Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 31 Mart 2019 yerel seçim kampanyasını yöneten İletişimci-Yazar Ateş İlyas Başsoy’un sorularını yanıtlayan CHP’li başkanlar; kimseyi ötekileştirmeden, dezavantajlı kesimlere pozitif ayrımcılık yaparak adalet ve eşitlik kavramlarını benimseyen bir anlayışla görev yaptıklarını ifade etti. Başsoy ise, başkanlara İzmir’deki başarıyı büyütmeleri ve çevreye yaymaları için model olmaları yönünde temennide bulundu.

‘RADİKAL SEVGİ ÖNE ÇIKTI’

Panelde konuşan İletişimci-Yazar Ateş İlyas Başsoy, her geçen gün daha fazla insanın AKP’nin doğal seçmeni olma vasfını yitirdiğini belirterek, “Her bir belediye başkanı seçimi kazandığı için başarının sahibi oluyor, oysa bu sadece belediye başkanlarının değil, çevresindeki tüm ekibin, seçmenlerin komple bir başarısı. Seçim bölgesinde çalışan, oy veren herkesin kararıyla olan bir şey. CHP son seçimde yüzden fazla belediye kazandı. Birçok yerde oylar arttı, belki 40 yıl aradan sonra ilk kez büyük bir seçim başarısı yaşandı. O başarının bir parçası olduğumu söylüyorlar. Ne ben ne de başka bir kişi, bu başarının ancak ortağı olabiliriz, sahibi veya yönlendiricisi değil. Seçim kampanyaları aslında seçim sonuçlarını çok az etkiliyor. Ben kendi yaptığım işi ruh avcılığı olarak düşünüyorum. Bazı siyasi partiler bu ruh hallerini ıskalıyor, bazıları yakalıyor. Yakalayanlar olumlu sonuçlar alıyor. Türkiye için de dünya için de en güçlü ruh hali; korku. Kararlarımızı en çok etkileyen korkudur. Ama korku kadar güçlü duygular da var. Örneğin, ben doğduğumda İzmir’in nüfusu şu ankinin 4’te 1’iydi. Aynı şey İstanbul için de geçerli. Ankara 3’te 1’i kadardı. Bir şehrin 50 yıl içerisinde 3 kat büyümesi çeşitli ruh hallerini egemen kılıyor. Bu demektir ki şehirde çoğunluk göçmenlerden oluşuyor. Bir şehre geliyorsunuz temel ruh haliniz; bir şehir var, alışmadığınız hareketler var, sokaktaki insanlar sizin kendi kentinizdeki davranışlara benzemiyor. O zaman insanlar korkuyor ve hemşerilik ile din-mezhep bağlamları üzerinden birleşiyor. Bir de o kenttekiler var, onlara karşı bir araya gelelim, ‘kentlilik kültürümüz çok güzeldi, köylüler geldi huzurumuzu bozdu’ diyorlar. Bu durum Berlin’de ya da Paris’te de olsa farklı olmazdı. Çok kısa bir zamanda şehir nüfusu katlandığında bunlar oluyor. AKP’nin yükselişi de laiklik karşıtlarının bir araya gelmesi değil, korku ikliminin toplum içerisinde hissedilmesi. AKP’nin söylemlerinde bu korkuyu kullanması ve insanlar ile kendi arasında bir paralellik kurması. Bu sosyolojik ruh hali ile ilgili bir şey. Bir insan Çorumlu olsa da Ankara’da yaşayıp Çorumluyum demiyorsa o artık kentli oluyor ve AKP’nin doğal seçmeni olma vasfını yitiriyor. Toplum duran bir şey değil, nehir gibi akıyor. Türkiye gibi dinamik bir toplumda değişiklik var mı diye araştırdığımızda gelişen bir şey var; her geçen gün daha fazla insan kendini İzmirliyim, İstanbulluyum diye tanımlıyor. Her geçen gün daha fazla insan AKP’nin organik seçmeni olma vasfını yitiriyor. İnsanlar artık kentli hissediyor. İşte burada korku değil radikal sevgi ön plana çıkıyor” açıklamalarında bulundu.

