. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları burada bir öncelik sıralaması yapılmasını öngörmektedirler. Önceliğin kime verileceğini Sağlık Bakanlığı’nın belirlemesi lazım ve hatta vatandaş bazında , vatandaş numaraları üzerinden aşı yapılacakların listeleri, online kayıt sistemlerinde bulunmalıdır” açıklamasında bulundu. Bu öncelik sırası konusunda sorumluluğu sağlık bakanlığı açık olarak almalı ve bu konuda açıklamalar yapmalıdır.

‘DOĞAL HAKTIR’

Sağlık çalışanlarının ciddi yorgunluk yaşadığını belirten Kaynak , “Salgınla birebir uğraşan hekimlerimizin çalışma alanlarında yeni iş tanımları ortaya çıktı . Bu özellikle birinci basamak aile hekimlerinde , çok yüklü bir iş programının doğmasına yolaçtı. Bu salgının ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Bu durum bile ciddi yorgunluk ve moral bozucu bir süreçtir. Bunların yanında aile hekimlerinde ve diğer tüm sağlık çalışanlarında test pozitif çıktığında izole olması gerekmektedir. Bu süreçte aile hekimlerinin ve diğer çalışanların ödenekleri kesildi. Sağlık personeli de risk altında ve meslek hastalığı olarak kabulünün en azından hak olarak verilmesi önemli olduğunu düşünüyoruz. Hekim olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz ama kamu idaresi de elindeki değerli insan gücünü sahiplenmelidir…Meslek hastalığı olarak kabul edilmesi doğal bir haktır. Tüm hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız olağanüstü insani güçle mücadeleyi sürdürüyor. Bu riski yaşamak da ağır bir stres kaynağıdır” dedi.

Editör: Haber Merkezi