Kamuoyunda, “mutlak butlan davası” olarak bilinen CHP’nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davanın duruşması 24 Ekim Cuma günü görülecek. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülecek olan duruşma öncesi CHP’de gergin bekleyiş sürüyor.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, duruşmada mutlak butlan kararının çıkması halinde CHP’nin nasıl bir sürece evrileceğini ve bunun topluma etkisinin ne olacağını, çıkmaması halinde ise partinin mevcut yönetimi açısından nasıl bir etki yaratacağını değerlendirdi.
İz Gazete’ye konuşan Prof. Dr. Tanju Tosun’un açıklamaları şöyle:
Emsal teşkil edebilir
“Türk seçim hukuku açısından bakıldığında, Siyasi Partiler Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ile 1982 Anayasası’nın ilgili maddeleri siyasi partilerin iç işleyişlerinde bu tür tartışmalı konularda doğrudan ya da dolaylı olarak mutlak butlan kararı verilmesini öngörmemektedir. Kaldı ki seçim hukuku sistemimiz ve anayasal yapımız, bu tür seçim hukuku ile ilgili konularda doğrudan Yüksek Seçim Kurulu’nu yetkilendirmiş durumdadır. Özellikle şekil ve esas bakımından da. Buna rağmen Asliye Hukuk Mahkemesi’nden bir mutlak butlan kararı çıkması durumunda bu karar geçmiş ve gelecekte siyasi partilerin iç işleyişleri bakımından emsal teşkil edebilir.
Partiye yönelimi yavaşlatabilir
Mutlak butlan kararı çıkması durumunda her ne kadar yapılacak itirazlar sonunda Yargıtay'ın nihai olarak vereceği kararın ardından hükmün hayata geçirilmesi söz konusu olacaksa da CHP içinde o tarihe kadar bitmeyecek parti içi tartışmalar yaratacaktır. Mevcut yönetim ile eski yönetim taraftarları arasında yaşanacak tartışmalar CHP’nin kamuoyu nezdinde yükselen pozitif imajı ve parti algısı açısından riskler üretebilir. İmaj ve algı CHP’nin kemik seçmeni açısından değil de CHP’ye belki de ilk kez oy vermeyi düşünen seçmen açısından partiye yönelimi yavaşlatabilir. Bu da CHP’nin toplumsal desteğinin beklenen ölçüde büyüyememesi gibi bir sonuç üretebilir.
Tartışmalara nokta koyar
Mutlak butlan kararının çıkmaması durumunda CHP yönetiminin mesai harcadığı, elitlerini meşgul eden konulardan biri gündemlerinden çıkmış olur. CHP yönetimi bir yandan belediye başkanlarına yönelik davalar, diğer yandan partiyi kamuoyuna anlatmaya yönelik faaliyetlere daha fazla zaman ayırmış olur. Böyle bir karar partinin parti dışı ve parti içi rakipleri temelli süren kurumsal-yönetsel yapısının tartışılmaya çalışılmasına nokta koyar. Çıkacak kararın mutlak butlan yönünde olmaması parti yönetsel elitinin özgüveninin güçlenmesi anlamında da politik-psikolojik bir sonuç doğurmuş olur.”