‘CHP, DÖNÜŞÜM YAŞADI’

CHP’nin yerel seçim başarısının, toplumdaki değişimi görmek ve bu yönde hareket etmekle ilgili olduğunu söyleyen Başsoy, “CHP’ye benim önerim şu oldu: geçmişte reflekslerimiz vardı, AKP’ye reflekslerle konuşuyorduk ancak bilin ki Türkiye’de yeni bir kulvar var. İnsanlara eskisi gibi seslenmezsek, özellikle AKP’ye, MHP’ye, HDP’ye oy veren seçmenlere yüreklerimizi açarsak, onlar bizi şu an sevmese bile biz sevgi gösterirsek korku kadar büyük bir duygu olan sevginin önünü açmış oluruz. Radikal sevgi, devrimci, dönüştürücüdür. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde böyle bir süreç yaşadı. O dönüşümü yaptı. 2019’da seçim kampanyasında birçok başkan adayı radikal sevgiye uygunlar diye seçildi. Bu seçim başarısı öyle oldu. CHP, toplumdaki değişimi gördüğü için bu başarı oluştu” diye konuştu.

Başsoy, değerlendirmelerinin ardından CHP’li başkanlara, dezavantajlı kesimlere ilişkin yaptıkları çalışmalar, siyaset ve yönetim anlayışları ile seçmenlere yönelik nasıl bir yaklaşım sergilediklerine dair soruları yöneltirken kendilerinde iz bırakan ilginç anıları olup olmadığını da sordu.

‘SEVMEYENİ DE SEVİYORUZ’

Siyasetteki yol haritasını belirlerken ‘adalet’ ve ‘eşitlik’ kavramlarını öncelik aldığını dile getiren Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, belediye başkanı olduktan sonra da sürdürdüğü yönetim anlayışını anlattı. Başkan Sengel, “Önce bir başlık belirledik. Başlığın ilki ve en önemlisi adaletti, ikincisi de eşitlikti. Radikal sevgi; sevmeyeni de sevmek için çaba sarf etmekse biz bunun için epeyce mücadele ettik. Kendimizi eğittik. Türkiye’de birçok insanın, siyasinin yapmadığı bir şeyi yaptık; empati kurmayı ve öyle hareket etmeyi öğrendik. Başkan olduktan sonra da aynı sistemi devam ettirdik. Efes Selçuk, uzun yıllardır AKP’nin yönetimindeydi. Birisi AKP’li ya da başka bir partiye oy vermiş diye bunu yargılamak, bununla ilgili söylemler üretmek bize düşen bir şey değil. Biz insanların kente aidiyet duygusunu geliştirmek için çaba sarf ettik. Kendisine, kentine sahip çıkan yurttaşlar edinmeye çalıştık. Belediye için de aynısı geçerliydi. Adalet duygusundan yola çıkarak yaptığımız tüm her şeyde adaletli davranmaya çalıştık. Biz hiçbir şeyde ne eğitimde ne sosyal yardımlarda siyasi parti başkalıklarına bakmıyoruz. Kentin neye ihtiyacı var diye bakıyoruz. Mottomuz, kentli; kendine, kentine, kentlisine sahip çıkacak. Bununla ilgili birkaç örnek vereyim; Efeslim Kart’ta dedik ki; evsel atıklarınızı ayrıştırarak bize teslim edebilir, o kartla çevreye sahip çıkabilirsiniz. Evsel atıkların ayrıştırılarak teslimi üzerine biz o karta para yükledik ve o kartla esnaftan alışveriş yapılmasını sağladık. Biliyorsunuz taşımalı eğitim diye bir şey çıktı. Birçok aile, o taşıma parasından imtina ettiği ya da durumu olmadığı için çocuğunu okuldan alıyor. Biz bunun önüne geçebilmek için bütün köylerdeki çocukları merkeze taşıyoruz. Belediyeye gelip de kapı çalıp da yaratılmış mağduriyet değil, gerçekten ihtiyaç sahibi olanlarla ilgili olarak elimizden geldiğince fazla hizmet etmek için çaba sarf ediyoruz” ifadelerini kullandı.

