Türkiye’nin dört bir yanında “kuyu tipi” olarak adlandırılan S, Y ve R tipi yüksek güvenlikli cezaevlerinde, ağır tecrit uygulamalarına karşı çok sayıda mahpus süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi yapıyor. Yaklaşık 40 tane olduğu belirtilen bu cezaevlerinde tutulan mahpuslar, gökyüzünü görme, insan sesi duyma, dokunma gibi en temel duyusal ve sosyal ihtiyaçlardan dahi yoksun bırakılıyor. Açlık grevindeki mahpuslar, bu tecrit sisteminin sona ermesini ve bu tür hapishanelerin kapatılmasını, hasta mahpusların serbest bırakılmasını ve zorla sevk uygulamalarına son verilmesini talep ediyor.
"İnsanlık dışı bir uygulama"
Konuyu defalarca meclis gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, günümüzde ‘kuyu tipi’ hapishane örneği kalmadığını ifade ederek, “Dünyada bu hapishanelerin çok fazla örneği kalmadı. Özellikle Avrupa ülkelerinde bunun örneği yok. Sadece Türkiye’de bir örneği var. Çağ dışı ve insanlık dışı bir uygulama. Diğer yüksek güvenlikli hapishaneler yetmiyor gibi bir de bu kuyu tipini icat ettiler. Mutlaka ülkemizde de bu hapishanelerin kapatılması gerekiyor. Bir insan suç işlemiş olabilir, elbette cezasını da çekecek ama insani koşullarda çekmesi lazım” dedi.
"Kuyu tipi değil AKP tipi hapishane!"
Suçluların cezasını mutlaka insani koşullarda çekmesi gerektiğine dikkat çeken Nalbantoğlu, “Bu kuyu tipi hapishane icadı nereden çıktı anlamak mümkün değil. Türkiye’deki bu hapishanelere ‘kuyu tipi’ demek yerine ‘AKP tipi hapishane’ demek lazım. Çünkü onların icadı bu. Son 5 yıl içinde bu konuyu defalarca TBMM başta olmak üzere her yerde dile getirdik ancak dinleyen olmadı. Yine bildiklerini okuyorlar. Mutlaka bir an önce kaldırılması gerek. Suçlular cezasını insani koşullarda, insan oldukları unutulmadan çekmeli. Bu kuyu tipi cezaevleri insani koşullara asla uymuyor. Böyle bir hapis yatma yöntemi dünyanın hiçbir yerinde yok” ifadesini kullandı.
"İşkencehane ve ölümhaneler!"
“Kuyu tipi” yüksek güvenlikli cezaevlerinin mimari, sağlık ve hukuki açıdan doğurduğu pek çok sorun olduğuna dikkat çeken İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz, bu yerlerin tutuklular ve mahpuslar için işkence olduğunu, insan haklarının ihlal edildiğini, kapatılması gerektiğini belirtti. Konuyla ilgili İzmir Barosu olarak çok sayıda açıklama yaptıklarını ifade eden Yılmaz, “Bu hapishanelerin gerçekten insanlık onuruna aykırı bir durum olduğunu, bir işkencehaneye dönüştürülmüş alanlar olduğunu, bu alanlarda tutulan insanların aslında o alanlarda bulunmasına gerek olmayan bazı tutsaklar olduğunu –ki bu alanların mutlaka kapatılması gerektiğini – bu tür cezaevlerinin neredeyse dünyanın hiçbir yerinde bu boyutta bir emsalinin olmadığını, sadece ve sadece o insanları ölüme terk eden ölümhaneler olduğunu ifade etmiştik. O insanların sağlık sorunlarıyla, havalandırmayla, kitaplara erişimiyle ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşadığını, bu nedenle bu alanlarda bulundurulmak istenen insanların bir kez daha ve yeniden cezalandırılma iradesiyle bunun yapıldığını belirtmiştik. Aynı düşüncelerimizi yine paylaşıyoruz. Bu alanlar derhâl ve ivedilikle kapatılmalıdır” diye konuştu.