‘GURURUNU YAŞIYORUZ’

‘Bizim orijinalimiz insan. Takım arkadaşlarımla birlikte bu stratejiyle AKP’den tarihin rekor oyuyla belediyeyi teslim almanın gururunu yaşıyoruz’ diyerek konuşmasını sürdüren Başkan Sengel, “Takım arkadaşlarıma ve gönüldaşlara teşekkür etmek gerekiyor. Küçük kentlerde tanınmışlık, tanınırlık önemlidir, hele ki yerel seçimlerde. Hiçbir şekilde, başka bir partinin adayını destekleyenleri hayıflamam. Herkesin gönlünde bir aslan yatar. Siz şehr-i emini oluyorsunuz ve kendinizi kanıtlamanız gerekiyor. Şehrin anahtarı size teslim ediliyor ve ben bu anahtarı aldım, kalbime koydum. Bu kazanmışlık duygusuna yenilmeden, mütevazılığı koruyarak aynı sistemi devam ettirerek adalet ve eşitlik odaklı çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

‘HELAL SANA KIZ, DEDİ’

Kendinde iz bırakan bir anıya da değinen Sengel, “Belevi’de yaptığımız şeftali şenliğinden önce dedik ki; bir şeftali şenliği yapacağız ki Belevi ile şeftali şenliği özdeşleşecek. Gümbür gümbür de bir şenlik oldu. O gün AKP’nin üyesi aynı zamanda da yönetim kademesinde de görev almış bir abimiz, Belevi belde iken başkanı olan abimizin kardeşi, geldi alnımdan öptü ve ‘Helal sana kız’ dedi. Dokunabilmek, biraz bu sanırım” dedi.

‘HERKESİ KUCAKLAMALI’

Herkesi kucaklayan bir siyaset anlayışıyla hareket ettiklerini belirten Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, “Biz hep önümüze baktık, çalışmaya çalıştık. Kendimizden bir şeyler kattık, Seferihisar’ın ihtiyaçlarını da biliyoruz. Tunç başkanla grup toplantılarında beraber aldığımız çok karar vardı. Seferihisar’da herkesi kucaklamaya çalıştık. Biz CHP bayrağı altında başkan oluyoruz ama herkese kucak açmak zorundayız. AK Parti’ye, isim olarak bile AKP demememiz gerekiyor. Niye? Çünkü; AKP dediğinizde kutuplaştırıyorsunuz. AKP’li biriyle konuşuyorsanız size yakın hissediyorsa AK Partili dememiz gerekiyor. Bu insanları dinlememiz gerekiyor. Niye AK Parti’ye oy veriyorsun diye sormamız dinlememiz gerekiyor. Herkesi kucaklamamız gerekiyor. Kimsenin ırkına, cinsiyetine karışmadan, kendi işimizi kendi bildiğimiz gibi yapmamız gerekiyor. Tek tek, yaptığımız çalışmaları saymak istemiyorum. Seçim döneminde verdiğimiz sözler var, gerçekleştiriyoruz. Kimseyi ötekileştirmeden, herkese sevgiyle yaklaşarak, iletişimi açık tutarak görev ve hizmet yapmalıyız” diye konuştu.

‘İLK DAVET AKP’DENDİ’

Kimlik, ideoloji, inanç ayırt etmeksizin herkese eşit yaklaştıklarını kaydeden Başkan Yetişkin, kendinde iz bırakan bir anısını şöyle anlattı: “Tunç başkan belediye başkanıydı, o zaman yazlık bölgelerde inşaat yasağı oluyor. Ben ilçe başkanıydım. Yazlık sitenin içerisinde bir arkadaşın inşaatı var ama tanımıyorum. Sağlam bir AKP’li olduğunu söylediler. O dönem ilçe başkanı olduğum için beni yakaladı, ‘orada kalıplarım var söküp götürmem lazım’ dedi. Bende Tunç başkanla konuştum, konuyu çözdüm ve yardımcı oldum. Uzun bir zaman geçti. Seçim çalışmalarına başlıyoruz. Bizi evine ilk davet eden oydu. Benim yanımda giden arkadaşlar diyor ki ‘Sağlam AK Partilidir.’ Oturduğumuzda baktım baya kalabalık bir ev. Adam başladı bana teşekkür etmeye… Dedi ki; ‘Kalıpları söktürmeseydin işimi yapamasaydım, bugün burada çay içiyor olamayacaktık, çünkü o kalıpları satıp bu evi aldım.’ Kim olduğunu bilmesem de ekmek kazanması gereken bir işçi arkadaşa yardımcı oldum.”

‘İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ’

Karşıyaka’da bir önceki döneme göre oy oranını biraz daha artırmanın gururunu yaşadıklarını söyleyen Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, yurttaş ile güçlü ve sağlıklı iletişim kurmanın önemine vurgu yaptı. Başkan Tugay, “Belediyeler başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Sistem bunun üzerine kurulmuş. Bu yüzden halkın her kesimine yakın olmanız, işleyişe bizzat hakim olmanız gerekiyor. Karar alırken ona yapılacak en doğru şey ne diye düşündüğümde onu kendi yakınım gibi düşünürüm, benim çocuğum kardeşim olsa ne yapardım diye düşünürüm. Bu şekilde karar vermeye çalıştım. Karşıyakalı bir vatandaş olarak başkandan ne beklerdim diye düşünerek karar vermeye çalıştım. Şehrin her sokağına, her iş yerine adeta ayrılmaz bir parçası gibi yakın olmanız, hakim olmanız gereken bir süreç bu ki işinizi iyi yapın. Ben hiçbir şekilde kabul edemedim; insanları ayırmak, bölgeleri ayırmak, cinsiyetleri, dinleri ayırmak. Bunun mümkünatı yok. Oy vermiş olsun olmasın herkes sizden bir şeyler bekliyor. Siz belediye başkanıysanız, yükümlülükler herkes için geçerli. Problem nedir diye bakınca, ilk sorun şuydu; belediye ile vatandaş arasında iletişim sorunu var. Bu sadece belediye için değil siyasi kurumlarla vatandaş arasında bu sorun var. Güvensizlik var. Bu güvensizliğin getirdiği anlatamama sorunu var. Bunlar aslında global problemler. Yeni siyaset anlayışları üretmemiz gereken problemler. Güvensizliği gidermek için, derdini anlatamayanlara anlatma yolunu açmak için çok şey yapmanız lazım. Üst düzey bir mesai harcayacaksınız, tüm algılar açık olacak, söylenen her şeyi dikkatli dinleyeceksiniz, bir şey talep edildiğinde haklı gerekçesi varsa ve mağduriyet yaratıyorsa hemen yapacaksınız, yapamayacağınız bir şeyse neden yapamayacağınızı söyleyeceksiniz. İletişim açısından insanlara açık olduğunuzu belli edip dürüst bir şekilde anlatacaksınız. En önemli sorunun bu olduğunu düşünüyorum. Şu an belediyemizin tüm iletişim kanalları yüzde yüz açık” açıklamalarında bulundu.

‘ÖNYARGILARI AŞMALIYIZ’

Toplumun bazı kesimlerinde partiye karşı önyargı olduğunu ve bu önyargının aşılması için bir mesai harcanması gerektiğinin altını çizen Başkan Tugay, “Toplumun bazı kesimlerinde kim olduğumuzu, ne amaçladığımızı anlatamadığımız, önyargıları olan insanlar var. Bu insanlara ulaşmak lazım. Biz yerel yöneticiler olarak bir ideali gerçekleştirmek için mücadele ediyoruz. Demokratik, insan haklarına saygılı bir kentte yaşayalım, toplumsal refahı eşit şekilde yayalım, kentimize değer katalım, yaşam kalitesi katalım diye düşünerek çalışıyoruz. Bu konuda hepimizin gayreti çok büyük. Ancak genel seçim için bunun üzerine çıkan başka bir şeye ihtiyaç var. Ben oy hesabıyla başkanlık yapmadım, seçim kampanyası boyunca da oy hedefi koymadım, mümkün olduğunca çok insandan oy almayı hedefledim. Şu an isteğim, insanların gerçekten inanarak bize oy vermeleri. Oy oranınız düşebilir ama kaybettiklerimizin yerine daha az sayıda da olsa kazanmak istediğimiz insanlardan kazanıyorsak o zaman daha doğru bir siyaset yapıyoruz diye düşünüyorum. Bu yolda yürümeye devam edersek mutlak zafere ulaşabiliriz. Burada kastettiğim bir partinin seçim kazanması değil, ülkenin barış içinde, huzurlu, adaletli yaşadığı, umut beslediği bir ülkeye dönüşmesi. O zaman zafer kazanmış oluruz” dedi.

‘PEK ÇOK MESAJ ALDIM’

Başkan Tugay, kendisini etkileyen anısını ise şu sözlerle aktardı: “İlçemizde, 0-3 yaş grubu çocuğu olan kadınların evini ziyaret eden bir ekibimiz var. Belli periyotlarla ziyaret ediyorlar, çocukların gelişimine bakıyorlar, bilgilendirme yapıyorlar. Bu kanaldan bana ulaşan pek çok kadın teşekkür mesajı yazdı. Çok mutlu oldum. Bunun haricinde ‘Bugüne kadar kesinlikle CHP’li değildik, bundan sonra oy vereceğiz’ diyen ciddi bir kitle var.”

‘AYRIŞTIRMAYI KALDIRDIK’

Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar ise göreve gelir gelmez, AKP döneminden kalan ayrıştırıcı atmosferi ortadan kaldırdıklarını vurguladı. Özellikle sosyal projelere önem verdiklerinin altını çizen Başkan Kayalar, “Biz de belediyeyi AKP’den devraldık. Önceki dönem ilçemizde çok büyük bir ayrıştırma yaşadık. Bir AKP’li bir CHP’linin dükkanına gidemiyordu. Ben meclis üyesiydim. Kafamdaki ilk şey bunu ortadan kaldırmaktı. Belediye başkanı olduktan sonra bunu ortadan kaldırdık. Kim yardım talebinde bulunduysa partisini sormadan elimizden gelen yardımı yaptık. Menderes’i, İzmir’in en güzel ilçesi yapmak için uğraşıyoruz. Menderes’e çok büyük göç var. Bu da Menderes’in gelecekte ne kadar büyüyeceğini ve iyi bir ilçe olacağını gösteriyor. Bu ilçeyi iyi bir planlamayla en iyi ilçelerden biri haline getirmemiz gerekiyor. Genel Başkanımızın en büyük isteklerinden biri kreş açmamızdı. İlkini açtık, ikincisinin planlaması yapılıyor. Kadın dayanışma merkezi yoktu, açtık. Giyim bankası projemiz oldu, dar gelirlilere yardımda bulunuyoruz. İlçemizde çok büyük bir göçmen yok ama bu genel bir sorun, hükümetin sorunu. Biz yerel yöneticiler olarak kendi vatandaşlarımıza nasıl hizmet veriyorsak onlara da aynı hizmeti vermek zorundayız. Kimseyi ayırmadığımız gibi onları da ayırmamamız gerekiyor. Menderes’in değerlerini Türkiye’ye dünyaya tanıtmak için çalışıyoruz. Evde sağlık projemizi çok önemsiyoruz. İzmir’de bunu en iyi yapan belediyelerden biriyiz. Bunu büyütmeye çalışıyoruz” açıklamalarında bulundu.

Bazı alan çalışmalarında partiyi öne çıkarmadan çalışma yapmak gerektiğini belirten Başkan Kayalar, kendisinde iz bırakan bir anıyı şöyle özetledi: “Yüzde 90 AKP’ye oy çıkan bir mahalle var. Oradayken bir amca yanıma geldi, CHP’nin altı okunu eliyle kapatmış ama ‘ben sizi çok sevdim, size oy atacağım’ demişti. 88 oy aldığımız mahallede 400 oy aldık. Bazen partiyi ön plana çıkarmadan da çalışma yapmamız gerekiyor.”

‘ÇOK ÇALIŞIN, MODEL OLUN’

Başkanların açıklamalarının ardından da değerlendirmelerde bulunan İletişimci-Yazar Başsoy, başkanlara model olmaları yönünde temenni de bulundu. Başsoy, “Koyu bir CHP’li seçmeni, AKP’nin ikna etmesi zordur ama AKP’liler daha kolay ikna olabiliyorlar. Bir güzel söze, insan gibi selam vermenize bile oy kararını değiştirebilecek iyi insanlar var. Biz Tayyip Erdoğan’ın kişiliğini, AKP’yi değiştiremeyiz ama kendi kişiliğimizdeki kibrimizden kopup ‘gel kardeşim’ dediğimizde bırakın CHP’li olduğunuzu söylemeyi, en aykırı şeyi söyleseniz de insanlar sizi seviyor. Başkanlardan rica ediyorum. İzmir’de büyük bir başarı var. Model olun. Lütfen çok çalışın, halk çalışanı seviyor” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi